HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

ilginc tarihi gercekler FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme


Join the forum, it's quick and easy

HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

ilginc tarihi gercekler FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme

HERKONU FORUM SİTESİ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HERKONU

Similar topics


    ilginc tarihi gercekler

    reco_54
    reco_54
    Ödüllü Üye
    Ödüllü Üye


    Kayıt tarihi : 12/03/08
    Erkek
    Mesaj Sayısı : 1666
    Burç Sembolü : Terazi / 24 Eylül - 23 Ekim
    Yaş : 53
    Mesleği : Otomativ
    Medeni Durumu : Evli
    Çocuk Sayısı : 1
    Eğitim Durumu : Lise
    Yaşadığı Şehir / Ülke : Bursa
    Resim Resim : ---
    Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
    Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler :
    İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
    Site Puanı Site Puanı : 583
    Rep Puanı Rep Puanı : 81

    ilginc tarihi gercekler Empty ilginc tarihi gercekler

    Mesaj tarafından reco_54 Salı 01 Nis. 2008, 6:32 pm

    Tarihi Gerçekler

    Bir dahaki sefer ellerinizi yıkarken suyun sıcaklığı tam istediğiniz gibi
    değilse eskiden Ingiltere?de bu işlerin nasıl yapıldığımı düşünün.
    1500'lerde Ingilterede işler şöyle yapılıyordu:
    Insanların çoğu Haziranda evleniyordu Çünkü senelik banyolarını Mayıs
    ayında yapıyorlar, Haziranda hala çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de
    kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak
    amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.
    Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu.
    Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğulları
    ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak ta
    bebekler aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu
    ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü. Ingilizcedeki banyo
    suyuyla birlikte bebeği de atmayın? (Don't throw the baby out with the
    bath water) deyimi buradan gelmektedir.
    Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında
    tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için
    bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda
    yaşıyordu. Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar
    kayarak çatıdan aşağı düşüyordu. Ingilizcedeki kedi-köpek yağıyor (It's
    raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir.
    Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu.
    Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir
    sıkıntı oluşturuyordu. Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan
    Ingiliz usulü yataklar buradan gelmektedir.
    Zemin topraktı. Sadece zenginlerin zemini topraktan başka bir şeyden
    yapılmıştı. Toprak kadar fakir (dirt poor) tabiri buradan çıkmıştır.
    Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı. Bunlar kışın ıslandığı
    zaman kayganlaşıyordu. Bunu önlemek için yere saman (thresh) seriyorlardı.
    Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu. Bir zaman geliyordu ki kapı
    açılınca saman dışarıya taşıyordu. Buna mani olmak üzere kapının altına bir
    tahta parçası konuyordu ki bunun adı "thresh hold" (saman tutan;
    Türkçesi "eşik") idi.
    Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük bir
    kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler
    ilave ediliyordu. Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu. Akşam
    yahni yenirse artıklar kazanda bırakılıyor, gece boyunca soğuyan yemek
    ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu. Bazen bu yahni çok
    uzun süre kazanda kalıyordu. Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk,
    kazandaki bezelye lapası dokuz günlük (peas porridge hot, peas porridge
    cold, peas porridge in the pot nine days old) tekerlemesinin menşei
    budur. Bazen domuz eti buluyorlar o zaman çok seviniyorlardı. Eve
    ziyaretçi gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı.
    Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi. Bu etten küçük bir
    parça keserek misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı. Buna yağ çiğnemek
    (chew the
    fat) adı veriliyordu.
    Parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu.
    Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep
    oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu. Domatesler
    buna sık sık sebep olduğu için bunda sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca
    domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü. Çoğu insanın kalay-kurşun
    alaşımından yapılmış tabakları yoktu. Onun yerine tahta tabaklar
    kullanıyorlardı. Çoğu zaman bu tabaklar bayat ekmekten
    yapılıyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman
    kullanılabiliyordu. Bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için içinde kurtlar ve
    küfler oluşuyordu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların
    ağızlarında "tabak ağzı" (trench mouth) denen hastalık ortaya çıkıyordu.
    Ekmek itibara göre bölüşülüyordu. Işçiler yanık olan alt kabuğu, aile orta
    kısmı, misafirler de üst kabuğu alırdı.
    Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılıyordu. Bu bileşim
    insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan geçen
    insanlar bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yapıyordu. Bunlar
    birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor¸ aile etrafına
    toplanıp yiyip-içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu. Buna "uyanma" nöbeti
    deniyordu.
    Ingiltere eski ve küçük bir yerdi, insanlar ölülerini gömecek yer
    bulamamaya başlamıştı. Bunun için mezarları kazıp tabutları çıkarıyor,
    kemikleri bir "kemik evi"ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı.
    Tabutlar açıldığında her 25 tabutun birinde iç tarafta kazıntı izleri
    olduğu görüldü. Böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya çıktı. Buna
    çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan
    dışarıya taşıyarak bir çana bağladılar. Bir kişi bütün gece boyu
    mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna mezarlık nöbeti "graveyard shift"
    denirdi.
    Bazıları zil sayesinde kurtulur ("saved by the bell") bazıları da "ölü
    zilci" (dead ringer) olurdu.
    Gerçekler bunlar. Kim demiş tarih sıkıcıdır diye..
    reco_54
    reco_54
    Ödüllü Üye
    Ödüllü Üye


    Kayıt tarihi : 12/03/08
    Erkek
    Mesaj Sayısı : 1666
    Burç Sembolü : Terazi / 24 Eylül - 23 Ekim
    Yaş : 53
    Mesleği : Otomativ
    Medeni Durumu : Evli
    Çocuk Sayısı : 1
    Eğitim Durumu : Lise
    Yaşadığı Şehir / Ülke : Bursa
    Resim Resim : ---
    Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
    Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler :
    İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
    Site Puanı Site Puanı : 583
    Rep Puanı Rep Puanı : 81

    ilginc tarihi gercekler Empty Geri: ilginc tarihi gercekler

    Mesaj tarafından reco_54 Salı 01 Nis. 2008, 6:35 pm

    ilginc olaylar
    İLGİNÇ OLAYLAR

    -Sıcak ve kurak Afrika'da 18.02.1979 tarihinde Büyük Sahra çölüne kar yağdı.

    -Futbolda Dünya kupası Okyanusya elemelerinde Avustralya, Amerikan Samoası'nı 31-0 yenerek bir resmi milli maçtaki en farklı skorlu galibiyeti elde etti.

    -Kazakistan'da 7 yaşındaki bir erkek çocuğun karnında ikizi bulundu. Simkent şehrinde yaşayan çocuğun karnındaki şişliği fark eden
    okul doktorunun hastaneye başvurması sonucunda hemen ameliyata alınan çocuğun karnından saçları ve tırnakları uzamış bir cenin çıkarıldı.

    -İran'da, korkusunu bastırmak ve sıkıntılarından kurtulmak için madeni nesneleri yiyen genç kızın karnından ameliyatla yarım kilogram ağırlığında metal parçalar çıkarıldı. 17 yaşındaki genç kızın karnından çıkarılan madeni nesnelerin arasında jilet ve çiviler de bulundu.

    -Amerika'nın Arkansas Eyaleti'nde 19 yıldır komada yatan Terry Wallis 13 haziran 2003 de hayata döndü.



    -Kars'ta 'canı sıkıldığı' için saçlarını yiyen bir kadının midesinde biriken 1.5 kilogram ağırlığında saç kılı, ameliyatla çıkarıldı.

    -İsviçreli Cece Leclere, tıp adamlarınca "megavizyon" diye adlandırılan çok üstün bir görme yeteneğine sahipti. Kumaşların,kalın astarlı zarfların, perdelerin, hatta bazen tuğla duvarların arkasını bile görebiliyordu. Ancak insanlar kendisini hasta ediyordu,çünkü insanların iç organlarını görmek onu tiksindiriyordu.
    İspanya'da İnnece Fernandece isimli bir kadın 11.000 geceyi uykusuz geçirmiştir. Hiç uyuyamayan kadın sadece bir defa tıbbi operasyon sırasında 2 kat anestezi etkisiyle uyutulabilmiştir.

    -En uzun kalp durması 4 saattir. Bir Norveçli, Aralık 1987'de denize düşmüş, kalbi durmuş, vücut ısısının düşüklüğü nedeniyle yeniden yaşatılmıştır.


    -1898'de gazeteci-yazar Morgan Robinson "Titan" isimli bir kitap yazdı. Kitapta büyük bir yolcu gemisinin okyanusta buzdağına çarpması anlatılıyordu. 14 yıl sonra "Titanic" deniz faciası meydana geldi.

      Similar topics

      -

      Forum Saati Ptsi 06 Mayıs 2024, 4:28 pm