Anasayfa
HERKONU KAPI*
İletişim
Sohbet Odası
Sesli Şiirler
Arama
Giriş yap
Kayıt Ol
Yasaklanma Sebebi
Sevdiğim Sözler
Site Puanı : 
Rep Puanı : 
Çizgi film karakteri Cedric\'in; 8 yaşındaysanız hayat şöyle şöyledir diye başlayan repliği güldürür biz yetişkenleri.
Henüz sekiz yıldır dünyada olan biri için fazla kocaman sözlerdir çünkü…
Oysa "40 yaşındaysanız eğer hayat …." dır şeklinde başlayan cümleler rakam farkıyla ciddiyet kazanır!
Çünkü 40 yıl dünyada kalmış, insanın gelişim evrelerinin hemen hepsini tamamlamış birinin hayata dair yorumları anlamlıdır.Yaşamın son dönemecine girmiş birinin elbette ki o döneme doğru hızla yol alanlara söyleyecek sözü vardır. Ne var ki deneyimler sözlerden değil, yaşananlardan doğar. Sözlü rota belirlenemez. İnsan, hayatın merdivenlerini bir bir çıkarken “sözler” anlam kazanır. Ancak doğrularıyla yanlışlarıyla her basamak geçmişte kalmış ve “geçmiş”çoktan geçmiştir.
40 yaş insanının bu açıdan bakıldığında en büyük avantajı yapabileceği tüm yanlış türlerini gerçekleştirmiş olmasıdır. Bu nedenle 40 yaş insanı korkusuz ve rahattır. Hele de hayata erken atılmışsa, yanlışlar ve doğrular kontenjanını hızla doldurmuş demektir.
Nefes alınan 40 yıl boyunca edinilen en büyük deneyim şudur: Bu dünyada ne acılar sonsuzdur ne de mululuklar…İşte bu fark ediş 40 yaş insanını daha özgür kılar. Elbetteki bu yaştan sonra da acılar ve mutluluklar yaşanacaktır. Ancak deneyimler göstermiştir ki ne “acı”da ne de “mutluluk”ta kaybolmaya değmez!
Denge halidir 40 yaş. Hayatın son virajının alındığı bu dönemde bir göz hayata bakarken diğer gözün görüş alanına ölüm girmiştir. İşte bu yeni görüş alanını duyumsayış dengeyi getirir. Daha çok sorgulatır nedenleri nasılları… Gençlik döneminde de yapılan bu sorgulamaların birbirinden farkı birinin sancıyı diğerinin sükuneti getirmesidir.Tam da burada yaşamın tüm acıları içinde olsa dahi tuhaf bir şekilde mutludur 40 yaş insanı…Anlam yüklediklerinin anlamsızlığını yaşayarak öğrenmenin verdiği bilinçle anlamın, yaşamın o çok "önemsenen" detayları içinde değil kendinde saklı olduğunu öğrenmiştir. Ve anlamın “1- Kaderi yazan 2- Kaderi yazılan”dan ibaret olduğunu çok iyi hissetmiştir. Bu yüzdendir “Kader” senaryosunun küçük sahnelerine takılmayışı. Ne oynandığına değil nasıl oynandığına bakar…
Hem seyirci hem oyuncu olmayı bu yaşta öğrenir insan. Bu nedenle bütünü görebilir. Ve hayretle 40 yıl boyunca bunu neden daha önce fark etmediğini düşünür!
40 yaş insanının aşkla da başı hoştur. “Sen de Leyla’dan mı Öğrendin Cefakâr Olmayı” şarkısının ardından “Sen Sanki Baharın Gülüsün Şen Çiçeğimsin” i “aynı gülümsemeyle” dinler…
Kolay kolay surat asmaz 40 yaş insanı. Çünkü hayat "suratsız"lıkla vakit kaybedemeyecek kadar "sürat"le akıp geçiyordur. 40 yaşında bu hızı fark edip buna engel olmanın tek yolunun anları doyasıya yaşamaktan geçtiğini ve her anın surat asarak, kaprislerle öfkelerle, bezginliklerle, boşa harcanamayacak kadar değerli olduğunu fark eder. Ve belki de biraz da bu yüzden yüzünde “ciddiyetsiz” bir gülümsemeyle dolaşır 40 yaş insanıJ
Son olarak; 40 yaş insanının öğrendiği bir şey daha vardır: Ruh halinin değişkenliği!” 40 Yaşındaysanız Eğer” başlıklı bir yazıyı 50 yaşına geldiğinde tekzip edebilir ve 50 Yaşındaysanız Eğer başlıklı depresif bir yazı da kaleme alabilir!
40 yaşındaysanız eğer; buraya kadar neden bahsettiğimi çok iyi anlamışsınızdır. Yok henüz 40 yaşında değilseniz o zamana kadar kendinize iyi bakın. Çünkü sizi güzel zamanlar bekliyor. Sonrası mı? Bilmiyorum! Sonrasının cevabını şu an bu yazıyı okuyan 40 yaş üstü okuyucular biliyor!
Necla Saydam
Henüz sekiz yıldır dünyada olan biri için fazla kocaman sözlerdir çünkü…
Oysa "40 yaşındaysanız eğer hayat …." dır şeklinde başlayan cümleler rakam farkıyla ciddiyet kazanır!
Çünkü 40 yıl dünyada kalmış, insanın gelişim evrelerinin hemen hepsini tamamlamış birinin hayata dair yorumları anlamlıdır.Yaşamın son dönemecine girmiş birinin elbette ki o döneme doğru hızla yol alanlara söyleyecek sözü vardır. Ne var ki deneyimler sözlerden değil, yaşananlardan doğar. Sözlü rota belirlenemez. İnsan, hayatın merdivenlerini bir bir çıkarken “sözler” anlam kazanır. Ancak doğrularıyla yanlışlarıyla her basamak geçmişte kalmış ve “geçmiş”çoktan geçmiştir.
40 yaş insanının bu açıdan bakıldığında en büyük avantajı yapabileceği tüm yanlış türlerini gerçekleştirmiş olmasıdır. Bu nedenle 40 yaş insanı korkusuz ve rahattır. Hele de hayata erken atılmışsa, yanlışlar ve doğrular kontenjanını hızla doldurmuş demektir.
Nefes alınan 40 yıl boyunca edinilen en büyük deneyim şudur: Bu dünyada ne acılar sonsuzdur ne de mululuklar…İşte bu fark ediş 40 yaş insanını daha özgür kılar. Elbetteki bu yaştan sonra da acılar ve mutluluklar yaşanacaktır. Ancak deneyimler göstermiştir ki ne “acı”da ne de “mutluluk”ta kaybolmaya değmez!
Denge halidir 40 yaş. Hayatın son virajının alındığı bu dönemde bir göz hayata bakarken diğer gözün görüş alanına ölüm girmiştir. İşte bu yeni görüş alanını duyumsayış dengeyi getirir. Daha çok sorgulatır nedenleri nasılları… Gençlik döneminde de yapılan bu sorgulamaların birbirinden farkı birinin sancıyı diğerinin sükuneti getirmesidir.Tam da burada yaşamın tüm acıları içinde olsa dahi tuhaf bir şekilde mutludur 40 yaş insanı…Anlam yüklediklerinin anlamsızlığını yaşayarak öğrenmenin verdiği bilinçle anlamın, yaşamın o çok "önemsenen" detayları içinde değil kendinde saklı olduğunu öğrenmiştir. Ve anlamın “1- Kaderi yazan 2- Kaderi yazılan”dan ibaret olduğunu çok iyi hissetmiştir. Bu yüzdendir “Kader” senaryosunun küçük sahnelerine takılmayışı. Ne oynandığına değil nasıl oynandığına bakar…
Hem seyirci hem oyuncu olmayı bu yaşta öğrenir insan. Bu nedenle bütünü görebilir. Ve hayretle 40 yıl boyunca bunu neden daha önce fark etmediğini düşünür!
40 yaş insanının aşkla da başı hoştur. “Sen de Leyla’dan mı Öğrendin Cefakâr Olmayı” şarkısının ardından “Sen Sanki Baharın Gülüsün Şen Çiçeğimsin” i “aynı gülümsemeyle” dinler…
Kolay kolay surat asmaz 40 yaş insanı. Çünkü hayat "suratsız"lıkla vakit kaybedemeyecek kadar "sürat"le akıp geçiyordur. 40 yaşında bu hızı fark edip buna engel olmanın tek yolunun anları doyasıya yaşamaktan geçtiğini ve her anın surat asarak, kaprislerle öfkelerle, bezginliklerle, boşa harcanamayacak kadar değerli olduğunu fark eder. Ve belki de biraz da bu yüzden yüzünde “ciddiyetsiz” bir gülümsemeyle dolaşır 40 yaş insanıJ
Son olarak; 40 yaş insanının öğrendiği bir şey daha vardır: Ruh halinin değişkenliği!” 40 Yaşındaysanız Eğer” başlıklı bir yazıyı 50 yaşına geldiğinde tekzip edebilir ve 50 Yaşındaysanız Eğer başlıklı depresif bir yazı da kaleme alabilir!
40 yaşındaysanız eğer; buraya kadar neden bahsettiğimi çok iyi anlamışsınızdır. Yok henüz 40 yaşında değilseniz o zamana kadar kendinize iyi bakın. Çünkü sizi güzel zamanlar bekliyor. Sonrası mı? Bilmiyorum! Sonrasının cevabını şu an bu yazıyı okuyan 40 yaş üstü okuyucular biliyor!
Necla Saydam
