HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme


Join the forum, it's quick and easy

HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme

HERKONU FORUM SİTESİ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HERKONU

Similar topics


      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 3:57 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1153295519
      Karayemiş şifa deposu çıktı

      Bilim adamlarının yaptığı araştırmalar; Doğu Karadeniz bölgesinde bol miktarda yetişen karayemişin (taflan) antioksidan içerdiğini ve kanser tedavisinde etkili olduğunu ortaya çıkardı. Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü akademisyenleri tarafından yapılan araştırmada; karayemiş meyvesinin adeta insülin görevi görmesi bakımından da başta şeker hastalığı gibi birçok hastalığa iyi geldiği belirlendi. Karayemişten elde edilen antioksidanların; vücudu oksidanların zararlı etkilerine karşı koruduğu; alzheimer, diyabet, doku ve cilt hastalıklarına karşı fayda sağladığı kaydedildi. Vücutta hücre yenilenmesini sağlayarak kansere karşı etkili olduğu, prostatı da engellediği belirlendi.


      Sabah
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 3:58 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1092229647 GREYFURT HAKKINDA BİLMEDİKLERİMİZ

      Greyfurt aslında hiç kullanmadığım , faydası veya zararı üzerinde hiç düşünmediğim bir meyve'ydi.
      Ta ki Çanakkale'de ikamet eden bir arkadaşımdan aldığım maile kadar. Arkadaşımın eşinin başından geçen ilginç bir olay bu meyve hakkında araştırma yapmama neden oldu.
      Öncelikle arkadaşımın eşinin yaşadıklarını özetleyeyim:
      Bundan Yaklaşık 1.5 yıl önce eşim çok ciddi bir baş dönmesi yaşadı.
      Aylarca sürdü.
      Baş dönmesi o kadar kötüydü ki oturduğu yerden yere düşüyor.
      Tv ile izleyemiyor hiç bir şeyi okuyamıyor,tek başına yürüyemiyordu.
      Hatta uykusunda bile yataktan düşebiliyordu.
      Rüyasında bile başının döndüğünü söyledi.
      Bu baş dönmeleri sonucunda da sürekli kusuyordu.
      Bir sürü farklı doktor gezmemize rağmen çare bulamadılar. Tüm doktorlar klasik 1-2 baş dönmesi ilacı verdi o kadar. Ama hiçbiri çare olamadı.
      Sorun 2-3 ay sonra baş dönmesi geçerek tekrar eski haline geldi.
      Arkadaşım bu olayın nedenini araştırdığını ve sebebin greyfurt olduğunu belirtiyor :
      Eşim hasta olmadan 1 hafta önce çok ağır grip olmuş ve doktor bir sürü ilaç yazmıştı yanında da Greyfurt suyu içmişti C vitamini takviyesi diye.

      Grip geçtikten sonra da bu baş dönmeleri başlamıştı.
      GREYFURT içilen ilaçların karaciğerde parçalanıp atılmasını engelleyen dünya daki tek meyveymiş.
      Greyfurt ile ilaç alıyorsanız ve ilaca 1 hafta boyunca devam ederseniz tüm ilaçlar sanki bir kere de yutulmuş gibi vücutta duruyormuş. Bu ilaçların türüne göre ölümler bile olabilmekteymiş.
      Arkadaşım'ın eşi bu olayı sadece baş dönmesiyle atlatmış.
      Aslında sonbahara girdiğimiz şu günlerde artık soğuk algınlığı ve grip vakalarının artacağı günler kapımızda.
      Bir çok insan C vitamini takviyesi olsun diye turunçgillere ağırlık verecektir, tabii yanında birkaç ilaç da aldımmı vücudu dinç ve diri tutarız düşünce gayet mantıklı gelir.
      Hal böyle olunca bu vakayla karşılaşan, fakat ne olduğunu bilemedikleri baş dönmelerle şaşıran bir sürü insan olacaktır.
      Bu meyveyle ilgili yaptığım araştırmalarda bakın nelerle karşılaştım:(alttaki yazıyı www.tip2000.com sitesinden aldım, Prof. Dr. Metin Özata yazmış.)

      Yeni yapılan araştırmalar greyfurt suyunun bazı ilaçların etkilerini artırdığı ve o nedenle ölümle sonuçlanabilecek zararlı yan etkiler ortaya çıkardığını gösterdi. Bu nedenle ilaç kullanan kişilerin greyfurt suyu içmemeleri önerilmektedir.

      Greyfurt Suyu İlaçların Etkisini Nasıl artırıyor?

      İlaçlar bağırsaklarda ve karaciğerde bulunan CYP450 enzimiyle parçalanarak vücudumuzdan atılmaktadırlar. Bu enzimin ince bağırsaklarda bulunan P-450 3A4 isimli bir türü greyfurt suyu içince yok olmakta ve bu nedenle de ilacın parçalanması geciktiğinden kanda birikmekte ve sonuçta ilaç zehirlenmesine neden olabilmektedir.

      Greyfurt Suyundaki Hangi Maddeler Bu etkiyi Yapıyor?

      Greyfurt suyunda bulunan narinjin ve psoralen maddelerinin bağırsaklarda bulunan ve ilaçları parçalayan P-450 3A4 isimli enzimin etkisini yok ettiği ortaya konmuştur.

      Greyfurt Suyu İçince İlaç Üzerine Etkisi Ne kadar Sürüyor?

      Yapılan çalışmalar bir bardak greyfurt suyunun (yaklaşık 250 ml) bu etkiyi göstermeye yettiğini, ilaçla beraber greyfurt suyu içmenin veya greyfurt suyu içtikten 12 saat sonra bile ilacı almanın bu etkiyi ortadan kaldırmadığını göstermiştir. Örneğin kolesterol düşürücü olarak kullanılan lovastatin isimli ilaç greyfurt suyu içildikten 12 saat sonra alınsa bile kandaki düzeyleri 2 kat daha fazla olmaktadır. Greyfurt suyunun bu etkisinin kalkması için en azından 24 saat geçmesi gerektiği ileri sürülmüştür.

      HANGİ İLAÇLARIN ETKİLERİ GREYFURT SUYU İLE ARTMAKTA VE ZARARLI ETKİLER ORTAYA ÇIKMAKTADIR?

      A: TANSİYON İLAÇLARI
      Yapılan araştırmalar hipertansiyon (tansiyon yüksekliği) tedavisinde kullanılan Felodipin (Plendil tablet), verapamil (İsoptin tablet) ve nisoldipin (Syscor tablet) gibi ilaçların greyfurt suyu içen kişilerin kanlarında anormal derecede yüksek düzeylere ulaştığını göstermiştir. Nifedipin (Adalat) ve amlodipin (Vasokard, Norvasc tablet) kullananlarda greyfurt suyunun yan etkisi görülmemiştir. Bu nedenle mevcut verilere göre felodipin, nisoldipin ve verapamil kullanan hastalar greyfurt suyu içmemelidir.

      B. PSİKİYATRİ , UYKU VE EPİLEPSİ İLAÇLARI
      Diazepam (Diazem, Diapam, Nervium, Spazmo-Valibrin tablet gibi ilaçlar), triazolam, midazolam ve buspiron (Buspon kapsül) kullananlarda greyfurt suyu içilince etki çok artmaktadır. Epilepside kullanılan karbamazepin (Tegretol tablet) eğer greyfurt suyu ile birlikte alınırsa etkisi % 40 artmaktadır.
      Yine depresyonda kullanılan sertralin (Lustral, Selectra, Seralin, Serdep tablet) içeren ilaçların etkisi greyfurt suyu ile % 50 artmaktadır.

      C. KOLESTEROL DÜŞÜRÜCÜ İLAÇLAR
      Statin dediğimiz bu ilaçlardan simvastatin (Zocor Lipovas, Zovatin), lovastatin ve atorvastatin (Lipitor, Ator, Tarden) kullanan kişilerde greyfurt suyu içilince kan düzeyleri 2-16 kat artmakta ve zararlı olmaktadır. Bu nedenle bu tür kolesterol düşürücü ilaç kullananların greyfurt suyu içmemeleri gerekir.

      D. EMPOTANS TEDAVİSİNDE KULLANILAN İLAÇLAR
      Empotans tedavisinde kullanılan sildenafil (Viagra, Vigrande, Sildegra tablet) kullanan kişilerde ilacın etkisinin %23 daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu nedenle bu ilaçları alanlar greyfurt suyu içmemelidir.

      E. MİDE-BAĞIRSAK HASTALIK İLACI CİSAPRİDE
      Mide ve bağırsak hareketini artırmak için kullanılan cisaprid adlı ilaç greyfurt suyu ile beraber alınırsa etkisi % 50 artmakta ve zararlı olmaktadır.

      F. ALLERJİ, GRİP-SİNÜZİT TEDAVİSİNDE KULLANILAN TERFENADİN
      Allerjik hastalaıklar, grip ve sinüzit tedavisinde kullanılan antihistaminik terfenadin isimli ilaç greyfurt suyu ile beraber alınırsa kalb üzeribde yan etkiler ortaya çıkmaktadır.

      G. KALP İLACI AMİODARONE
      Kalp ritm bozukluklarında kullanılan amiodarone (Cordarone tablet) isimli ilaç kullananlarda greyfurt suyu içilince etkisi azalmaktadır.

      Ve yazının sonunda Prof. Dr. Metin Özata tavsiye olarak şu notu yazmış:

      Bizim bir hekim olarak şimdilik önerimiz ‘’ilaç kullanıyorsanız greyfurt suyu içmeyiniz’’ şeklindedir.

      Buraya kadar greyfurt’un sakıncalarından bahsettik, mutlaka faydası olan bir meyve ama benim dikkat çekmek istediğim konu ilaçla alınınca ortaya çıkan tehlikeli duruma dikkat çekmek içindi. Ama faydalarını da kaydedelim ki ilaç takviyesiz nelere faydalı olduğunu da bilelim:

      Greyfurt, kafa karışıklığı, kıskançlık ve hayal kırıklığı gibi olumsuz düşünce durumlarında ilaç olarak kullanılır. Greyfurt, bu durumları yok eder ve canlandırıcı karakteri ile kararsızlık, sürüncemede bırakma ve geçmiş için kaygılanma durumlarında fayda sağlar. Manik ve depressif arasında gidip gelen durumlarda yardımcıdır. Greyfurt lifi kolesterolü düşürüyor.Yapılan çalışmalarda greyfurt lifinin kolesterolü önemli ölçüde düşürdüğü saptandı.

      Bilim adamları, günde iki greyfurt yemenin dişeti hastalıklarına karşı mücadelede birebir olduğunu açıkladı. İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre, greyfurt vücuttaki C vitamini seviyesini artırıyor, dişetlerindeki kanamayı durduruyor. Antioksidan etkisi olan C vitamini, kandaki şeker değerlerini düşürürken aynı zamanda dişetini koruyor. İngiliz Ağız Sağlığı Derneği tarafından 58 kişi üzerinde yapılan araştırmada, deneklere günde iki greyfurt yedirildi ve diş etlerinin eskisinden çok daha sağlıklı olduğu görüldü.

      Greyfurt suyu içenlerin artık daha dikkatli olmaları ve sağlıklı olalım derken sağlıklarından olmamaları için ilaçla beraber bu meyveyi kullanmamaları kendi sağlıkları için yapacakları en iyi şeydir.

      Sağlıklı ve mutlu günler sizlerin olsun.


      İsmail Körpe
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 3:58 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1092409285 Nar Suyu İçin, Kalp Krizinden Korunun

      Çeviren: Gülşah Balaban

      Kalbinizi korumak için her sabah "bir avuç ceviz yeter" diyerek çığır açan ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet Öz, uzun ve sağlıklı yaşamın "Nar İksiri"ni açıkladı. Üstelik bu iksir, fazla tüketildiğinde kesinlikle zararı yok.

      Dünyaca ünlü kalp uzmanı Mehmet Öz, nar suyu mucizesini açıkladı: Bol bol nar suyu içenin kalbi sağlam olur, kanserden ve cinsel sorunlardan korunur.

      Meslek hayatını Amerika'da sürdüren Öz, "Bol bol nar suyu için" tavsiyesinde bulundu. Narın suyu dışında çaya ve tatlılara katılarak da tüketilebileceğinin altını çizen Öz, narın sağlık konusunda mucizevi bir etkisi olduğunu vurguladı.

      Başta kırmızı renkli olmak üzere tüm sebze ve meyvelerde vitamin bulunduğunu belirten Mehmet Öz, narın bu meyvelerden ayrılan tarafını ise şöyle açıkladı: "Narda, E vitamininden 20 kat daha güçlü olan polifenol maddesi bol miktarda bulunur. Antioksidan özelliği olan bu madde, aynı zamanda kalp hastalıkları ile cinsel problemleri önler."

      Öz'ün açıklamasına göre, 6 hafta boyunca nar suyu içen 45 kadın ve 45 erkekte kalp krizi riski yüzde 17, kansere yakalanma riski yüzde 22, cinsel problem yaşama riski ise yüzde 16 oranında azalıyor.

      Narın olumlu etkisinin tüm meyvelerden çok daha kısa sürede ortaya çıktığını söyleyen ünlü bilimadamı, "Nar aşırı tüketildiğinde bile herhangi bir olumsuz etki yapmaz," dedi.

      Önceki araştırmalarda da, narın şu faydaları ortaya çıkartılmıştı:

      • Kolestrolü ve şekeri dengeliyor,
      • İshali kesiyor,
      • Bağışıklık sistemini güçlendiriyor,
      • Prostat ve cilt kanserini önlüyor
      • Enfeksiyon ile alerjileri önlüyor
      • Yaraları iyileştiriyor."




      tamtip.com
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 3:59 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1152972746 Domates Damar Tıkanıklığını Önlüyor

      Çeviren: Gülşah Balaban


      Daha önce kansere karşı etkili olduğu belirlenen domatesin bir faydalarına bir yenisi eklendi. Bilimadamları domatesin kanı daha akışkan hale getirerek damar tıkanıklığı ve daralmasını engellediğini açıkladı. Domates suyu da benzer bir etki yapıyor.

      Vücutta bir yara açıldığı zaman kanın pıhtılaşmasını sağlayarak kan kaybını engelleyen kan pıhtısı hücreleri çok yoğun olduğu zaman damar tıkanıklığı ve daralmasına neden olabiliyor.

      Bazı kişilerde de pıhtılaşmayı sağlayan ‘Platelet’ maddesi çok yoğun olarak bulunuyor, bu da damardaki kan akışını giderek zayıflatıyor ve zamanla damar tıkanıklığına neden oluyor. Yapılan araştırmalar domateste bulunan bir maddenin pıhtı hücrelerinin neden olduğu kan yoğunluğunu azalttığını ve kanı daha akışkan hale getirdiğini gösterdi.

      SUYU DA YARARLI

      Sonuçları İngiliz Platelet dergisinde yayınlanan araştırmaya göre; domatesin çekirdeğinin çevresindeki sarı sıvı işte bu etkiyi yaratıyor. Yani domates yemek ve domates suyu içmek faydalı. Üstelik domatesin kanı akışkan hale getiren ilaçlar gibi yan etkileri de yok.

      BOL BOL DOMATES YİYİN

      Uzmanlar sigara içenlere, doğum kontrol hapı kullanan kadınlara, uzun yolculuklar yapanlara, bütün gün oturarak çalışanlara kanı akışkan hale getirmek için bol bol domates yemesini tavsiye ediyor.




      Hekimce

      tamtip.com
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 3:59 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1092229647 Portakal Suyuna Dikkat

      Çeviren: Gülşah Balaban


      Orlando'da, Çarşamba günü yapılan American Society for Microbiology'de uzmanların belirttiğine göre, sabahları içtiğimiz portakal suyu yeterince pastörize olmamışsa, çeşitli hastalıklara yol açabilir.

      Portakal suyu bilindiği gibi asitik olma özelliği ve su seviyesine bağlı olarak gıda kökenli patojenlerin oluşması ve üremesi için uygun bir ortam değildir ve bundan dolayı tehlikeli yiyecekler arasında gösterilmez.

      Ancak, bu yiyeceklerde de hastalığın ortaya çıkmasına neden olacak kafi derecede patojenik organizmalar mevcut olduğu tespit edildi.

      Athens'da, Georgia Üniversitesi'nde görevli Dr. Larry Beuchat: "Potansiyel tehlikeli gıdalar arasında gösterilmeyen bu yiyeceklerde mikroorganizmaların nasıl hayat bulduğunu ve çoğaldığını bilmemiz, hangi yiyeceklerin sınırda, hangilerinin ise bu tanıma uygun olmadığını bulmamızı sağlayacak," dedi.

      Beuchat: " Portakal suyunun salmonella bakterisini barındırdığını uzun yıllar boyunca hiç düşünmedik. Epidemiyolojistler salmonella bakterisiyle ilgili verileri açıklarken, portakal suyu gibi asit değeri yüksek içeceklerin bu bakteri için bir taşıyıcı olabileceği tahmin etmedik," dedi.

      Ancak, 1990'lı yılların ortalarından beri, Amerika'da pek çok salmonella salgınının nedeni portakal suyu oldu. Bu sonuca, portakal üreten ülkelerin açıklayıcı yönetmelikleri; portakal suyunun çok fazla tüketilmesi; veya hükümetlerin toplum sağlığını ilgilendiren konularda daha iyi denetleme yapması sayesinde ulaşıldı.

      Beuchat: "Bu yeni birşey mi, veya 20 yıl önce bu konuyla ilgili çalışmalar yok muydu? Sanırım ikisi de bu problemin ortaya şimdi çıkmasının nedenlerinden," dedi.

      Beuchat, tüketicileri pastörize portakal suyu tüketmeleri konusunda uyardı.


      The U.S. Centers for Disease Control and Prevention'da gıda kökenli hastalıklarla ilgili daha fazla bilgi bulabilirsiniz.



      KAYNAK: American Society for Microbiology


      tamtip.com
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 3:59 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1156774281 Salatalığın sayısız faydaları

      Karaciğeri ve böbrekleri çalıştırarak bol idrar söktüren salatalığın idrarla birlikte vücuttaki üre asidi ve ürat tuzlarını eritip dışarı attığı belirtildi. Tüketici Hakları Derneği Samsun Şubesi Başkanı ve Halk Sağlığı Uzmanı Dr. M. Emin Dinççağ, salatalığın kanı temizlediğini, karaciğeri ve böbrekleri çalıştırarak bol idrar söktürdüğünü ifade ederek, idrarla birlikte vücuttaki üre asidi ve ürat tuzlarını eritip dışarı attığını söyledi.

      İçeriğindeki bol kükürtle kanı temizleyen salatalığın ciltteki ter bezlerini de çalıştırdığını kaydeden Dr. Dinççağ, "Salatalık bol vitamin ve madeni madde verdiği için cildin taze ve pürüzsüz olmasını sağlıyor. Cildi bir tonik kadar temizliyor. Et yemeklerinin verdiği susuzluğu kesiyor. Sıcak bir havada, iç ısısı dış ısıdan 20 derece daha düşük olduğundan serinletici özelliğe sahip. Kabızlığı önlediği gibi, böbrek ve kalp hastalıklarında vücutta biriken suyun atılmasına yardımcı oluyor. Kalp hastalıkları ve enfeksiyonlara karşı etkili olan salatalık, vücudun enfeksiyonlara karşı dayanıklılığını artırarak kolesterolü düşürüyor" diye konuştu.




      tamtip.com
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 4:00 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1090930385 Üzüm çekirdeği

      Üzüm Çekirdeği Avrupa'da ilaç niyetine satılıyor. Mucizevi çekirdek ödemden, nezleye kadar bir çok hastalığın tedavisinde kullanılıyor.

      Üzümün çok faydalı olduğu bilinir. Özelliklede zihin açıcı yönü ile sınavlardan önce kuru üzüm tavsiye edilir. Ama birçoğumuz üzümü yerken çekirdeğinden muzdarip oluruz. Onu tüketmez, atarız. Hatta marketlerde en çok çekirdeksiz üzümler rağbet görür. Hâlbuki üzümün çekirdeği bugün birçok Avrupa ülkesinde ilaç niyetine, tabletler halinde satılıyor. Yavaş yavaş Türkiye'de de yaygınlaşmaya başlayan üzüm çekirdeği, yakında bütün eczanelerdeki yerini alacak gibi.

      Bu çekirdeğin en önemli faydası kan damarı onarıcısı olması. Kan damarları insan için hayati önem taşıyor. Başınızdan ayak uçlarınıza kadar her doku kanla beslenir. İncecik kılcal damarlardan, geniş atardamarlara kadar, karmaşık kan damarları ağı sizin yaşam hattmızdır. Eğer kan damarları yaşlanır, hastalanır, zayıflar, incelir ve kan sızdırırsa, sağlığınız tehlikede demektir. Eğer oksijeni taşıyan kan düzgün bir biçimde akmıyorsa kalp kasınız hasar gö- rebilir. İşte üzüm çekirdeği, zayıflamış kan damarlarını güçlendirip normal sağlıklarına döndü-rebilen, dolaşım bozukluklarının düzeltebilen ve önleyebilen bir yapıya sahip.

      Özelliği ise tamamen doğal olması... Çekirdek, damar hastalıklarını tedavi ediyor. Zayıflamış kan damarlarının yapısını güçlendiriyor. Ayrıca üzüm çekirdeği bilinen en güçlü antioksidan... Yapılan bazı testlerde, E vitamininden 50 kat daha güçlü olduğu ortaya çıkmış.

      İlk Fransa'da keşfedildi

      Üzüm çekirdeği 40 yıldır Avrupa'da, özellikle üzüm bağlarının çokluğu ile bilinen Fransa'da etkili bir biçimde kullanılıyor. Üzüm çekirdeği 1947 yılında Bordeaux Üniversitesi'nden emekli tıp profesörü, Fransız Kimyacı Jack Masquelier tarafından keşfedilmiş. Çekirdek ilk olarak hamileliğinden dolayı aşırı ödemi olan fakültenin dekanının eşine, dekan tarafından verilmiş. Masquelier o günü şöyle anlatıyor; "Kadın, şişmiş bacakları ile o kadar yorgun görünüyordu ki, güçlükle yürüyebiliyordu. Yüzünden, çektiği acıları okumak mümkündü. Ne yapabilirim de bu kadının acılarını dindirebilirim diye düşündüm. Sonra dekanın eşine çekirdek verdiğini gördüm. Dekanın eşi 48 saat içinde iyileşti. O halde, ben üzüm çekirdeğinde özel bir şeyler olabileceğini düşündüm."

      1950'de üzüm çekirdeği Resivit olarak bilinen ve Fransa'da satılan ilk damar koruyucu ilaç olmuş. Doktor Masquelier ve meslektaşları, üzüm çekirdeğinin varis üzerindeki etkisini doğrulayan dokuz deney yapmışlar.

      Bununla birlikte çekirdek, göz kamaşması, gece körlüğü, maküler dejenerasyon gibi göz sorunlarının, arterit, saman nezlesi, alerji ve burun kanamalarını tedavisinde de kullanılmış. "Eğer düzenli olarak üzüm çekirdeği alırsanız, damar duvarlarınız güçlenecektir." Diyor Dr. Masquelier.

      Diş eti kanayanlar kullanmalı

      Peki üzüm çekirdeğine ihtiyacınız olup olmadığını nasıl öğreneceksiniz? Doktor Masquelier'in konu ile ilgili görüşleri şu şekilde: ";Sabahleyin dişlerinizi fırçalarsınız ve diş etlerinizin kanadığını görürsünüz. Ya da göz korneasında bir kan lekesi fark edersiniz. Veya geceleri kendinizi yorgun hissedersiniz, baldırlarınız şişer, ödem olduğunu fark edersiniz. Bu durumda damar zayıflığından muzdarip-sinizdir ve üzüm çekirdeği tüm bu patolojik mekanizmalarla mücadele eder."

      1995 yılında İtalya'da yapılan bir araştırmada 150 miligramlık üzüm çekirdeğinin ağrıyı, yanma karıncalanma hissini ve atardamarların şişme derecesini azaltmada, yaygın olarak kullanılan bir eczacılık ilacından daha hızlı ve uzun süreli etkili olduğu bulunmuş. 1985 yılında da Fransa'da 92 hasta üzerinde yaşılan kür kontrollü deney, 28 gün boyunca 300 miligram üzüm çekirdeği almanın, ağrıyı, karıncalanma geceleyin giren bacak kramplarını ve şişkinliği yüzde 50den daha fazla azalttığını göstermiş.

      Üzüm çekirdeğini diğer bir faydası ise gözlere... Gece görüşünde önemli olan parlak ışıkların neden olduğu göz kamaşmasını geçirmeye yardımcı oluyor. Yine Fransa'da 100 denek üzerinde yapılan iki ayrı araştırmada 5 hafta boyunca günde 200 miligram üzüm çekirdeği almanın parlak ışıklara maruz kaldıktan sonra görme keskinliğine yeniden kavuşma durumunu artırdığı ortaya çıkmış. Ayrıca testlerde üzüm çekirdeği ürünün bir bilgisayar ekranı karşısında çalışmanın neden olduğu göz gerilimini geçirdiği ve miyop kişilerde retinanın işlevini ve duyarlılığını düzelttiği görülmüş.

      Üzüm çekirdeğinin tansiyonu ve onun sonuçlarını düzenlemeye yardımcı olabileceği de belirtiliyor. Araştırmaların gösterdiğine göre, yüksek tansiyonlu insanlar genellikle çok geçirgen olan, zayıf kılcal damarlara sahipler. Bu da onların kılcal damar kanaması geçirme ve göz retinasındaki kan damarlarının yırtılma olasılıklarını artırıyor. Dr. Miklos Gabor'un yaptığı araştırmada üzüm çekirdeği yüksek tansiyonlu deneklerde kılcal damarları güçlendirmiş.

      Anti-Aging etkisi

      Üzüm çekirdeği damarları yenilediği için ayrıca anti-aging etkisine sahip. Yenilenen damarlar yaşlılığı geciktiriyor. Böylelikle cildinizdeki yaşlanma belirtileri azalıyor. Uluslararası sertifikalı Organik Üzüm Çekirdeği Ekstraktnın içerdiği Proantosiyanidin bilinen en güçlü etkisi antioksidant. Üzüm çekirdeğinin antioksidant etkisi vitamin E'den 50, vitamin C'den 20 kat daha fazla.

      Antioksidantlar, vücudumuzdaki kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışarıdan sigara, alkol, kirli hava v.s. ile alınan oluşan veya dışarıdan sigara, alkol, kirli hava v.s. ile alınan zararlı maddeleri etsiz hale getiriyor. Uzmanlara göre vücudun antioksidant üretimi 25 yaşından sonra yavaşlamaktadır. Bu yavaşlamanın yol açtığı deformasyonları yok etmek için bilinen en kuvvetli antioksidant ise organik üzüm çekirdeği ekstraktıdı olduğu belirtiliyor. Çekirdek, bağ dokularını güçlendirerek cilt sarkmasına engel oluyor. Cildin elastik, yumuşak ve düzgün olmasını sağlıyor.

      Üzüm çekirdeğinde tavsiye edilen miktar

      Üzüm çekirdeğinin tavsiye edilen miktarı günde 150 ile 300 miligram. Damar sağlığını korumak için gerekli doz ise günde 5-10 gram.

      Güvenlik etkileri

      Üzüm çekirdeğinin insanlar üzerinde her hangi bir yan etkisi görülmemiş. Prof. Peter Rohdewald tarafından laboratuar fareleri, Hint domuzları ve köpekler üzerinde yapılan araştırmada doğal çekirdeğin, toksik, mutajenik, karsinojenik olmadığı tespit edilmiş.

      Kimler kullanmalı?

      Kan damarlarının yardıma ihtiyaç duyduğunu düşünenler.

      * Cildindeki kırışıklıklar günden güne fazlalaşanlar
      * Cildi cansız ve solgun görünenler
      * Cinsel yaşantısında kendini yetersiz hissedenler
      * Kalple ilgili sorunları olanlar
      * Ani kalp krizi riski olanlar
      * Görme gücünde yaşlanmaya bağlı bozulma olanlar
      * Şişlikler ve ödem alerjilerinde
      * Yüksek tansiyonda
      * Kolayca kanama ve morarma eğilimi olanlar
      * Daha önce kanamaya bağlı felç geçirenler
      * Şeker hastalığı olanlar
      * Varis ve hemoroit gibi soruları olanlar


      Şunu belirtmek gerekiyor ki; yukarıda bahsettiğimiz faydaların birçoğu çekirdeğin damarları onarıcı özelliğinden kaynaklanıyor. Çünkü damarlar, insan bedenini ayakta tutan ana mekanizmalar. Onların bozukluğu insan bünyesinde birçok hastalığa neden oluyor. Damarları onaran çekirdek, böylelikle diğer hastalıkların iyileşmesinde de önemli bir etkiye sahip oluyor.



      Neslihan Bakırcı
      Kişisel Gelişim , sayı 33



      tamtip.com
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 4:00 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1152972269 Üzüm çekirdeği deyip geçmeyin
      Üzüm çekirdeği antioksidan olmasının yanı sıra bağ dokusunu güçlendiriyor.

      Üzüm çekirdeği tespit edilebilmiş en güçlü antioksidandır. Antioksidanlar, vücut için zararlı serbest radikallerin nötralize edilmesini sağlar.


      Ege Üniversitesi İlaç Geliştirme ve Farmakokinetik Araştırma Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ulvi Zeybek, üzüm çekirdeğinin değerinin yeterince bilinmediğini kaydetti. Üzüm çekirdeğinin başta gelen özelliğini “güçlü bir antioksidan”olarak anlatan Prof. Dr. Zeybek, şu bilgileri verdi:

      “Üzüm çekirdeği tespit edilebilmiş en güçlü antioksidandır. E vitamininden 50, C vitamininden 20 kat daha güçlüdür. Antioksidan özelliği ile vücudumuzda kimyasal reaksiyonlar sonucu oluşan veya dışardan sigara, alkol veya kirli havayla alınan zararlı maddeleri (serbest radikalleri) etkisiz hale getirir. Serbest radikallerin nötralize edilmesini sağlar.”
      Antioksidanların ayrıca en etkin antiaging (yaşlanmayı geciktirme) gereçlerinden biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Zeybek, “Antioksidanların yardımı ile hastalıkların oluşumu önlenebilir, hormonal denge korunabilir, yaşlanma süreci geciktirilebilir. Bu da üzüm çekirdeğinin önemini ortaya koymaktadır” dedi. Prof. Dr. Zeybek, şöyle devam etti:
      “Üzüm çekirdeği antioksidan olmasının yanı sıra bağ dokusunu güçlendirir. Cildi daha sıkı ve elastiki yapar. Yaşlılık lekelerinin tedavisinde yararlıdır. Daha az kırışıklığa neden olan kan damarlarının genişlemesi ve kasları rahatlatma konusunda etkilidir. Ayrıca üzüm çekirdeği yüzde 92-95 PCO içermektedir. PCO ekstratı son derece geniş farmakolojik aktivite göstermektedir. Alerjilerin ve saman nezlesinin bitkisel tedavisinde geleneksel olarak kullanılmaktadır. Enzim dejenerasyonuna karşı immun hücrelerin korunmasında, immün sistem ve dolaşım fonksiyonlarını desteklemede ve uygun cilt hastalıklarında besin takviyesi olarak üzüm çekirdeği kullanılmaktadır.”

      DİĞER ÖZELLİKLERİ
      B vitamininin de üzüm çekirdeğinde bol miktarda bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Zeybek, “Taze ve kuru üzümün yanı sıra üzüm suyunda yoğun bir şekilde bulunan potasyum minerali ise vücut sıvılarında basınç oluşmasına yardımcı olur ve asit-baz dengesini sağlar. Üzüm çekirdeği ekstresi özellikle sigara içenler, alkol ve doğum kontrol hapı kullananlar için oldukça faydalıdır” dedi.
      Prof. Dr. Zeybek, buna karşılık üzüme alerjisi olan kişilerin üzüm çekirdeği almaması gerektiğini, hamilelik ve süt vermede henüz çalışma olmadığı için bu durumlarda da önerilmediğini kaydetti.



      http://www.ntvmsnbc.com/news/314566.asp
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 4:00 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1079358217 Limon kabuğunun faydaları

      Limon kabuğunun tahmin edilenin çok üzerinde sayısız önemli etkileri vardır.Bunlardan bazıları aşağıda listelenmiş olarak bulunabilir..

      -sakinlik verici etkisi vardır
      -mide asiditesini giderir
      -kanı sulandırır
      -kandaki alyuvarları canlandırır
      -saç kırılması ve dökülmesini önler..
      -iştahsızlık ve dermansızlıkta faydalıdır
      -karaciğeri ve safra kesesini çalıştırır
      -kolesterolü düşürür
      -böbrek fonksiyonları güçlendiri
      -balgamın sökülmesini kolaylaştırır
      -romatizma ağrılarına iyi gelir
      -mideyi güçlendirir
      -hazımsızlığı giderir
      -idrar söktürücü özelliği vardır
      -böbreklerde ve mesanede bulunan kumların dökülmesini kolaylaştırır
      -baş dönmesi ve damar tıkanıklığında kullanılır
      -kusmayı keser
      -gıda zehirlenmelerini engeller




      tamtip.com
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 4:01 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1156174343 Hem akıl yapar hem neşe verir

      'Böğürtlen'in bir çok hastalığa karşı koruyucu etkisinin yanında insanları neşelendirici ve bellekteki hafıza kaybını önleyici özelliğinin bulunduğu öğrenildi.


      Şifalı meyvelerden biri olan 'Böğürtlen'in bir çok hastalığa karşı koruyucu etkisinin yanında insanları neşelendirici ve bellekteki hafıza kaybını önleyici özelliğinin bulunduğuna dikkat çeken uzmanlar, böğürtlen tüketimini öneriyor.

      Türkiye'de daha çok yol kenarlarında, koruluklarda ve ormanlık alanlarda rastlanıp organik asitler, mineraller ve vitaminler bakımından zengin olan böğürtlen meyvesi, insanlara şifa veriyor. İdrar problemlerinden tansiyon hastalıklarına, ağız, dil, bademcik ve diş eti rahatsızlıklarından şekere kadar çok sayıda hastalığın ilacı olan meyve, ayak yorgunluklarına da iyi geliyor. Gıda mühendisleri tarafından neşelendirici bir bitki olarak tanımlanan böğürtlen, ileri yaşa sahip insanlarda görülen hafıza kaybını da önlüyor.

      Meyveleri olgunlaştıkça şifa etkisi artan böğürtlenin her insanın tüketmesi gerektiğini ifade eden Gıda Mühendisi Elif Köroğlu, meyvenin insan sağlığı açısından bir çok faydasının bulunduğunu kaydetti. Faydalarının bilim adamları tarafından da kanıtlandığını anlatan Köroğlu, "Böğürtlen, ülkemizde çok olmasına rağmen pek rağbet görmeyen meyvelerden biri. Oysa insanların vazgeçilmez gıdalarından biri olacak bir meyve. Çünkü içindeki vitaminler ve minenaller, vücuttaki hasarları onarıyor. Özellikle şeker hastalarının kan şekerlerinin düşmesinden korkarak yememeleri yanlış. Böğürtlen, kan şekerini yükseltir. İçindeki doğal şekerler, kan şekerini hiç bir şekilde etkilemiyor." dedi.

      Meyvenin idrar söktürücü, yüksek tansiyon düşürücü, göz zafiyeti giderici, ve ağız yolları iltihaplarını iyileştirici özelliği bulunduğunu hatırlatan Köroğlu, "Neşelenmek isteyen herkese bu bitkiyi öneriyoruz. Toplum içinde sevinemeyen, sürekli bunalımda olan, gülmeyi ve mutlu olmayı unutmuş çok sayıda insana böğürtleni tattırdık. Düzenli olarak tükettikten bir süre sonra mutlu olmaya ve neşelenmeye başladıklarını gördük. Onun için neşelenmeye ihtiyaç duyan herkes böğürtlen yemeli. Ayrıca yaşlı kimselerde parkinson adı verilen hafıza kaybı rahatsızlığına da önleyici etki yapıyor." ifadelerini kullandı.




      moralhaber.net
      Cihan
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 4:01 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1090930385 Kara Üzüm Çekirdeği

      Prof. Dr Ahmet Aydın

      Antioksidan olan üzüm çekirdeği vücudu, kendi içinde oluşan ya da dış kaynaklı serbest oksijen radikallerinden ve diğer radikallerden korur. Üzüm çekirdeğinin antioksidan özellikleri çok tanınmış antioksidan vitaminler olan C vitamininden 20 kat, E vitamininden ise 50 kat daha üstündür.


      Doğal yolla üre(til)miş meyveler, sebzeler ve otlar sağlığımız için son derece yararlıdır. Üzüm çekirdeği de bunlardan biridir. Fakat beslenme bir bütündür. Sadece üzüm çekirdeği, yeşil çay, kuş burnu gibi iki üç gıdayı yemek, buna karşılık beslenmenin diğer unsurlarına dikkat etmemek ile kendinizi kurtaramazsınız. Sağlıklı bir yaşam için her mevsimin meyve, sebze ve otunu dönüşümlü olarak yiyin, un ve şekerden mamul gıdaları diğer rafine ya da paketlenmiş yiyecekleri iyice azaltın; suni yemle beslenmemiş hayvanların et, süt ve yumurtasını tüketin.



      Üzüm çekirdeği hülasası (özütü) nedir?

      Kara üzüm çekirdeğinden elde edilir. Üzüm çekirdeği hülasası flavonoid denilen vitamin benzeri grubun içine girer; oligomerik protoantosiyanidin kompleksleri içerir. Üzüm çekirdeğinin temel görevi antioksidan olmasıdır. Vücudu, kendi içinde oluşan ya da dış kaynaklı serbest oksijen radikallerinden ve diğer radikallerden korur. Üzüm çekirdeğinin antioksidan özellikleri çok tanınmış antioksidan vitaminler olan C vitamininden 20 kat ve E vitamininden ise 50 kat daha üstündür.



      Üzüm çekirdeğinin faydaları nelerdir?

      Üzüm çekirdeği damar yozlaşmasını önler ve damarlarınızı sağlamlaştırır. Hipertansiyon, kalp krizi ve felç olasılığını minimale indirir. Diabetli ve varisli kişilere son derece yararlıdır. Gözü maküler dejenerasyon ve kataraktan korur. Üzüm çekirdeği sürekli bilgisayarın başında olan kişilerin göz sağlığının korunmasında da önemlidir.

      Üzüm çekirdeği DNA hasarını azaltarak kanser oluşum riskini de minimale indirir.



      Üzüm çekirdeği cildin bağdokusunda bulunan kollajeni sağlamlaştırır. Deriyi dinçleştirdiği için kozmetik sanayinde merhem olarak da kullanılır



      Üzüm çekirdeği damarların kollajen dokusunu da sağlamlaştırdığı için damar sertliği ve damar sertliği ile ilgili çok sayıda hastalığı önler.



      Üzüm çekirdeği histamin salgısını azaltarak alerjiyi önler. Üzüm çekirdeği iltihabi prostaglandinlerin sentezini azaltarak romatizmal hastalıklar, ağrı ve endometrioz gibi durumlarda yararlı olurlar.



      Ne kadar üzüm çekirdeği ekstresi kullanılmalı?

      Üzüm çekirdeği ekstresinin 100 mg’lık kapsülleri mevcut. Hastalıklardan korunmak için günde 1-2 kapsül yutunuz. Bir hastalığınız varsa dozu iki katına çıkartın. Şimdiye kadar üzüm çekirdeği ekstresinin fazla alınması ile ilgili bir yan etki bildirilmemiştir.



      Kapsül yerine 1 avuç ya da fincan kara üzüm kurusu da yiyebilirsiniz. Piyasada kilosu 6-8 milyona satılıyor. Ayrıca aktarlarda kilosu 30 YTL’den üzüm çekirdeği de satılmakta.



      Kara üzümü ya da kurusunu yerken çekirdeklerini çiğneyiniz, böylece etkisi de artmış olacaktır. Üzüm çekirdeği gibi kabuğu da proanthosiyanidin içerir. Yaban mersini (çay üzümü, çoban üzümü) ve şarap da proantosiyanidin bakımından zengindir.




      Kaynaklar

      1. Marie Fine AM. Oligomeric Proanthocyanidin Complexes: History, Structure, and Phytopharmaceutical Applications Altern Med Rev 2000;5(2):144-151

      2. Murray M, Pizzorno J. Procyanidolic oligomers. In: Murray M, Pizzorno J, eds. The Textbook of Natural Medicine. 2nd ed. London: Churchill Livingston; 1999:899-902.

      3. Bagchi D, Krohn RL, Bagchi M, et al. Oxygen free radical scavenging abilities of vitamins C and E, and a grape seed proanthocyanidin extract in vitro. Res Commun Mol Pathol Pharmacol 1997;95:179-189.

      4. Bravo L. Polyphenols: chemistry, dietary sources, metabolism, and nutritional significance. Nutr Rev 1998;56:317-333.

      5. Bombardelli E, Morazzoni P. Vitis vinifera L. Fitoterapia 1995;66:291-317.

      6. da Silva J, Rigaud J, Cheynier V, et al. Procyanidin dimers and trimers from grape seeds. Phytochemistry 1991;30:1259-1264.

      7. Romeyer F, Macheix J, Sapis J. Changes and importance of oligomeric procyanidins during maturation of grape seeds. Phytochemistry 1986;25:219-221.

      8. Havsteen B. Flavonoids, a class of natural products of high pharmacological potency. Biochem Pharmacol 1983;32:1141-1148.

      9. Frankel EN, Kanner J, German JB, et al. Inhibition of oxidation of human low-density lipoprotein by phenolic substances in red wine. Lancet 1993;341:454-457.

      10. Bombardelli E, Morazzoni P, Carini M, et al. Biological activity of procyanidins from Vitis vinifera L. BioFactors 1997;6:429-431.

      11. Chen ZY, Chan PT, Ho KY, et al. Antioxidant activity of natural flavonoids is governed by number and location of their aromatic hydroxyl groups. Chem Phys Lipids 1996;79:157-163.

      12. Nuttall SL, Kendall MJ, Bombardelli E, Morazzoni P. An evaluation of the antioxidant activity of a standardized grape seed extract, Leucoselect. J Clin Pharm Ther 1998;23:385-389.

      13. Bagchi D, Garg A, Krohn R, et al. Protective effects of grape seed proanthocyanidins and selected antioxidants against TPA-induced hepatic and brain lipid peroxidation and DNA fragmentation, and peritoneal macrophage activation in mice. Gen Pharmacol 1998;30:771-776.

      14. Robert L, Godeau G, Gavignet-Jeannin C, et al. The effect of procyanidolic oligomers on vascular permeability. A study using quantitative morphology. Pathol Biol (Paris) 1990;38:608-616.

      15. Hatano T, Yasuhara T, Yoshihara R, et al. Effects of interaction of tannins with co-existing substances. VII. Inhibitory effects of tannins and related polyphenols on xanthine oxidase. Chem Pharm Bull(Tokyo) 1990;38:1224-1229.

      16. Tebib K, Bessanicon P, Rouanet J. Dietary grape seed tannins affect lipoproteins, lipoproteinlipases, and tissue lipids in rats fed hypercholesterolemic diets. J Nutr 1994;124:2451-2457.

      17. Wegrowski J, Robert AM, Moczar M. The effect of procyanidolic oligomers on the composition of normal and hypercholesterolemic rabbit aortas. Biochem Pharmacol 1984;33:3491-3497.

      18. Cheshier JE, Ardestani-Kaboudanian S, Liang B, et al. Immunomodulation bypycnogenol in retrovirus-infected or ethanol-fed mice. Life Sci 1996;58:PL 87-96. 19. Liviero L, Puglisi P, Morazzoni P, Bombardelli E. Antimutagenic activity of procyanidins from Vitis vinifera. Fitoterapia 1993;65:203-209.

      19. Thebaut JF, Thebaut P, Vin F. Study of Endotelon in functional manifestations of peripheral venous insufficiency. Gaz Med France 1985;92:96-100.

      20. Royer RJ, Schmidt CL. Evaluation of venotropic drugs by venous gas plethysmography. A study of procyanidolic oligomers. Sem Hop 1981;57:2009-2013

      21. Dartenuc JY, Marache P, Choussat H. Capillary resistance in geriatry. A study of a microangioprotector - Endotelon. Bord Med 1980;13:903-907.

      22. Verin MMP, Vilda A, Maurin JF. Therapeutic essay. Retinopathy and OPC. Bord Med 1978;11:1467-1473.

      23. Pecking A, Desprez-Curely JP, Megret G. OPC (Endotelon) in the treatment of post-therapy lymphedemas of the upper extremities. Int'l d'Antiologie, Toulouse, France, Oct 4-7, 1989;69-73.


      Yazan: Prof. Dr. Ahmet Aydın (www.beslenmebulteni.com) (besahmet@yahoo.com)



      http://www.bugday.org/article.php?ID=1116
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 4:02 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1155661130 Nasıl sağlıklı beslenebilirim?

      Uz. Dr. Eren Eroğlu
      Sabah Gazetesi


      * 'Sağlıklı beslenin' denilip duruluyor; birçok tarifler çıkıyor, sürekli yeni bilgiler geliyor önümüze. Peki gerçekten ne demek bu sağlıklı beslenme? Verilen reçetelere uymak yerine nelere dikkat etmeliyiz? Doğru ile yanlış bilgiyi nasıl ayırt edeceğiz?

      Verilen reçeteler yerine, hangi kriterlere göre beslenmenizi düzenleyeceğinizi öğrenmek, kendi kararlarınızı doğru olarak vermenizi sağlayacaktır. Aşağıda buna yardımcı olacak bazı ipuçları yer alıyor:

      * Her gün yediklerinizden en az beş çeşidi, taze meyve ya da yeşil sebze olsun.

      * Her gün altı ya da daha fazla kez tahıl ve tahıl ürünleri yiyin.

      * Porsiyonda 2 gramdan fazla doymuş yağ içeren gıdalardan kaçının. Bunun için etiketleri okuyun.

      * Harcadığınız kadar yemeye çalışın.

      * Hemen yağa dönüşen basit karbonhidratları çok olan ama besleyiciliği bulunmayan abur cuburdan uzak durun.

      * Günde altı gramdan az tuz tüketin.

      * Gıdaları yağda kızartacağınıza haşlayın, fırında, buharda pişirin ya da yakmadan ızgara yapın.

      * Margarin, krema, tereyağı yerine sıvı bitkisel yağlar kullanın.

      * Tavuk, hindi, balık, yağı ayıklanmış kırmızı et yiyin. Kümes hayvanlarının derisini soyun.

      * Süt ürünlerinin az yağlı ya da yağsız olanlarını tüketin.

      * Yüksek kalorili salata sosları ve mayonez yerine limon, sirke, mevsimine göre taze otları tercih edin.




      tamtip.com
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 4:03 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1092824689 HAVUÇ

      Özellikleri: Mide ve yemek borusunda yanma
      ● unutkanlığa ve erken bunamaya karşı
      ● Alzheimer’e karşı önleyici, durdurucu ve tedavi edici
      ● deri ve akciğer kanserini önleyici
      ● kalp krizini önleyici
      ● hareketli sperm sayısını artırıcı sperm oluşum yollarını ve sperm kanallarını açıyor
      ● iktidarsızlığa hem çözüm getiriyor hem de iktidarsızlığa karşı önleyici.


      Kime sorsanız, havuç neye yarar diye, hemen gözlere iyi geldiği cevabını alırsınız. Benim yapmış olduğum araştırmalara göre, gözlerimiz için havuçtan çok daha faydalı olan sebze domatestir. Şüphesizki, havuçta gözler için faydalı bir kaç tane önemli etkin madde bulunmaktadır. Örneğin, beta-cryptoxanthin, A-vitaminini aktive etmekte etkilidir. Ancak, taze sıkılmış domates suyu (TSDS) ile taze sıkılmış havuç suyu mukayese (TSHS) edildiği zaman, TSDS gözler için çok daha etkili ve faydalıdır.
      Havuç, bol miktarda A vitamini içerdiğinden dolayı gözler için faydalıdır. Ancak, burada bilmemiz gereken nokta A vitamininin yağda çözünen bir vitamin olmasıdır. Havuç suyunu doğrudan içtiğimiz taktirde içerdiği A vitamininden tam anlamıyla istifade edemeyiz. İçerdiği A vitaminini büyük bir oranda vücudumuza kazandırmak istiyor isek, bu taktirde bir bardak havuç suyunun içerisine iki-üç damla sıvı yağ damlatmamız gerekir. Damlatılan bu sıvı yağ havucun içerdiği A vitamininin çok daha büyük oranda vücudumuz tarafından emilmesini sağlıyacaktır. Çünkü, A vitamini yağda çözünen bir vitamindir. Avrupa’nın bazı şehirlerinde taze meyve suyu satan dükkanlarda havuç suyu sipariş ettiğiniz zaman, “bir kaç damla sıvı yağ damlatalım mı?” diye sorarlar.

      Havuçta bulunan alpha-phellandrene, cinnamic acid maddeleri güçlü bir laxative özelliğe sahip olduğundan, bağırsak sisteminin sağlıklı çalışmasında ve dışkının kolay ve bol olarak dışarı atılmasında oldukça etkilidir. Taze sıkılmış havuç suyu bununla da kalmayıp, bağırsaklarda oluşan ve bağırsak kanserine yol açabilen nitrozamini, nötralize edebilen, zararsız hale dönüştüren (antinitrosaminic) etkin maddelere sahiptir

      Tablo: Havuçta bulunan bazı etkin maddeler

      alpha-bergamotene
      2 000 ppm
      arachic asit
      270-936 ppm

      isopimpinellin

      lupeol


      phytofluene

      sakuranetin


      alpha-carotene
      17-25 ppm
      asarone
      400 ppm

      alpha-humulene
      12 ppm
      ascorbic asit
      91-775 ppm

      lycopene

      myristicin


      daucosterol

      gama delactose


      osthole

      neurosporene


      alpha-pinene
      48 ppm
      bergamotene
      200-700 ppm

      methoxy-mellein

      caryophyllenne


      5-methoxy-psoralen

      beta-carotene
      27-673 ppm

      cis-gamma bisabolene

      cyanidin dglycoside


      alpha-tocopherol
      4-36 ppm
      beta-caryophyllene
      55-170 ppm



      Değerli okuyucu, yeri gelmişken belirtmekte fayda görüyorum; A ve E-vitamini hücre içerisinde denge halinde bulunurlar. Bazı insanlar hekimlerine danışmadan iki veya üç güne bir E-vitamini tableti alırlar. Birincisi, fazla alınan E-vitamini yorgunluk yapar. İkincisi ise, yukarıda belirttiğim gibi A- ve E-vitaminleri hücre içerisinde karşılıklı olarak denge halinde bulunurlar. İşte, bu nedenledirki çok fazla E-vitamininin alınması demek, hücreden A-vitamininin atılması demektir. Aynı şekilde çok fazla A-vitamininin kullanılması demek hücre içindeki E-vitamininin belirli oranda dışarı atılmasına neden olur. Bu da, hücre içindeki A- ve E-vitamin dengesinin bozulması anlamına gelir. Hekiminize danışmadan A- ve E-vitamin tüketimini alışkanlık haline getirmeyiniz veya uzun vadeli olarak kullanmayınız. Genel olarak yağda çözünen vitaminlerin (A, D, E ve K) hekime danışılmadan alınması doğru değildir.
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Havuç Devam...

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 4:05 pm

      Havuç suyunun önemli bir özelliği yemek borusu ve mide yanmasına karşı olan gücüdür. Mide yanması çekenler için bir bardak havuç suyu bulunmaz bir nimettir. Eğer, mevsiminden dolayı veya herhangi bir nedenle havuç bulunamıyorsa, sadece ve sadece iki yudum olarak içilecek olan soğuk sütün, yemek borusu ve mide yanmasına karşı nasıl etkili olduğunu içtikten 3-4 dakika sonra hissedeceklerdir. Aradan bir kaç saat geçtikten sonra yanma eğer tekrar başlıyorsa, bu taktirde tekrar sadece iki yudum süt içiniz. Yanma başladığında iki yudum süt kullanarak, kısa zamanda bu konudaki şikayetinizin ortadan kalktığını hayretle gözleyebilirsiniz. Mide veya yemek borusu yanması durumunda daha çabuk veya daha hızlı etki eder diye kesinlikle iki yudumdan fazla alınmaması gerekir. Kullanacağınız sütün, soğuk veya oda sıcaklığında olmasına da dikkat ediniz. Sıcak sütü yudumlamanın bu durumlarda faydası çok daha azdır. Mide yanmam daha çabuk geçer diye iki yudumdan daha fazla süt kesinlikle içmeyiniz.

      Havuç kürü, insan vücudunda bulunan OGG1 (8-OxoGuanine DNA Glycosylase) enzimini aktive etme özelliğine sahiptir. OGG1 enziminin aktivitesinin düşüklüğü, akciğer kanserinin oluşumunda oldukça etkilidir. Akciğer kanserine yakalanmış hastalarda OGG1 enziminin aktivitesinin düşük olduğu gözlenmiştir. Yapılan klinik deneyler OGG1 enziminin aktivitesinin düşük olması durumunda, akciğer kanserine yakalanma riskinin on misli artış gösterdiğini ortaya koymuştur. Taze sıkılmış havuç suyu kürü, OGG1 enziminin aktivitesini yükselterek, bu kanser türüne karşı güçlü bir önleyici özellik göstermektedir. Bu özellik aynı zamanda keçiboynuzu (harnup) küründe de bulunmaktadır.

      Allah’ın yarattığı her nimetin, bir hikmeti var. Bu alemde sebepsiz hiç bir şey yaratılmamıştır. Yaratılmış her şeyin bir görevi var. Daha doğrusu bir karşıt görevi veya karşıt vazifesi vardır. Çoğu zaman tükettiğimiz bir bitki biz hiç farkında olmadan bize sağlık veya zarar verebilir. Farkında olmadığımız, sırrını bilmediğimiz o kadar şey varki... Gerçek alemde etkin maddelerin karşıt görevlerini araştırmak, ortaya koymak şüphesiz ki gerçeğin ta kendisidir. Ancak, hakikat aleminde bu durum tamamen farklıdır. Örneğin, fizik veya kimya biliminin kuralları ve yasaları doğrudan gerçek alem için geçerlidir. Hakikatte tüm bu bilimsel gerçekler insanoğlunun bilmediği ve tamamen farklı bir şekilde ceryan etmekte ve oluşmaktadır. Bu alem, insanlık var olduğu müddetçe sonsuz bir araştırma kaynağıdır. Konuya burada böyle girmemin arkasında yatan neden, havuç ile Alzheimer hastalığını nasıl ilişkilendirdiğimdir. Ben, genelde incelemek istediğim bitkinin önce kökleri ile işe başlarım. Her bitkinin kökü kendine özgü bir yapıya sahiptir. Köklerin içerdiği bazı maddeler, o bitkinin yapraklarının, saplarının ve hatta çiçeklerinin içerdiği etkin maddeleri bulmamızda anahtar vazifesi görür. Havucun köklerinde acethylcolin maddesi bulunmaktadır. Acethylcolin beyin hücrelerinde (nöron) bulunan bir maddedir. Bu maddeye neurotransmitter da denilmektedir. Acethylcolin seviyesinin, Alzheimer hastalarında düşük olduğu bir çok klinik deneyler ile ortaya konmuş ve yüzlerce makale bu konuda yayınlanmıştır. Ancak, sinir sistemi ile ilgili olarak doğrudan etkili bir çok değişik etkin madde içermektedir. Özellikle seksüel hormonlar doğrudan sinir sisteminin kontrolünde olan hormonlardır. Taze sıkılmış havuç suyu (TSHS) içerdiği bazı etkin maddeler bakımından aynı zamanda mükemmel bir sexüel hormon grubu uyarıcısı, aktifleyicisi ve de dengeleyicisidir. Bu nedenle, geçici cinsel isteksizliğe veya yaşlılığa bağlı giderek azalan iktidarsızlığa karşı mükemmel bir önleyici ve de takviye edicidir. TSHS kürünü uygulayanlar zamanla cinsel güçlerindeki ve sperm hacimlerindeki artışı rahatlıkla gözleyebilmektedirler.

      Alzheimer hastalığına karşı taze sıkılmış havuç suyu kürünün önleyici etkisi yaklaşık %80 dir. Alzheimer hastalığının bir çok evreleri ve aşamaları olmasına rağmen (bu evreleri ancak uzman hekim belirleyebilir) genelde erken dönem, orta dönem ve ileri dönem olmak üzre üç evrede tanımlanmaktadır. TSHS kürünün, tedavi gücü ise bu hastalığın evrelerine göre değişiklikler göstermektedir. Başlangıç aşamasındaki bir Alzheimer hastasının TSHS kürü ile tamamen sağlığına kavuşması mümkündür. Alzheimer hastalığı ileri yaşlardaki bir çok insanın korkulu rüyasıdır. Eğer, Alzheimer hastalığına yakalanmaktan korkuyorsanız, zaman zaman (TSHS) kürünü uygulayınız. Havuç suyu kürünü uygulamaya başladıktan bir kaç hafta sonra yavaş yavaş hatırlama yeteneğinizin arttığını, daha hızlı düşünmeye başladığınızı ve düşünce gücünüzün belirgin bir şekilde arttığını, diğer bir anlamda düşünme ve hatırlama yeteneğinizdeki yavaşlığın ortadan kalktığını hissedebileceksiniz. Taze hazırlanmış havuç suyu kürünü uygulayarak, Alzheimer hastalığını yenmiş bir çok insan tanıyorum. Alzheimer hastalığına karşı tedavi edici gücü öylesine etkilidir ki, ailesinde Alzheimer’e yakalanmış olupta, taze hazırlanmış havuç suyu kürü ile bu insanların mucizevi bir şekilde tekrar yaşam kalitelerine döndüklerini anlatanların mutluluklarını unutamam. Bazı insanlar, “hocam, havuç suyu kürü nasıl oluyor da bu kadar etkili olabiliyor? Akıl erdirmek mümkün değil. Bu iş bu kadar basit mi?” diyen çok kişi tanıyorum. Değerli okuyucu, belki basit gibi geliyor, ancak hiçte öyle değil. Çünkü, binlerce bitkinin içerisinden hangisinin, hangi hastalığa iyi gelebileceğini ortaya koymak kolay değil. Önemli diğer bir noktada onun nasıl kullanılacağı ve hazırlanacağıdır. Kolay olan, havuç suyunun mutfağınızda hazırlanması ve kürünün uygulanmasıdır. Uzun yılların çalışmaları, tecrübeleri, araştırmaları neticesinde ortaya konan bu sonuçların arkasındaki itici gücün kaynağında, insana bir an önce yardım edebilmek inancı ve heyecanı yatmaktadır. Taze sıkılmış havuç suyunda, Alzheimer hastalığını önleyici güce sahip etkin maddelerin sayısı en az onyedi tanedir. Bunlar arasında alpha-terpinene, gama-terpinen, tryptophan, thyamin, carotol, daucic asit, daucine, choline, camphor, borneol ve terpinen-4-ol etkin maddeleri bulunmaktadır. Camphor etkin maddesi havuçta çok çok az bulunmasına rağmen, beraberinde glutamate türevi içermesi camphor’un etki gücünü artırarak beyinde plaque (plak) oluşumuna engel olabilmektedir. Bunlardan terpinen-4-ol ve borneol etkin maddeleri acetylcholinesterase-inhibitörü görevi yaparak, acethylcholinin beyin hücrelerinde (nöron) azalmasına (yıkımına, yok edilmesine) engel olur. Yapılan klinik deneylerde, Alzheimer hastalarında acethylcholin seviyesi düşük olarak gözlenmektedir. Methyl-pentosans ve lupeol maddesinin tüm bu etkin maddeler ile birarada bulunması, taze sıkılmış havuç suyu kürünü Alzheimer hastalığının önlenmesinde, durdurulmasında ve de tedavi edilmesinde tartışmasız kılmaktadır. Burada tekrar hatırlatmayı uygun buluyorum, havuç suyunun içerdiği etkin maddelerin tamamını bir bütün olarak düşünmek gerekir. Birini veya bir kaçını bir arada saf halde tedavide uygulama yöntemi olarak düşünmek kesinlikle yanlıştır. Burada bu durumu bir örnek ile açıklamak istiyorum. Aşağıdaki tabloda havucun en az ondokuz tane sedatif (dinlendirici, rahatlatıcı) etki gösteren, farklı etkin madde içerdiğini göreceksiniz. Lavanta’da ise sedative etki gösteren ondört tane farklı etkin madde bulunmaktadır. Bu demek değildir ki, havuç, lavantaya göre çok daha sadative etkili olacaktır. Bu durum bitkinin içerdiği farklı etkin maddenin sayıca fazla olması ile izah edilemez. Gerçekten de, lavantada sedative etkili etkin maddeler sayıca, havuca göre çok daha az olmasına rağmen, lavanta havuca göre çok daha sedatiftir. Yani, lavanta daha dinlendirici, daha rahatlatıcıdır. Havuçta rahatlatıcı ve dinlendirici etkin madde sayısı daha çok olmasına rağmen, TSHS içildiği zaman herhangi bir rahatlama veya dinlenme hissetmek mümkün olmaktadır. Bu durum ancak ve tamamen o bitkinin kimyasına bağlıdır ve yine kimya yoluyla açıklanabilir. Son yıllarda yapılan klinik deneyler, A-vitamininin beyin hücre ölümünü engellediği gerçeğini de ortaya koymuştur. Ancak, Alzheimer hastalığına karşı etkili olan sadece, TSHS da bulunan A-vitamininin olmadığının bilinmesi gerekir. A-vitamini zengin olarak domates, portakal, marul, erik, kayısı ve maydanozda da bulunmaktadır. Buna rağmen Alzheimer hastalığına karşı hiç bir sebze veya meyve kürü, A-vitamini bakımından ne kadar zengin olursa olsun, taze sıkılmış havuç suyu ile kıyaslanamaz. Çünkü, TSHS da, A-vitamininin dışında, onlarca farklı etkin madde Alzheimer hastalığına karşı etkilidir.
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Havuç Devam...

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 4:06 pm

      Alzheimer Hastalığı
      Alzheimer hastalığının ilk defa tanımlanması, Alman Hekim Alois Alzheimer tarafından 1900’ lü yılların başlarında yapılmıştır. Üzerinden tam bir yüzyıl geçmiş olmasına rağmen henüz bu hastalığın kesin tedavisinin ve de kesin olarak nedeninin ne olduğu bilinmemektedir. Her ne kadar bu konuda kesin neden bilinmiyor ise de, bilim adamları farklı bir kaç teori ortaya atmışlardır.
      Hemen hemen gelişmiş tüm ülkelerde bu konu üzerinde araştırmalar yıllardan beri büyük bir hızla devam etmektedir. Bu konudaki temel bulgu, hastalığın yavaş yavaş hafıza kaybına neden olmasıdır. Beyin hücrelerine nöron adı verilmektedir. Bu hücrelerinin ölümü sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Bazı bilim adamları bunun sebebini genetik yatkınlığa bağlamaktadırlar. Beyin hücrelerinin ölümü geri dönüşümsüzdür (irreversible). Alzheimer hastalığında, duygu, davranış, düşünce, konuşma ve yeteneklerde de değişik derecelerde etkilenmeler gözlenmektedir. Çünkü, hücre ölümlerinin en belirgin olduğu beyin bölgeleri, konuşma ve hafıza merkezlerinin bulunduğu temporal bölgedir.
      Teşhis için en önemli kriter, bellek değişiklikleridir. İleri yaşlardaki her bellek değişikliği bunama (demens) olarak da yorumlanmamalıdır. Yaşantıyı etkileyen ciddi unutkanlıklarda yaşlılığın bir gereği olarak değerlendirilmemelidir. Hemen belirtmekte fayda görüyorum, her unutkanlık da Alzheimer değildir. Ayrıca, yine belirtmekte fayda gördüğüm bir nokta da şudur, Alzheimer belirtileri ile normal yaşlılığın verdiği belirtiler büyük benzerlikler göstermektedir. Bu nedenle bu ayırımı ancak bir hekim yapabilir. Alzheimer hastalığı onbeş ile yirmi yıl öncesinden başlayarak sinsi bir şekilde hiçbir şikayet ve belirti göstermeden gelişmektedir. Hastalığın semptomları (belirtileri) ortaya çıktan sonra genelde geç kalınmış olmaktadır. Bu hastalığın belirtileri ortaya çıkmadan yıllar öncesinden başladığını belirleyebilecek bir analitik yöntem henüz geliştirilememiştir.

      Alzheimer ve taze sıkılmış havuç suyu (TSHS)
      Yukarıda da belirttiğim gibi, tedavi amaçlı kullanılacak olan ilaçların (maddelerin) insanlar için etkili ve güvenli olduğunu kanıtlamak şarttır. Bu nedenle araştırmalar hem çok uzun bir zaman almakta hem de çok büyük maliyetler getirmektedir. Değerli okuyucu, benim çalışmalarımda gözlediğim, Taze Sıkılmış Havuç Suyu Kürünün (TSHSK) Alzheimer hastalığını önlemedeki gücü bulunmaz bir imkândır. Çünkü, TSHSK nün her şeyden önce insanlar için güvenli olması, bu kürü tartışmasız kılmaktadır. Taze Sıkılmış Havuç Suyu Kürü’nün herhangi bir yan tesiri de söz konusu değildir. Alzheimer hastalığına karşı TSHSK, şu sıralar en etkili önleyici, en etkili durdurucu ve de tedavi edici imkânı sağlayabilmektedir. Alzheimer hastaları bu kürü uygularken sonuçlarını bir iki haftadan önce alamazlar. Ancak, ikinci haftadan sonra Alzheimer hasta yakınları, TSHSK’nün olumlu sonuçlarını ve dikkate değer ölçüde olumlu gözlemlerini yapabilmektedirler. Diğer tüm kürlerde olduğu gibi, bu kürün de her Alzheimer hastasında yüzde yüz etkili olacağı söz konusu değildir. Bu durum, modern tıbbın imkânlarında da (örneğin ilaçlar) böyledir. Bir ilacın veya uygulanan kürün başarılı olabilmesi, o insanın genetik yapısına, bağışıklık sistemine, başka rahatsızlıklarının olup olmadığına, sürekli bir rahatsızlığının olup olmadığına (örneğin şeker hastalığı gibi), yaşına, hamile olup olmadığı gibi bir çok faktörlere bağlıdır. Alzheimer hastalığı ile ilgili olarak bir noktayı önemle vurgulamak istiyorum. Bu hastalık, genel olarak bir kaç ayda ani olarak ortaya çıkan bir hastalık değildir. Başlangıcı, en erken on ile yirmi yıl öncesinden yavaş yavaş ve sinsi bir şekilde gelişmeye başlamaktadır. Yeterli düzeye gelmeden bu hastalığı erken teşhis etmek mümkün olmamaktadır. Bulguların doğrultusunda teşhis konulduğunda, hastalık yerleşmiş ve kendisini açık bir şekilde belli etmeye başlamış bulunmakta dır. Bu nedenle önleyici veya durdurucu olarak TSHSK’nün orta yaşlardan itibaren kullanılmasını tavsiye ederim. Günümüzün modern tıbbı bu hastalık için: “Son yıllarda hastalığın seyrini değiştiren bazı tedavi seçenekleri ortaya çıkmış olmasına rağmen, iyileştirilebilir ya da düzeltilebilir bir hastalık değildir. Ancak hastalığın ilerleme hızını yavaşlatmak, hastalık seyri sırasında ortaya çıkan bazı rahatsız edici bulguları düzeltmek, ortadan kaldırmak mümkündür.” ifadesini kullanmaktadır.
      Bugün için Alzheimer hastalığını doğrudan tedavi edebilecek bir ilaç henüz geliştirilememiştir. Ancak, Alzheimer hastalığının neden olduğu bazı şikâyetlerin tedavisi mümkün olmaktadır. Ayrıca, Alzheimer hastalığının başladığını tayin edebilecek herhangi bir analiz yöntemi de henüz geliştirilememiştir. Taze sıkılmış havuç suyu kürünün, Alzheimer hastalığını tedavi gücü yaklaşık %30 oranındadır. Bu oranın çok daha yukarılara çekilmesi mümkündür. Bu da ikinci bir bitkinin promotor veya medyatör olarak kullanılması ile mümkün olabilecektir. Tıpkı bu kitapta okuduğunuz kereviz-ıspanak veya ısırgan-ebegümeci veya da maydanoz-tereotu ikili karışım kürleri gibi. Havuç suyunun etkisini daha da artırabilecek, ilave ikinci bitki üzerindeki araştırma çalışmalarım devam etmektir. TSHSK nün yaklaşık %30 oranındaki tedavi gücü, Alzheimer hastalığının başlangıç evresinde olanlar için geçerlidir. Alzheimer hastalığının son evresinde olanlar için tedaviden ziyade, hastalığın ilerlemesini belirgin bir şekilde durdurduğunu gözlemek mümkün olmaktadır. Burada tekrar hatırlatmayı uygun buluyorum, bir hastalığı önlemek onu tedavi etmekten çok daha kolaydır.

      Havuç kürünü uygulayanlar, sigara tiryakisi iseler, havuç suyu kürünü uygularken bol bol balgam sökerler. Bu anlamda havuç suyu kürü aynı zamanda sigara içenler için iyi bir balgam söktürücüdür. Kalp krizi geçirme riski altında olanlara taze sıkılmış havuç suyu kürünü ihmâl etmemelerini tavsiye ederim. Kalp krizinin oluşmasında birinci sırayı alan en önemli risk faktörleri; damar sertliği, yüksek kolestrol ve yüksek triglyserid’dir. TSHS, damarsertliğine (antiatherosclerotic) karşı en az onüç tane etkin madde içermektedir. Ayrıca, kolestrol düşürücü (hypocholestrolemic) ve triglyseridlere karşı (antitriglyceride) etkin rol oynayan bir çok etkin madde içermektedir. TSHS da bulunan heraclenin maddesi kanın pıhtılaşmasına karşı (antikoagulant) etkin rol oynadığından, kanın damarlarda daha rahat akmasına yardımcı olmakta ve bu sayede kalbin yükünü hafifletebilmektedir. Her akşam yatağa gitmeden önce bir bardak taze sıkılmış havuç suyunu içmek benim yıllardır uyguladığım alışkanlıklarımdandır.

      Tablo: Taze sıkılmış havuç suyunda bulunan etkin maddelerin özellikleri

      özellik (en)
      özellik (tr)
      Adet etkin madde

      antialzheimeran
      alzheimere karşı
      17

      antiatherosclerotic
      damarsertliğine karşı etkin
      13

      antiinflammatory
      enflamasyona karşı etkin
      24

      antioxidant
      antioksidan
      21

      antitriglyceride
      triglyseride karşı
      5

      vasodilator
      damar genişletici
      19

      hypocholestrolemic
      kolestrol düşürücü
      12

      spermygenic
      sperm artırıcı
      4

      estrogenic
      östrojen artırıcı
      8

      antidermatitis
      deri enflamasyonuna karşı
      10

      fungicide
      mantar yok edici
      17

      antiacne
      akneye karşı
      16

      sunscreen
      uv-ışığa karşı filitre
      7

      sedative
      rahatlatıcı, dinlendirici
      19

      antiulcer
      ülsere karşı
      8

      antinitrosaminic
      nitrosaminin oluşumuna karşı
      8

      antimutagenic
      mutasyona karşı
      14


      Satın aldığınız havuçların taze ve olgunlaşmış olmasına mutlaka özen gösteriniz. Kolay bükülebilen veya tazeliğini kayıp etmiş olan havuçları satın almayınız. Kolayca eğilebilenler tazeliğini yitirmiş olanlardır. Tam olgunlaşmadan (genç) toplanmış olan küçük havuçlarda şeker oranı yüksektir (yaklaşık %6). Havuç olgunlaştıkça içerdiği şeker oranıda azalır. Havucun rengi ne kadar güçlü ise içerdiği beta-karoten maddesi de o kadar fazladır. A-vitamini (retinol) ihtiyacımızı genel olarak hayvansal besinlerden alırız. Bitkilerde moleküler yapıları birbirlerinden farklı çok çeşitli karotenler vardır. Karotenler, A-vitamininin ön basamaklarıdır. Bunlardan molekül yapıları uygun olanlar, insan vücudunda kısmen A-vitaminine dönüştürülürler. Bu dönüşüm için molekül yapısı en uygun olan karoten, beta karotendir.

      Unutkanlığa karşı havucun gücü bulunmaz bir nimet... Ancak, bu amaç için yemeklerde bolca havuç kullanmak veya salatada, örneğin redelenmiş havuç kullanmak çözüm değildir. Bu şekilde havuç’un sadece besin değerlerinden istifade etmiş olunur. Unutkanlığa karşı havuçun aşağıda belirtildiği kullanma şekline mutlaka uyulması gerekir. Aksi taktirde sonuç almak mümkün değildir. Bu kitapta belirtilen tüm kullanma şekillerine mutlaka uyulması gerekir. Salatada kullanılan havucun hiç mi faydası yok, diye sorarsanız, tabiki var. Ancak, istenilen düzeyde ve güçte değildir. Bu durum diğer bütün sebzeler ve bitkiler için de geçerlidir. Değerli okuyucu, taze sıkılmış havuç suyu kürünün tüketim zamanı da oldukça önemlidir. Örneğin, sabah aç karna veya öğle yemeğinden sonra içilmesi tamamen farklıdır. Özellikle unutkanlığa ve Alzheimer hastalığına karşı kullanılırken akşam yemeklerinden en az iki sonra içilmesinin arkasında yatan nedenlerden bir tanesi, beyinde üretilen bazı hormonların durumundan dolayıdır.

      Menopoz dönemindeki bayanların östrojen hormonu dengelenmesinde TSHS kürünün olumlu etkisi dikkate değer ölçüde etkilidir. Bu konuda en az dokuz tane etkin madde içermekte olup,TSHS nun içerdiği apigenin, beta-sitosterol, coumarin ve özellikle de diosgenin maddesi doğrudan östrojenik etki yapmaktadır.

      Derimizi ve cildimizi, hem korumak hem de direncini artırmak için TSHS kürü tabiatananın insana sunduğu mükemmel bir imkândır. Güneş ışığında bulunan UV- ışığına karşı (sunscreen) deriyi güçlendiren ve koruyan bir çok etkin madde içermektedir. Chlorogenic acid ve alpha-amyrin bunlara sadece iki örnektir. Spesifik olarak deri enflamasyonuna karşı (antidermatitis) öylesine güçlü etkin maddeler içerir ki, deriyi enflamasyonlara karşı adeta zırh gibi korur. TSHS bununla da kalmayıp derideki mantarlara karşı da (fungicide) çok sayıda etkin madde içermektedir. Ciltleri hasas olanlar veya derileri basit bir kaşımayla kolay tahriş olanlar TSHS kürünü uygulamakla bu şikâyetlerinden nasıl kurtulduklarını hayretle gözleyebilirler. Ciltlerinde akne şikâyeti olanlar için de TSHS kürü mükemmel bir yardımcıdır. Hekiminizin derideki mantara karşı verdiği ilacı kullanırken berberinde,TSHS kürü mükemmel bir takviye oluşturacaktır. Mantar ilacı kullanıyorsanız, taze üzümden ve ceviz tükeminden kesin olarak uzak durunuz. Yaz aylarında bol güneş altında kalanların TSHS kürünü uygulamalarında çok büyük faydalar vardır.

      Taze sıkılmış havuç suyu (TSHS) kürünün yukarıda belirttiğim özelliklerini öğrendikten sonra, onu mutfağınızdan eksik etmeyeceğinize inanıyorum. TSHS etkisini en erken on-onbeş gün geçtikten sonra göstermektedir. Çünkü, içerdiği bazı etkin maddelerin vücutta belirli bir seviyeye kadar depolanmaları gerekmektedir. Ancak, bundan sonra etkili olmaya başlamaktadır. Bu durum sadece TSHS na özgü bir durum değildir. Kitabımda önerdiğim diğer bazı kürler içinde bu durum aynen böyledir. Yani, uygulanan kürün etkili olabilmesi için öncelikle istenilen düzeyde vücutta depolanmaları gerekmektedir. Bunun nedenleri kitapta yeri geldikçe izah edilmiştir.

      Taze sıkılmış havuç suyu kürü, toksin özellikli bir çok ağır metale karşı antidot gücü oluşturabilmektedir. Beslenmemiz esnasında besinler üzerinden eser miktarda da olsa her defasında toksin (zehir) özelliği olan metalleri de vücudumuza almaktayız. Bu ağır metaller gerek yağ dokusunda gerekse de öncelikle akciğer, karaciğer ve böbrekde depolanmaktadırlar. Bu birikimler zaman içerisinde belli bir seviyeye geldikten sonra zararlı olmaya başlamaktadırlar. İşte, TSHS da, zehirli ağır metallere karşı andidot (panzehir) vazifesi gören en az sekiz tane aktif etken madde bulunmaktadır.

      Havuç kürlerinin uygulama şekli için "Bitkisel Sağlık Rehberi" adlı kitabıma başvurabilirsiniz.

      Not: Hekiminizin verdiği ilaçlar var ise mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamayı bir destekleyici olarak kullanınız. Ancak, bilmeniz gereken nokta kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, buradaki bilgiler ile kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Buradaki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur.[/size]



      Kaynak:www.saracoglu.at
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 4:07 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1155743115 Lahana (Brassica oleracea)

      Bitki özellikleri: Lahana hakkında ne söylenebilir ki! Sebzeolarak her evde sevilerek kullanılan beyaz lahananın çok önemliiyileştirici özellikleri eski çağlarda da bilinirdi. Ama onun buözellikleri ancak 1950 sonrasında yapılan bilimselaraştırmalarla kanıtlanabildi.

      Bileşim: %92 su, mineraller, vitaminler, nişasta,biraz acı madde, hardal yağı glikozu ve organik asitler. Ama enönemlisi, anti-ulkus faktör olarak bilinen, aynı zamanda da bir vitaminolduğuna inanıldığı için, U vitamini olarakadlandırılan etken maddedir.

      Kullanım alanlarıve biçimleri:
      Lahananın mideve onikiparmakbağırsağı ülseri tedavisinde çoketkili olduğu, bilimsel deneylerle kanıtlanmıştır. Butedavi, 4-5 hafta boyunca lahana özsuyu içilerek yapılır.Lahana özsuyu, taze yaprakların ince kıyılarak mutfak robotundangeçirilmesiyle elde edilir. Kendine özgü bir kokusu ve tadı vardır.Hasta kişi hafif diyet besini alır ve yemeklerden sonra olmak üzere,gün boyunca toplam 1 litre lahana özsuyu içer. Kişiye özgürahatsızlıklar, mide yanması ve mideağrıları da bu tedavi sayesinde kısa sürede sona erer.Lahana özsuyu genelde rahatsız edici değildir. Ama ender de olsabazı bünyelerde şişkinlik, yani gaz oluşturabilir. Amaiçilecek bir bardak rezene-frenk kimyonu çayı burahatsızlığı sona erdirecektir. Aynı zamanda, inceve kalın bağırsak iltihapları da lahana özsuyu iletedavi edilebilir. Lahananın içerdiği U vitamini olarak datanımlanan etken madde sayesinde gerçekleşiyor bu olumlu sonuçlar.Öteki tüm yeşil bitkilerde de bulunan bu etken madde, yalnızcalahanada etkenliğinin doruğuna ulaşmışdurumdadır. Ama burada en önemli ve unutulmaması gereken konu, 4-5hafta sürmesi gereken bu kürde, çiğ lahananın tazesıkılmış özsuyunun kullanılmasıgereğidir. Yani, lahana özsuyu her kullanım için tazesıkılmalıdır.

      Lahananın başlıcaetken maddelerinden biri laktik asittir. Bağırsaklardakiyararlı bakterilere sağlıklı bir yaşam ortamıhazırlanmasında bu maddenin çok önemli işlevleri vardır.Genelde, çiğ lahananın salata biçiminde bolca tüketilmesi de buaçıdan büyük yararlar sağlayacaktır. Özellikle, antibiyotiklergibi yapay ilaçlar kullanımı sonucu olarak bağırsakdengesi yitirildiğinde, lahana tüketimine ağırlıkvermek yararlı olacaktır. Bolca lahana salatası yenerek veyaözsuyu içilerek, ergenlik sivilceleri, bronşiyal nezle,bağırsak tembelliği ve hatta romatizmalrahatsızlıklara karşı olumlu sonuçlar alınabilir.

      Lahana dıştankullanımda da çok önemli işler başarabilir. Öncelikle, bir türlüiyileşmeyen açık baldır yaralarında, lahanayaprağı kompresi ile şaşırtıcıiyileşmeler sağlanabilir. Kalın damarları ayıklananyaprak, merdane veya bir şişe ile ezildikten sonra yaranınüstüne yatırılır ve gevşekçe bağlanır. Günde 2-3kere yenilenir bu kompres. Ama her seferinde yaranın temizlenmesi gerekir.Bu işlem yinelendikçe, yaradaki iltihap ve kötü kokular azalacak vesonunda yara kapanacaktır. Aynı yöntemle zona, dolamave yanıklar da tedavi edilebilir. Kanıtlanmamış olmaklabirlikte, lahananın kan şekerini düşürdüğüne deinanılır. Zararı olmayacağına göre, denemekyararlı olabilir!

      Uyarı: Lahananın bilinen hiçbir yan etkisiyoktur. Ancak, özellikle çiğ yendiğinde bazı duyarlımidelerde şişkinliğe yol açabilir. Bu durumda içilecek birbardak rezene-frenk kimyonu çayı rahatlatacaktır.




      http://www.doktordoga.com/default.asp?BookID=8&PageID=372
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 4:07 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1155743115 Lahana neye iyi geliyor

      Bol miktarda B, C ve E vitamini ve potasyum içeren lahananın, şeker ve romatizma hastaları için de çok faydalı olduğunu belirten uzmanlar, bol arsenik, kükürt ve vitaminleri ile kanı temizleyip cildi güzelleştirdiğini, bol idrar söktürdüğünü, vücuttaki suyu ve zehirli maddeleri idrarla dışarı attığını bildiriyor. Uzmanlar, lahananın kansızlığı giderdiğini ve kansere karşı etkili olduğunu da kaydediyor.
      Uzmanlar, sadece lahana çeşitlerinde bulunan U vitamininin, mide ve bağırsakların iç yüzeyini koruduğunu, oralardaki yaraların iyileşmesini sağladığını da vurgulayarak, bu sebzenin, yaşlanmayı önleyici ve kalp krizine karşı koruyan bir mineral kabul edilen selenyumun kaynağı olduğunu hatırlatıyor. Uzmanlar, selenyumun ayrıca, sağlıklı görünüşlü bir cilt verdiğini ve erkeğin cinsel gücünü arttırdığını da belirtiyor.




      http://www.thehealthnews.org/tr/topic/neyeiyigeliyor/lahana.htm
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 4:07 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1155744125 Beyaz lahana ile fazla kilolara son

      Kadınların en büyük kabusu olan selülitler, lahana ile üç haftada sona eriyor. Ayrıca beyaz lahana yaz aylarında fit olmak isteyenlere kalıcı kilo kaybı yaşatıyor. Vücudu toksinlerden arındırıyor, kolon kanserini önlüyor ve kan şekerini kontrol altında tutmanıza yardımcı oluyor

      Bitkilerin kimyasal yapısını inceleyen fitobiyokimya alanında çalışmalar yaparak bitkilerin insan sağlığı üzerindeki etkisini araştıran Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, şimdi de beyaz lahanayla ilgili yayınlarıyla uluslararası arenada ses getirdi. Hiçbir sebze ve meyvede bulunmayan 'U vitamini' ve 'biyoformasyon etkisi' nedeniyle beyaz lahanayı 'her derde deva' olarak niteleyen Prof. Dr. Saraçoğlu, uygulamayla ilgili sorularımızı yanıtladı:

      Beyaz lahana kürünün özellikleri nelerdir?
      Zayıflama ve selülitleri yok etme özelliği bulunan beyaz lahana, aynı zamanda antioksidan olduğundan bağırsak kanserini önleyici gücü var. Kan şekerini düşürme ve dengeleme özelliği var. Kan dolaşımını düzenler, hormonları dengeler. Enfeksiyonlara karşı vücuda direnç kazandırır. Toksin arttırır. Kanser hastalarında kemoterapi ve radyoterapi sonrası takviye oluşturur. Bağırsak mukozasını temizler. Cilde tazelik ve güzellik verir. Toksin atıcı ve kolon kanserini önleyicidir. Beyaz lahana içeriğindeki U vitaminiyle güçlü bir antioksidandır.

      Lahana nasıl zayıflatıyor?
      Beyaz lahana aynı zamanda 'aquaretik'tir. Yani; bitkiler genelde diüretik olduklarından hem su hem tuz atarken, beyaz lahana tuz dengesini bozmadan sadece su atar. Bu da verilen kiloların kalıcı olmasına yardımcı olur. Menopoz ve regl dönemlerinde değişen hormon dengesizliğine karşı beyaz lahana kürü mükemmel bir takviyedir.

      Biyotransformasyon kilo vermeyi hızlandırıyor mu?
      Dünyada biyotransformasyonu ilk kez açıklayan benim. Bu bir tek beyaz lahana da bulunuyor. Yoğurttan içtiğimiz suya kadar hiçbir yiyeceğimiz saf değil. Bu zehirli maddeler karaciğer, akciğer, böbrekler ve yağ dokusunda depolanır. Bunların suda çözülme özelliği yoktur sadece yağda çözünür (Sadece yağda çözüldüklerinden vücutta depolanırlar). Biriken bu toksinlerin suda çözülme özelliği göstermesine 'biyotransformasyon' diyoruz. Yağda çözülen zararlı toksinlere suda çözülme özelliği kazandıran beyaz lahana; biyotransformanyon özelliğiyle terleme, solunum, idrar ve dışkı yolları ile bu zararlı toksinleri dışarı atar.

      Meme kanserini önler mi?
      Amerika'daki 'Harvard Health Letters' dergisinde 1994 yılında yayınlanan bir makalede; Asyalı kadınlarda Amerika'da yaşayanlara göre 8 kat daha az meme kanseri görülmesinin nedeni soya fasulyesi olarak açıklandı. Soyada bulunan maddelerin büyük bir kısmı, beyaz lahanada da bulunuyor. Bu da östrojen hormonunu zararsız olan zayıf östrojene dönüştürür. Yapılan klinik çalışmalarda beyaz lahana tüketenlerde kanser oluşumunun gerilediği tespit edildi.

      Peki lahana kemoterapi ağrılarını hafifletir mi?
      Birçok kanser hastası; ameliyatsız veya ameliyat sonrası radyoterapi, kemoterapi veya hormon tedavisi görmektedir. Özellikle radyoterapi veya kemoterapiden sonra hastalar kendilerini yorgun ve halsiz hisseder. Birçoğunda dolaşım bozukluğu şikâyetleri de olur. Radyoterapi veya kemoterapi sonrasında uygulanacak beyaz lahana kürü, vücudu arındırır, oluşan toksinlerin vücuttan atılmasında mükemmel bir yardımcı olur.

      TOKSİN ATARAK YENİLENİN
      Kaynamakta olan yarım litre suda 5-6 adet beyaz lahana yaprağını parçalamadan, 10 dakika ağzı kapalı olarak hafif ateşte haşlayın. Sabah ve akşam şeklinde günde 2 kez aç veya tok karnına birer su bardağı için. Bu işlemi 5 gün boyunca ve her seferinde yeniden hazırlayarak devam edin. 3 gün ara verip, yeniden 5 günlük bir kür daha uygulayın. 10 günlük kürün bir yıl boyunca 4 kez yapılmasını tavsiye ediyorum. Kürün yapılmaya başlandığı 2. veya 3. gününde vücudunuzun terlediğini ve özellikle yüz kısmında yağlı olduğunu fark edeceksiniz. Endişelenmeyin, bu yağla birlikte toksinleri de attığınızı gösterir. Bu kürü uygularken daha sık banyo veya duş yapmalısınız. Ne kadar çok toksin atarsanız vücudunuz o kadar fazla kendini yeniler.

      NOT: Yazı dizisinde yer alan bilgilerin herhangi bir hastalığa teşhis amacı yoktur. Eğer bir sağlık şikâyetiniz varsa önce hekime başvurun.




      Sabah Gazetesi
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 4:08 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1152972269 Doğal antioksidan almak için brokolive domates yiyin!

      Vücudunuzun ihtiyacı olan antioksidanı alabilmesi için, sebze-meyve ağırlıklı beslenmelisiniz. Özellikle brokoli, karpuz ve domates size gerekli olan antioksidanı fazlasıyla verecektir. Piyasadaki antioksidan ilaçları ise hem çok pahalı ve hem de faydası yok

      Bitkisel Sağlık Merkezi Direktörü Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu, vücudun ihtiyacı olan doğal antioksidanlarla ilgili merak edilen soruları yanıtladı:

      * Antioksidan nedir?
      Antioksidanlar; serbest radikalleri yok eden kimyasal maddelerdir. Bunu vücudumuz gerektiğinde kendisi üretiyor. Bu moleküllerin vücutta gerekli seviyelerde bulunabilmesi için, yüksek oranda antioksidan içeren çay, meyve ve sebze gibi besinler alınmasına dikkat edilmelidir.

      * Antioksidanlar gençleştirme mucizesi mi?
      Tablet halinde satılan antioksidanların hem faydası yok hem de çok pahalı. Doğal yollardan antioksidan alınmasını öneririm. Hekimlerin onayı olmadan herhangi bir tablet kullanılmamalıdır.

      * Yani doğal yollardan mı almalıyız?
      Evet, doğal yollardan beslenme ile daha zengin antioksidanlar alıyoruz. Brokoli, karpuz ve domateste çok miktarda bulunan likopen, kuversitin, sülforafen, E ile C vitaminleri gibi doğal antioksidanlardır.

      * Peki, doğal yoldan alınan antioksidanlar neden bağışıklık sistemini bozmuyor?
      Doğal yoldan (sebzemeyve) alınan antioksidanların beraberinde çok sayıda yardımcı, medyatör, fonksiyonel ve segonder beraberinde almaktayız. Halbuki, tablet olarak alınan zenginleştirilmiş antioksidan maddelerle birlikte bulunması gereken onlarca fonksiyonel, yardımcı ve de medyatör özellikli maddeler bulunuyor.

      * Antioksidan tabletlerin gerçekten antioksidan etkisi var mı?
      Lycopen veya quercetin gibi antioksidan içerikli tabletlerin hemen hemen hiçbir etkisi yok. Çünkü, gerek lycopen ve gerekse de quercetin adı verilen antioksidan maddelerin vücudumuz tarafından alınabilmesi için beraberinde yardımcı, etkin maddeleri de içermesi gerekir. Bu yardımcı maddelerin tabletlerde bulunmaması nedeniyle vücudumuz tarafından alınmaları da söz konusu değildir.

      * Tablet olarak kullanılan antioksidanların zararı nedir?
      Vücut serbest radikallere karşı savaşı antioksidanlarla yapıyor. Antioksidanlar bağışıklık sisteminin bir parçasıdır. Aynı zamanda vücudun bazı hallerde zararlı serbest radikallere de ihtiyacı var. Serbest radikaller hücre zarına zarar verip yaşlanma etkisine sebep olur. Hücrenin içindeki DNA'yı olumsuz etkileseler de onlarla ilgili ürkütücü ve korkutucu düşünmemek gerekir. Vücuda bir bakteri veya virüs girdiğinde de serbest radikallere ihtiyaç var. Örneğin; hidrojen peroksit, serbest radikal özelliği taşır. Siz bu esnada dışardan bir antioksidan tableti aldıysanız vücut savaş halindeyken vücudun bağışıklık sistemini zayıflatıp, bu virüse veya bakteriye karşı direnç kazandırmış olursunuz.

      * Antioksidanlar nasıl depolanır?
      Vücudun bağışıklık sistemi 2n saat içerisinde sürekli denetim yapıyor. Bunun karşılığında antioksidanları kendisi üretir ve gerekli olanlarını depolar. Besinlerden aldığımız bazı antioksidanları vücut organlarda, kanda, yağ dokusunda depolar.

      * Bazı antioksidanların kanser riskini artırdığı doğru mu?
      1990 yılların ortalarında Yeni Zelanda ve Avustralya üzerindeki ozon tabakasının oldukça inceldiği tespit edildi. Güneş ışığındaki kanser yapıcı ultraviyolenin altındaki dalga boyları, canlıların üzerine daha fazla düşmeye başladı. Bu da daha çok deri kanserine yol açtı. Avustralya Sağlık Bakanlığı'nın izni ile deri kanseri üzerine yapılan ve 10 yıl süren araştırmalar, ilginç sonuçlar ortaya koydu. Deri kanserini önleyen antioksidanlardan olan 'betakoraten'i, zengin bir şekilde dışardan aldığınız zaman; eğer sigara içiyorsanız akciğer kanserine yakalanma riski yüzde n0; prostat kanserine yakalanma riski de yüzde 50 oranında artıyor.

      NOT: Yazı dizisinde yer alan bilgilerin herhangi bir hastalığa teşhis amacı yoktur. Eğer bir sağlık şikâyetiniz varsa önce hekime başvurun.




      Sabah Gazetesi
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Perş. 06 Mart 2008, 4:09 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1092407386 Selülite duvar sarmaşığı çillere bayır turpu

      Güzel olmak için pahalı kozmetik ürünlere ya da sağlığınızı tehlikeye sokan yöntemlere ihtiyacınız yok! Estetisyen Gülten Şenşafak'ın hazırladığı 'Doğal Yöntemlerle Cilt Bakımı ve Güzellik' adlı kitapta yer alan doğal karışım tarifleriyle uçukları, cildinizdeki çilleri giderebilir ya da iltihaplı sivilceler gibi çeşitli problemlere karşı önlem alabilirsiniz. Dolaşım bozuklukları, varis, bacak ülseri ve sinirlilik gibi sorunlar için de doğal formüller hizmetinizde!

      Leke çıkaran lavanta çiçeği
      Bir avuç kurutulmuş lavanta çiçeği, bir adet dilimlenmiş limonla birlikte bir kaba konur. Bir tas yoğurt mayası ile yarım fincan kayısı usaresi iyice çırpıldıktan sonra hepsi karıştırılarak üzerlerine iki litre kaynamış su dökülür. Dinlendirilen karışım sıkılarak süzülür. Banyo suyu ile birlikte küvete boşaltılır. Elde edilen posa ile keselenerek oturak banyosu yapılır.

      Çil ve kırışıklıklara...
      Bayır turpu rendelenerek suda 10 dakika pişirilir. Sıkılarak elde edilen posaya yarım fincan limon suyu, yumurta akı ve bir bardak süt karıştırılarak çırpılır. Çırpılan karışıma pirinç unu katılarak krem kıvamına gelinceye kadar bademyağı ile yoğrulur. Yüze ve boyun kısmına maske olarak uygulanan bayır turpu kremi, çillerin ve kırışıklıkların giderilmesinde etkinlik sağlar. Bayır turpu maskesi, cilde sürüldükten sonra nüfuz etmesi için en az yarım saat beklenmelidir. Ayrıca çiller için bir demet maydanozu özel elektrikli aletle sıkın. Elde edilen sıvı losyon, sabah ve akşam çiller yok oluncaya kadar sürün.

      Uçuklara ayva
      Dilimlenmiş ayva ile bir tutam dövülmüş ayrıkökü suda kaynatıldıktan sonra süzülür. Elde edilen posa lapa haline getirilir. Yumurta akı, iki çorba kaşığı yoğurt kaymağı ile birlikte çırpılarak, ayva lapası ile birlikte karıştırılır. Karışım maske kıvamına gelinceye kadar, yulaf unu ilave edilerek yoğrulur. Hazırlanan ayva kremi, yüzde oluşan uçukları gidermede maske yapılarak yüz kısmına uygulanır. Ayva maskesi yapıldıktan bir saat sonra kaldırılır ve uygulanan bölge gülsuyu ile yıkanarak temizlenir.

      Enerji veren macun
      Yarımşar avuç çamfıstığı ve badem, bir tutam karabiber, yarımşar tutam karanfil ve tarçın dövülerek ezilir. Badem hariç elde edilen karışım on dakika süre ile suları çekilinceye kadar pişirilir. Sıkılarak elde edilen karışıma dövülmüş badem karıştırılarak macun kıvamına gelinceye kadar bal ile yoğrulur. Hazırlanan macundan günde üç çorba kaşığı yenir.

      Kepeğe karşı ısırgan otu
      İki bardak dolusu kaynar derecedeki suya 1 tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış hindiba çiçeği (sarı saçlara) veya bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış ısırgan otu yaprağı (kumraldan esmere kadar) eklenir ve soğuyana kadar demlenmeye bırakılır. Sonra süzülür, saçlar durulanırken kafa derisine de hafif masaj yapılır.

      Siğillere salatalık
      Soyulup, suyu çıkarılan salatalık, bir fincan limon suyu, bir çorba kaşığı bademyağı, bir adet çırpılmış yumurta akı ile karıştırılır. Karışıma, maske kıvamı alana kadar patates unu katılır. Siğil ve sivilcelerin yok edilmesinde kullanılır, cilde canlılık kazandırır. Salatalık maskesi, ciltte 20 dakika bekletilir.

      Uykusuzluğa kediotu
      90-120 gram güzel kokulu kedi otu kökünü 1 litre soğuk suya ilave edin, 10-12 saat bekletin, sonra bir kaba koyup kısa süre kaynatın. Uykusuzluk ve gerginlik için banyo suyuna ilave edin.

      Ayaklar fora!
      Bir ayak banyosu basitçe; ayakları ve baldırları şifalı bitki banyo suyu ile doldurulmuş derin bir kap veya banyonun içine sokmaktır. Kronik olarak soğuk olan ayaklar için 15 dakika sürecek bir sıcak ayak banyosu iyi bir tedavi olacaktır. Bu aynı zamanda mesane, böbrek, boğaz ve kulak iltihapları için de tavsiye edilir. Soğuk ayak banyoları (soğuk rahatsızlık vermeye başlayınca veya ayaklar sıcak hissine kapılınca sonlandırılır) yorgun ayaklar, kabızlık, uykusuzluk, baş ağrısı, burun kanaması ve soğuk algınlığı için faydalıdır. Bacaklarda dolaşımı uyarır, varis oluşumunun önlenmesine de yardımcı olduğu ve hatta az adet kanamasına bile iyi geldiği söylenir. Aynı zamanda uykusuzluk, baş ağrısı, yüksek kan basıncı ve kronik ayak soğukluğu için de faydalı olduğu söylenir.

      Sivilceli deri için
      50 gr. kurutulmuş veya 100 gr. taze ebegümeci çiçeği ve yaprağı, ince kıyılmış olarak, kaynar derecedeki 2 litre suyla haşlanır, soğuyana kadar demlenmeye bırakılır, süzülür ve banyo suyuna eklenir. Kan dolaşımını hızlandırmak için banyodan sonra beden orta sertlikte bir fırça ile fırçalanır.

      Kırışıklıklara karşı süt-bal
      İki bardak ılık sütte 2 yemek kaşığı dolusu bal iyice eritilir, 1 tatlı kaşığı bademyağı eklenir ve kapalı bir kavanozda iyice çalkalandıktan sonra banyo suyuna eklenir. Banyodan sonra yeniden sıcak bir duş alınır ve vücut kurulanılır.

      Selülitlere paydos
      Beslenme ve hareketsizlik nedeniyle bacaklarda meydana gelen selülit, giderilebilir vücut kusurları arasında bulunuyor. Pek çok kadına sıkıntı yaşatan selülit için duvar sarmaşığı, yeşil çay ve mısır püskülü öneriliyor. Bu bitkilerin yanı sıra düzenli olarak yapılan sporla selülit kadınların acı kaderi olmaktan çıkıyor. Sarmaşık yaprakları ile kırlangıç otu yirmi dakika süreyle suda kaynatılır. Süzülerek elde edilen posaya, yulaf unu karıştırılarak lapa kıvamına gelinceye kadar susam yağı ile yoğrulur. Hazırlanan lapa, temiz bir beze yaydırılarak hastalıklı bölgeye konur. Kayın ağacının kabukları bir saat süreyle suda kaynatılır. Süzülerek elde edilen sıvı bir kaba doldurularak dinlendirilir. Dinlendirilen sıvıdan, tedavi süresince vücudun selülitli bölgelerine iki saatte bir kompres yapılır. Ayrıca ısıtılan bu sıvı ile her gün banyo yapılır.




      Sabah
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Cuma 07 Mart 2008, 5:59 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1152971441 Baharda lahana ile canlanın

      Kış boyunca vücutta biriken toksinleri atıyor, canlandırıyor ve sağlıklı bir şekilde kilo verdiriyor


      Kışın aldığımız besinler ve kirli hava, vücutta protein özellikli toksin birikmesine yol açıyor. Üstelik bu toksinler suda çözülmedikleri için idrar ve ter yoluyla vücuttan atılamıyor. Uzmanların önerisi, toksinleri atacak lahana kürü; sadece yaprakları haşlayın ve suyunu için.


      Sabahları uyanmakta güçlük çekiyor; bütün gün yorgun, uykusunu alamamış durumda dolaşıyorsanız; nedensiz yere kendinizi mutsuz, bezgin hissediyor ve sık sık baş ağrıları çekiyorsanız, siz de bir bahar yorgunusunuz demektir. Bunlara ek olarak eklem ağrıları da olabilir. Uzmanlar, baharın ilk günlerinde değişen hormon dengesi ve hava şartları yüzünden sık sık bu tür rahatsızlıklarla karşılaşabileceğinizi belirtiyorlar. Baharı, canlı bir şekilde atlatabilmenin çaresi ise, ucuz ve kolay bulunan bir sebzede... Beyaz lahana. Enerji veren, vücuttaki toksinleri atan, bağırsak kanserini önleyen, düşük kalorili beyaz lahana kürü, bahar yorgunluğundan kurtulmak, hatta bu yorgunluğa hiç yenik düşmemek açısından son derece yararlı.

      Bunun yanı sıra uzmanlar, bahar yorgunluğuna kapılarak baharın güzelliklerini kaçırmamak için özellikle bitkisel kürlerin, sebze ağırlıklı beslenmenin ve egzersiz yapmanın önemli olduğunu vurguluyorlar.


      Bade GÜRLEYEN



      http://www.tempodergisi.com.tr/saglik_cinsellik/05284/
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Cuma 07 Mart 2008, 5:59 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1155644283 Pırasa neye iyi geliyor

      Pırasanın bol vitaminleri, mineralleri ve çeşitli nitritleri ile çok şifa verici özelliği bulunduğunu vurgulayan uzmanlar, mide-bağırsak rahatsızlıkları, deri hastalıkları, damar sertliği için faydalı olduğunu belirtiyor. Uzmanlar, pırasa yemeğinin, bağırsaklara yumuşaklık verip pekliği giderdiğini, hemoroidi olanlara da ferahlık sağladığını bildiriyor. Uzmanlar, pırasa çorbasının, böbrekleri çalıştırarak bol idrar söktürdüğünü ve vücutta birikmiş üre asidi ve ürat tuzlarını dışarı attığını ifade ediyor.



      http://www.thehealthnews.org/tr/topic/neyeiyigeliyor/pirasa.htm
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Cuma 07 Mart 2008, 6:00 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1152867123 Kırmızı biber ve mürdüm eriği

      KARAHİNDİBA
      Tüm dünyada yetişen karahindibanın yaprakları böbrekleri çalıştırarak idrar söktürücü özellik gösterir. İdrar yolları, böbrekler ve karaciğer üzerinde canlandırıcı etkisinin yanı sıra kan dolaşımını artırmaktadır. Kanı temizleyici ve metabolizmayı uyarıcı etkisi bulunmaktadır.

      BİBER
      Yurdumuzda her yerde yetişen ve değişik türleri olan biber, sağlığımız açısından çok faydalı bir besindir. Biberlerde bol karoten, C, P ve K vitaminleriyle bazı alkoloitler bulunuyor. Biber soğuk algınlığı, grip, halsizlik ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde rol oynuyor. Ayrıca içerdiği P vitamini sayesinde damarları yumuşatıyor, K vitaminiyle de kanın pıhtılaşma kabiliyetini artırarak kanamaların durdurulmasında etkili oluyor.

      Yeni araştırmalar yeni sonuçlar

      Mürdüm eriği kan basıncını dengeliyor

      Mürdüm eriği, içerdiği potasyum ve magnezyum sayesinde kan basıncını dengelemektedir. Bu nedenle tansiyon ve kalp hastalarının tüketmesinde fayda var.

      Gribe karşı sarmısak
      Sarmısağın içinde bulunan allicine ve aliin maddeleri, bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudu gribe karşı koruyor.

      Üzüm yorgunluk gideriyor
      Bir diğer adı bitkisel süt olan üzüm, içeriğindeki potasyum ile kalp sistemini düzenliyor, bedensel ve zihinsel yorgunlukları gideriyor ve kalsiyum ile kemikleri güçlendiriyor.

      E vitamini ve kalp krizi riski
      Harvard Üniversitesi 87 bin 245 kadın üzerinde yürüttüğü bir çalışmayla E vitamininin kadınlar üzerindeki etkisini araştırdı.
      2 yıllık bir süreçte düzenli E vitamini alımının kalp krizi riskini yüzde 46 oranında düşürdüğü bulundu. 51 bin 529 erkek üzerinde yapılan başka bir çalışmada ise E vitamininin kalp krizi riskini yüzde 37 oranında azalttığı saptandı.


      Soya bağışıklık sistemini güçlendiriyor
      Soya bir fitokimyasal olan genistein içeriyor. Bu madde göğüs kanseri ve osteoporoz riskini azaltıyor. Genisteinin bu etkiyi lenfosit sayısını düşürerek ve bağışıklık sistemini güçlendirerek yaptığı belirlendi.

      KARAHİNDİBA
      Tüm dünyada yetişen karahindibanın yaprakları böbrekleri çalıştırarak idrar söktürücü özellik gösterir. İdrar yolları, böbrekler ve karaciğer üzerinde canlandırıcı etkisinin yanı sıra kan dolaşımını artırmaktadır. Kanı temizleyici ve metabolizmayı uyarıcı etkisi bulunmaktadır.

      Haftanın besini

      BİBER
      Yurdumuzda her yerde yetişen ve değişik türleri olan biber, sağlığımız açısından çok faydalı bir besindir. Biberlerde bol karoten, C, P ve K vitaminleriyle bazı alkoloitler bulunuyor. Biber soğuk algınlığı, grip, halsizlik ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde rol oynuyor. Ayrıca içerdiği P vitamini sayesinde damarları yumuşatıyor, K vitaminiyle de kanın pıhtılaşma kabiliyetini artırarak kanamaların durdurulmasında etkili oluyor.

      Haftanın yenilikleri

      Yeni araştırmalar yeni sonuçlar
      Mürdüm eriği kan basıncını dengeliyor
      Mürdüm eriği, içerdiği potasyum ve magnezyum sayesinde kan basıncını dengelemektedir. Bu nedenle tansiyon ve kalp hastalarının tüketmesinde fayda var.

      Gribe karşı sarmısak
      Sarmısağın içinde bulunan allicine ve aliin maddeleri, bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudu gribe karşı koruyor.

      Üzüm yorgunluk gideriyor
      Bir diğer adı bitkisel süt olan üzüm, içeriğindeki potasyum ile kalp sistemini düzenliyor, bedensel ve zihinsel yorgunlukları gideriyor ve kalsiyum ile kemikleri güçlendiriyor.

      E vitamini ve kalp krizi riski
      Harvard Üniversitesi 87 bin 245 kadın üzerinde yürüttüğü bir çalışmayla E vitamininin kadınlar üzerindeki etkisini araştırdı.
      2 yıllık bir süreçte düzenli E vitamini alımının kalp krizi riskini yüzde 46 oranında düşürdüğü bulundu. 51 bin 529 erkek üzerinde yapılan başka bir çalışmada ise E vitamininin kalp krizi riskini yüzde 37 oranında azalttığı saptandı.


      Soya bağışıklık sistemini güçlendiriyor
      Soya bir fitokimyasal olan genistein içeriyor. Bu madde göğüs kanseri ve osteoporoz riskini azaltıyor. Genisteinin bu etkiyi lenfosit sayısını düşürerek ve bağışıklık sistemini güçlendirerek yaptığı belirlendi.

      KARAHİNDİBA
      Tüm dünyada yetişen karahindibanın yaprakları böbrekleri çalıştırarak idrar söktürücü özellik gösterir. İdrar yolları, böbrekler ve karaciğer üzerinde canlandırıcı etkisinin yanı sıra kan dolaşımını artırmaktadır. Kanı temizleyici ve metabolizmayı uyarıcı etkisi bulunmaktadır.

      Haftanın besini

      BİBER
      Yurdumuzda her yerde yetişen ve değişik türleri olan biber, sağlığımız açısından çok faydalı bir besindir. Biberlerde bol karoten, C, P ve K vitaminleriyle bazı alkoloitler bulunuyor. Biber soğuk algınlığı, grip, halsizlik ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde rol oynuyor. Ayrıca içerdiği P vitamini sayesinde damarları yumuşatıyor, K vitaminiyle de kanın pıhtılaşma kabiliyetini artırarak kanamaların durdurulmasında etkili oluyor.

      Haftanın yenilikleri

      Yeni araştırmalar yeni sonuçlar
      Mürdüm eriği kan basıncını dengeliyor
      Mürdüm eriği, içerdiği potasyum ve magnezyum sayesinde kan basıncını dengelemektedir. Bu nedenle tansiyon ve kalp hastalarının tüketmesinde fayda var.

      Gribe karşı sarmısak
      Sarmısağın içinde bulunan allicine ve aliin maddeleri, bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudu gribe karşı koruyor.

      Üzüm yorgunluk gideriyor
      Bir diğer adı bitkisel süt olan üzüm, içeriğindeki potasyum ile kalp sistemini düzenliyor, bedensel ve zihinsel yorgunlukları gideriyor ve kalsiyum ile kemikleri güçlendiriyor.

      E vitamini ve kalp krizi riski
      Harvard Üniversitesi 87 bin 245 kadın üzerinde yürüttüğü bir çalışmayla E vitamininin kadınlar üzerindeki etkisini araştırdı.
      2 yıllık bir süreçte düzenli E vitamini alımının kalp krizi riskini yüzde 46 oranında düşürdüğü bulundu. 51 bin 529 erkek üzerinde yapılan başka bir çalışmada ise E vitamininin kalp krizi riskini yüzde 37 oranında azalttığı saptandı.


      Soya bağışıklık sistemini güçlendiriyor
      Soya bir fitokimyasal olan genistein içeriyor. Bu madde göğüs kanseri ve osteoporoz riskini azaltıyor. Genisteinin bu etkiyi lenfosit sayısını düşürerek ve bağışıklık sistemini güçlendirerek yaptığı belirlendi.



      Milliyet Gazetesi
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Cuma 07 Mart 2008, 6:00 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1155657066 Kabak

      Dr. Musa SARAÇOĞLU

      Kabak; içinde kavun, karpuz, salatalık ve acur gibi bitkilerin de bulunduğu kabakgil ailesinin bir üyesidir. Balkabağı ve yemeklik kabak olmak üzere başlıca iki çeşidi bulunmaktadır. Yemeklik kabağın çeşitli türleri vardır. Bu türlerin muhtevaları ve besin değerleri birbirine benzer.
      Sâffât suresinde; Hz. Yunus'un, balığın karnından sahile atılmasından sonra, kendisini korumak için hemen yanında kabak cinsinden bir bitkinin yeşerdiği bildirilmektedir.



      Yine Bakara suresinde, sadece kudret helvası ve bıldırcın eti yemekten usanan Yahudilerin; Hz. Musa'ya, arzuladıkları yiyecekleri sayarken söyledikleri "kısâihâ" kelimesi bazı tefsirciler tarafından kabak olarak yorumlanmıştır. Bazı tefsirciler ise; bu kelimeyi acur, bazıları da salatalık olarak yorumlamıştır. Bu sebzelerin hepsinin de kabakgil ailesinden oluşu, "Acaba bu kelime kabakgil ailesini mi temsil etmektedir?" sorusunu akla getirmektedir.

      Peygamberimiz (sas)'in bir davette kendisine ikram edilen yiyeceklerden kabak yemeğine ilgi gösterdiği rivayet edilmektedir. Yine bir seferinde Hz. Ayşe (ra) Validemize: "Ey Ayşe! Çorba pişirdiğiniz zaman kabağını çok koyunuz! Zira kabak üzüntülü kimsenin gönlünü güçlendirir." dediği rivayet edilmektedir.

      Sıcak ve nemli iklimleri daha çok seven kabak, dünyanın pek çok bölgesinde yetişmektedir. Anavatanının Orta Amerika ve Meksika olduğu, buradan Kuzey ve Güney Amerika'ya; Amerika'nın keşfinden sonra da Avrupa'ya yayıldığı ileri sürülmektedir. Ancak kabakla ilgili hadisler, Amerika'nın keşfinden çok önce kabağın İslâm dünyasında bilinen ve tüketilen bir sebze olduğunu göstermektedir.

      Dünyadaki kabak üretimi yıllık 13-15,5 milyon ton arasında değişmektedir. Ülkemizdeki kabak üretimi ise, yemeklik kabak olarak yılda 300 bin ton, balkabağı olarak 65 bin ton civarındadır.

      Yemeklik kabağın 100 gramı; 95,5 g su, 1,16 g protein, 0,14 g yağ, 2,9 g karbonhidrat, 1,2 g lif içerir ve 14 kilokalori enerji sağlar. Mineral içeriğine bakıldığında ise; 15 mg kalsiyum, 22 mg magnezyum, 32 mg fosfor, 248 mg potasyum, 3 mg sodyum ve daha az miktarlarda demir, çinko, bakır, manganez ile selenyum içerdiği görülür. Vitaminlerden folik asit ve C vitamini bakımından zengin olmakla birlikte A ve B vitaminlerini de içermektedir. Balkabağının 100 gramı; 91,6 g su, 1 g protein, 0,1 g yağ, 6,5 g karbonhidrat, 0,5 g lif içerir ve 26 kilokalori enerji sağlar. Mineral içeriğine bakıldığında ise; 21 mg kalsiyum, 12 mg magnezyum, 44 mg fosfor, 340 mg potasyum, 1 mg sodyum ve yemeklik kabakta bulunan diğer elementleri ihtiva eder. A vitamini açısından yemeklik kabağa göre daha zengindir.

      Kabağın besin muhtevasına daha yakından bakıldığında, düşük sodyum ve yağ içermesi, potasyum ve lif bakımından zengin olması ve az enerji sağlaması nedeniyle sağlıklı bir besin olduğu görülür. Özellikle yüksek potasyum muhtevası, yüksek tansiyonu ve çeşitli nörolojik hastalıkları olan hastalar için önem arz etmektedir. ABD Missisippi Üniversitesi uzmanları potasyum hapları yerine doğal yollardan alınan potasyumun bu grup hastalarda daha yararlı olduğunu bildirmişlerdir. Yaygın bir şekilde potasyum kaynağı olarak önerilen muzun, kabaktan üç kat daha fazla enerji sağladığına dikkat çeken uzmanlar, enerji kısıtlaması gereken hastalarda muz yerine kabak önerilmesinin üzerinde durmaktadırlar.

      Bitkilerde dış etkenlerden korunmak için çeşitli savunma mekânizmaları bulunmaktadır. Bu mekânizmalar fizikî hasar ve hastalık durumlarında bitkiyi korumak için çalışır. Bu mekânizmalar içerisinde bitkinin lif yapısında bulunan ligninin önemli bir yeri vardır. Aslında bitkinin korunması amacıyla oluşturulan bu maddenin yenilmesinin insanlar üzerinde de birtakım tesirler gösterebileceği düşünülmektedir. Bu düşünceden yola çıkılarak ligninin öncelikle deney hayvanları üzerindeki tesirleri incelenmeye başlanmıştır.

      ABD Nebraska Üniversitesi'nden Birt ve arkadaşları fareler üzerinde yaptıkları deneylerde, diyetle alınan lignin ve suda eriyen nebatî liflerin, rahim kanserinin oluşmasını engelleyici tesiri olduğunu göstermişlerdir. Slovakya Bilimler Akademisi'nden, Slomenova ve arkadaşları ise; fareler üzerinde deneylerle oluşturulan DNA hasarının, lignin tarafından engellenebileceği yolunda bulgular elde etmişlerdir.

      ABD Tarım Bakanlığı, Bahçe Bitkileri Araştırma Merkezi'nden Stange ve arkadaşları; bitkilerdeki bu koruyucu mekânizmanın ligninden çok lignin benzeri bir madde tarafından sağlandığını ileri sürmüşlerdir. Lignin benzeri bu maddenin özellikle kabakgillerde yoğun olduğunu bildirmişler ve daha sonra kabak üzerinde yaptıkları çalışmalarda bu maddenin pkumaril aldehid olduğunu anlamışlardır. Pkumaril aldehidin çeşitli mantarların çoğalmasını engelleyici tesiri olduğunu da bildirmişlerdir. Kabaktan elde edilen bu maddenin insanlar üzerindeki tesiri henüz bilinmemektedir. Ancak konu üzerinde araştırmalar yapılarak bu maddenin tesirleri ve bu maddenin ilâç olarak kullanılıp kullanılamayacağı tespit edilebilir.

      Bitkilerde bulunan ligninler, laktonlar ve izoflavonlar gibi bazı maddelerin insan vücudunda östrojen benzeri etki yaptığı ve insandaki hormon dengesini etkileyebileceği de bildirilmektedir. Bu tesirlerin insanın psikolojik yapısını da değiştirmesi muhtemeldir.

      Kabağın şeker hastalarına faydalı olduğuna dair deliller de bulunmaktadır. Meksika'nın Metropolitan Autonomous Üniversitesi'nden Roman Ramos ve arkadaşları, yenilen bir grup sebzenin deneyle şeker hastalığı oluşturulan fareler üzerindeki tesirlerini incelemişlerdir. İncelemeler sonucunda bazı sebzelerle birlikte diyetle alınan kabağın da kan şekerini düşürücü tesiri olduğu tespit edilmiştir. Meksika'nın Ciudad Üniversitesi'nden Acosta Patino ve arkadaşları ise; bir grup şeker hastasına kabak özü vermişler ve bunun kan şekerinde düşüş sağladığını gözlemişlerdir.

      Kabaktan elde edilen peptid yapısındaki bazı maddelerin, insanlardaki kan pıhtılaşma mekânizmaları üzerine tesirleri pek çok ilmî çalışmayla gösterilmiştir. Bu maddelerden bazıları günümüzde gen teknolojisi ile üretilmeye başlanmış ve halen bazı klinik deneylerde kullanılmaktadır. Özellikle kalp ve damar hastalığı bulunan kişilerde, kanı sulandıran ve akışkanlığını artıran bu maddelerin, yakın bir gelecekte ilâç olarak piyasaya verilmesi beklenebilir.

      Kabak çiçeğinde de çeşitli şifalı maddeler bulunmaktadır. Filipinler Üniversitesi'nden Villasenor ve arkadaşları, genetik bozukluklara maruz bırakılan farelerin diyetine kabak çiçeğinden elde edilen özsuyun eklenmesinin tesiri olup olmadığını araştırmışlardır. Sonuçta kabak çiçeği özsuyu ile beslenen farelerde, daha az genetik hasar oluştuğunu görmüşler ve kabak çiçeğindeki bazı maddelerin genetik hasarlardan koruyucu tesiri olduğunu ileri sürmüşlerdir.

      Kabağın sadece meyvesinin değil, çekirdeğinin de birtakım faydaları olduğu bilinmekte ve dünyanın pek çok ülkesinde geleneksel halk tıbbında uzun yıllardan beri kullanılmaktadır. Kabak çekirdeği kabaca %35 yağ, %38 protein ve % 25 karbonhidrattan oluşur. E vitamini ve özellikle gammatokoferol açısından çok zengindir. Yağ içeriği, kabak cinsi ve yetiştirildiği bölgelere göre % 50'ye kadar yükselebilir. İçerdiği yağların büyük bir oranı insan sağlığı açısından önem taşıyan çoklu doymamış yağ asitlerinden oluşmaktadır. Bunun yanı sıra fitosterol denen ve şifalı özellikleri olan çeşitli maddeleri de bünyesinde bulundurmaktadır. Slovenya, Avusturya ve Macaristan'da kabak çekirdeğinden elde edilen yağın salatalarda kullanıldığı bilinmektedir.

      Kabak çekirdeği, halk tıbbında daha çok paraziter hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Çerez olarak da tüketilen kabak çekirdeğinin; şifa amacıyla fazla miktarlarda alınmasının, herhangi bir zararlı tesirinin olup olmayacağı merak konusu olmuştur. Brezilya'nın Sao Paulo Üniversitesi'nden Querion Neto ve arkadaşları, bir kez ya da dört hafta süreyle kabak çekirdeği verilen fare ile domuzların kan ve idrar örneklerini incelemişlerdir. İncelemeleri sonucunda kısa süreli ya da uzun süreli kabak çekirdeği kullanımının herhangi bir zararlı tesir göstermediği kanaatine varmışlardır.

      Kabak çekirdeği halk arasında prostat hastalıklarının tedavisinde de kullanılır. İsveç Karolinska Hastahanesi'nden Carbin ve arkadaşları, iyi huylu prostat büyümesi bulunan bir grup hastaya, üç ay süreyle kabak çekirdeğinden elde edilen bir ilâç vererek onları izlemişlerdir. Çalışmaları sonucunda prostat büyümesine bağlı yakınmalarda azalmalar ve lâboratuar bulgularında önemli derecede düzelmeler olduğunu görmüşlerdir.

      Fitosteroller, sebze ve meyveler de dahil olmak üzere hemen hemen bütün bitkilerde bulunan maddelerdir. Son yıllarda bu maddeler üzerinde yapılan çalışmalar, fitosterollerin kronik romatizma ve enfeksiyon hastalıkları, bağışıklık sistemi hastalıkları ve çeşitli kanserler üzerine tesiri olabileceğini göstermiştir. Finlandiya Helsinki Üniversitesi'nden Vaskonen ve arkadaşları, yaptıkları deneylerle damar sertliği ve kalp hastalığı meydana getirilen farelerde bitki sterollerinin faydalı tesirlerini göstermişlerdir. Avustralya Baker Tıbbî Araştırmalar Enstitüsü'nden Netsel ve arkadaşları, margarinlere katılan fitosterollerin yağ metabolizması üzerine olumlu tesirlerini göstermişlerdir. ABD Buffalo Devlet Üniversitesi'nden Awad ve arkadaşları; yapmış oldukları deneylerle fitosterollerin, prostat kanseri hücrelerini engellediğini gözlemişlerdir. Yine aynı araştırmacılar; benzer tesirleri, yapmış oldukları deneylerle meme kanseri hücreleri üzerinde de görmüşlerdir.

      Kabak hem iyi bir besin maddesi olması, hem de şifalı özellikler taşıması sebebiyle; sofralarımızdan eksik edilmeyecek yiyeceklerdendir. Kabakla ilgili yapılan ilmî çalışmalar, giderek artmaktadır. Yakın bir gelecekte bu sebzedeki maddelerin tibbî tesirleri aydınlatılacak ve bu sebzenin insan sağlığı açısından önemi daha iyi anlaşılacaktır.




      http://www.fesih.com/haber106.html
      kartanesi74
      kartanesi74
      Yetişkin
      Yetişkin


      Kayıt tarihi : 27/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 193
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 54
      Mesleği : Evhanımı
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 3
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : istanbul
      Resim Resim : Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Acomp16
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Site Puanı Site Puanı : 5
      Rep Puanı Rep Puanı : 4

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler Empty Geri: Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler

      Mesaj tarafından kartanesi74 Cuma 07 Mart 2008, 6:01 pm

      Sağlığınıza yarayan Sebze ve Meyveler 1155657066 Kabağın Faydaları

      Semra TÜRKMEN

      Yemeklik kabağın 100 gramı 95.5 g su, 1.16 g protein, 0.14 g yağ, 2.9 g karbonhidrat, 1.2 g lif içerir ve 14 kilokalori enerji sağlar. Mineral içeriğine bakıldığında ise; 15 mg kalsiyum, 22 mg magnezyum, 32 mg fosfor, 248 mg potasyum, 3 mg sodyum ve daha az miktarda demir, çinko, bakır, manganez ile selenyum içerdiği görülür. Vitaminlerden folik asit ve C vitamini bakımından zengin olmakla birlikte A ve B vitaminlerini de içermektedir. Balkabağının 100 gramı; 91.6 su, 1 gr. protein, 0.1 gr yağ, 6.5 gr karbonhidrat, 0.5 gr lif içerir ve 26 kilokalori enerji sağlar. Mineral içeriğine bakıldığında ise; 21 gr kalsiyum, 12 mg magnezyum, 44 mg fosfor, 340 mg potasyum, 1 mg sodyum ve yemeklik kabakta bulunan diğer elementleri ihtiva eder. A vitamini açısından yemeklik kabağa göre daha zengindir. Kabağın besin öğelerine bakıldığında düşük sodyum ve yağ içermesi, potasyum ve lif bakımından zengin olması ve az enerji sağlaması nedeniyle sağlıklı bir besin olduğu görülür. Özellikle yüksek potasyum muhtevası, yüksek tansiyonu ve çeşitli nörolojik hastalıkları olan hastalar için önem arz etmektedir. Kabaktan 3 kat daha fazla enerji sağlayan muzun, enerji kısıtlaması gereken hastalarda muz yerine kabak önerilmesinin üzerinde durmaktadırlar. Kabakta bulunduğu tespit edilen pkumaril aldehidin çeşitli mantarların çoğalmasını engelleyici tesiri olduğu saptanmış. Kabaktan elde edilen bu maddenin insanlar üzerindeki tesiri henüz bilinmemektedir. Ancak konu üzerinde araştırmalar yapılarak bu maddenin tesirleri ve bu maddenin ilaç olarak kullanılıp kullanılamayacağı tespit edilebilir. Lignin ve lignin benzeri madde olan pkumarit aldehit kabakgillerde yoğun olduğu bildirilmiş. Bitkilerde bulunan ligninler, laktonlar, izoflavanlar gibi bazı maddelerin insan vücuduna östrojen benzeri etki yaptığı ve insandaki hormon dengesini etkileyebileceği de bilinmektedir. Bu tesirlerin insanın psikolojik yapısını değiştirmesi muhtemeldir.
      Kabağın şeker hastalarına faydalı olduğu saptanmış. İncelemeler sonucunda bazı sebzelerle birlikte diyetle alınan kabağın da kan şekerini düşürücü tesiri olduğu tespit edilmiştir. Kabaktan elde edilen peptid yapısındaki bazı maddelerin insanlardaki kan pıhtılaşma mekanizmaları üzerine tesirleri pek çok ilmi çalışmayla gösterilmiştir.
      Kabağın sadece meyvesinin değil, çekirdeğinin de birtakım faydaları olduğu bilinmekte ve dünyanın pek çok ülkesinde halk arasında uzun yıllardan beri kullanılmaktadır. Kabak çekirdeği kabaca %35 yağ, %38 protein ve %25 karbonhidrattan oluşur. E vitamini ve özellikle gammatokoferal açısından çok zengindir. Yağ içeriği, kabağın cinsi ve yetiştirildiği bölgelere göre %50’ ye kadar yükselebilir. İçerdiği yağların büyük bir oranı insan sağlığı açısından önem taşıyan çoklu doymamış yağ asitlerinden oluşmaktadır. Bunun yanı sıra fitosterol denen ve şifalı özellikleri olan çeşitli maddeleri de bünyesinde bulundurmaktadır. Kabak çekirdeği halk tıbbında daha çok paraziter hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.
      Fitosteroller, sebze ve meyvelerde dahil olmak üzere hemen hemen bütün bitkilerde bulunan maddelerdir. Son yıllarda bu maddeler üzerinde yapılan çalışmalar, fitosterollerin kronik romatizma ve enfeksiyon hastalıkları, bağışıklık sistemi hastalıkları ve çeşitli kanserler üzerine tesiri olabileceğini göstermiştir.
      Kabak hem iyi bir besin maddesi olması, hem de şifalı özellikler taşıması nedeniyle, sofralarımızdan eksik edilmeyecek yiyeceklerdendir.



      http://www.konyatarim.com/index.asp?id=942

        Similar topics

        -

        Forum Saati Ptsi 13 Mayıs 2024, 7:31 pm