BİLİŞSEL TEORİLER OTİZMİ ANLAMAMIZDA BİZE NASIL YARDIMCI OLUR?
Uta Frith, Bilişsel Nöroloji Enstitüsü, Londra Koleji Üniversitesi
ve Francesca Happe, MRC Sosyal Genetik ve Gelişimsel Psikiyatri
Merkezi, Psikiyatri Enstitüsü, King's Koleji, Londra
(Autism-Europe tarafından yayınlanan LINK dergisinden alınmıştır.)
Günümüzde otizm, davranışlar baz alınarak ve incelenerek teşhis
edilmektedir. Otizmi tespit etmek için kan veya kromozom testi
yoktur. Yaşa, yeteneğe, kişiliğe ve çevreye göre davranışın çok
değişken olması, davranışlara göre tanı koymanın zorluklarından
birisidir. Otizm söz konusu olduğunda, sessiz ve ilgisiz bir
çocuktan; çok fazla konuşan ve aşırı arkadaşça davranan Asperger'li
yetişkine kadar geniş bir yelpazeyle karşılaşırız. Otizm
yelpazesindeki birçok birey entellektüel bozulmaya ve genel bir
gelişimsel gecikmeye sahip olmakla birlikte, bazı otistik bireyler
aşırı zeki olabilmektedir. Bu yelpaze boyunca belli temel
özellikleri, evrensel olan ve anahtar tanısal kriterlerini
oluşturan sosyal ve sosyal olmayan alanlarda izleyebiliriz:
Tekrarlayıcı ve kısıtlı bir alana yönelik ilgi ve aktiviteler ve
buna eşlik eden sosyal ve iletişimsel gelişimdeki eksiklikler.
Otizm yelpazesini anlamak isteyen kişiler en az iki soru ile
karşılaşırlar. Bu sorulardan ilki, bu temel güçlüklerin neden bir
araya geldiğidir? İkincisi ise, bu güçlüklerin ortaya çıkmasının
neden bu kadar çeşitli olduğudur? İlk sorunun cevabı, tek bir
bilişsel yetersizliğin üçlü bir bozukluğa (sosyal yetenek, iletişim
ve uyum) neden olduğu şeklinde bir cevaptır. Bugüne kadar bütün bu
güçlükleri yeterli şekilde açıklayabilen tek bir psikolojik teori
önerilmemiştir. Bunun yerine, bu üçlünün değişik parçalarının, altta
yatan değişik bilişsel yetersizliklerle daha iyi açıklandığı
görülmüştür. Günümüzde üç farklı bilişsel teori, bu temel güçlükleri
açıklama çabasındadır. Bu teorilerin her biri, otizmin bütün
özelliklerini değil bazı özelliklerini açıklamaktadır. Bir teori
sosyal güçlükler ve iletişim güçlüklerini açıklarken (zihin körlüğü-
mindblindness), ikinci teori tekrarlayıcı davranışlar ve günlük
yaşamın gerekliliklerinin üstesinden gelmedeki bozulmaları
açıklamaktadır (yürütücü işlevlerde yetersizlik-executive
dys********). Üçüncü teori detayları sıra dışı bir şekilde kavramayı
ve dahi sendromunu açıklamaktadır (detaylardan bütün oluşturmada
yetersizlik–weak central coherence)
Sosyal güçlükler ve iletişim güçlükleri `zihin teorisi'(theory of
mind) veya `zihinselleştirmede(mentalising) yetersizlikle' iyi
açıklanmaktadır. Otistik bireylerin çoğu kendilerini başkalarının
yerine koyma konusunda veya başka bir insanın ne düşündüğü ve
hissettiğini anlama konusunda zorluklar yaşarlar. Bu durum onların
niye genel olarak normal yollardan iletişim kurmayı zor
bulduklarını; niye ebeveynlerine veya öğretmenlerine onların
bilmedikleri önemli bir bilgiyi söylemeyi ihmal edebildiklerini,
niye şaka yapıldığını algılayamadıklarını,karşılıklı arkadaşlığın
niye zor olduğunu ve niye konuları harfi harfine ele aldıklarını
açıklamaktadır., Niye sır saklandığını veya yalan söylendiğini
anlamak otistik bireyler için tipik olarak gizemlidir. Zihin teorisi
bütün bunları açıkladığı halde, otizmde tekrarlayıcı davranışları
yeterli olarak açıklamaz.
Şu an popüler olan ve problem üçlüsünden sosyal olmayan
yetersizlikleri açıklamaya çalışan teori, otizmde yürütücü
işlevlerdeki yetersizliği tartışmasız kabul eder. Organizasyon
becerisi, yeni veya karmaşık durumlarda uygun davranmak için
ihtiyacımız olan yüksek düzey kontrol süreçlerini tanımlar. Bu
fonksiyonlar plan yapma yeteneği, stratejileri değiştirmek, bir
hedefe ulaşmak için davranışımızı gözlemlemek ve düzeltmek, bilgiyi
akılda tutmak, bilgiyi uyarlamak ve yararı olmayan davranışı
yapmamayı içermektedir. Beyinlerinin ön lobunda hasar olan bireyler
gibi otizmli bireyler de bu kontrol fonksiyonlarında sorunlar
yaşarlar. Bu problemler, otistik bireylerde günlük hayatta değişime
karşı esnek davranamama, plan yapamama ve değişimlere ayak
uyduramama olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu iki teori, otistik davranışın temelinde olan yetersizlikleri
belirlemektedir. Diğer yandan otistik spektrum bozukluklar,
şaşırtıcı üstün yetenek ve özelliklerle de ortaya çıkabilmektedir.
Bu yetenekler matematik, müzik, resim, yap boz yapma veya başka
görsel testlerde üstün yetenek, görünürde ilgisi olmayan bilgilerin
hatırlanması ve küçük değişiklikleri fark etme gibi yetenekler
olabilmektedir. Bu yeteneklerin otistik bireylerin bilişsel
özelliği olan `detaylardan bütün oluşturmada yetersizlik' sonucu
ortaya çıktığı varsayılmaktadır. Otistik olmayan bireylerin çoğu
dışarıdan gelen bilgiyi `anlama yönelik' işlem yapmaya eğilim
gösterirler. Otistik bireyler ise, detaylara yönelik işlem yapma
eğilimi gösterirler ve genellikle bütünsel anlamı kaçırırlar.
Detaylara odaklanma özelliklerinin, otistik bireylerin yukarıda
belirtilen alanlardaki üstün yeteneklerini açıkladığı
düşünülmektedir. Bu özellikler otistik çocukların bazılarının
ebeveynlerinde de görülebilmektedir.
Yukarıda anlatılan üç teori, zihin körlüğünün direkt
etkileri, yürütücü işlevlerde yetersizlik ve detaylardan bütün
oluşturmada yetersizlik, ilgi çeken araştırma konuları olmuştur.
Ancak bu üç alandaki yetersizliğin otistik bireylerin gelişim
süreçleri üzerindeki etkileri, çok önemli bir konu olmasına rağmen,
tam olarak araştırılmamıştır. Bu gelişimsel etkiler üzerinde
çalışıldığı takdirde, otizmin ortaya çıkmasının niye bu kadar farklı
ve karmaşık olduğunu belki daha iyi anlayabileceğiz.
Zihin körlüğünün neden olduğu; kavramada farklılık,
kelime öğrenmede güçlük, ortak dikkatin olmaması gibi
yetersizlikler, sosyal olarak desteklenmiş öğrenme ile yani gözlem
ve taklit ile belirgin bir şekilde düzeltilebilmektedir. Konuşmanın
gecikmesi yada olmaması zihin körlüğünün gelişimsel etkilerini
yansıtmakta olabilir. Sosyal süreçler aracılığıyla öğrenmedeki
başarısızlık bazı vakalarda düşük zeka seviyesiyle açıklanmakla
birlikte, bir araştırmada zeka seviyeleri düşük olan otistiklerde
bile, sosyal olmayan bilginin hızla işlenebildiğine dair kanıtlar
bulunmuştur. Bu çalışmanın ortaya koyduğu gerçek, otistik çocuklarda
zihin körlüğünün etkilerini en aza indirebilmek için, öğrenmeye
yönelik alternatif (sosyal olmayan) yollar bulunması gerektiğidir.
Yürütücü işlevlerdeki yetersizlik durumu, aktiviteler
veya zihnisel faaliyetler esnasında uyum göstermeyi zorlaştırmakta,
dolayısı ile de sınıf ortamlarında öğrenmeyi etkilemektedir.
Karmaşık problemlerin varlığı ve esnekliğin olmaması adaptasyon ve
rutin aktivitelere katılımda bulunma cesaretini engellemektedir.
Bazı otistik bireylere, bir etkinlikten diğerine geçme bilgisayarda
gösterildiğinde, eğitimci tarafından gösterilmesine kıyasla daha iyi
sonuçlar aldıklarını gösteren çalışmaların olması cesaret vericidir.
Bu bulgular sosyal olmayan ödül sistemlerinin kullanılmasının
otistik bireylerin yüksek düzey yeteneklerini en üst seviyeye
çıkarmalarına yardım edebileceğini düşündürmektedir.
Detaylardan bütün oluşturmada yetersizliğin uzun dönem
etkileri üzerine çalışma yapılmamıştır. Fakat diğer insanların
kaçırdığı küçük detayları fark eden çocuğun arkadaşlarına göre daha
farklı ilgi alanları olacağını söyleyebiliriz. Detaylara odaklanan
zihinde bilgi ve birikimin depolanması da farklı olacaktır. Üstün
yetenekli bir otistik olan Temple Grandin kediyi kavram olarak
düşünemediğini, bunun yerine görmüş olduğu her bir kediyi
düşündüğünü söylemektedir. Otistik bireyler prototipler oluşturmak
yerine belirli örnekleri depoladıklarından, farklı bir algılama ve
öğrenme biçimleri vardır.Detaylardan bütün oluşturma yetersizliği,
özel bir hafıza sistemi oluşturabilir ve gittikçe diğer insanlardan
ayrılmaya eğilim gösteren tercihler şekillendirebilir.
Bu teoriler, otistik çocukların farklı bir gelişim yolu
izlediklerini ve bu yolun yeniden ve bireye özgü olarak
yapılandırılmasının öğrenmeyi kolaylaştıracağını ifade etmektedir.
Bu sebeple normal gelişim gösteren çocuklar için kullanılan öğrenme
yöntemlerinden farklı yöntemlerin kullanılması ve her otistik birey
için kendisine ait bir öğrenme yöntemi uyarlanması gerekmektedir.
Otizmin bilişsel olarak kuvvetli yanları ve güçlüklerinin gelişimsel
etkileri hakkında düşünmek, eğitim programlarının gelişimi için bir
temel teşkil edebilir.
* Bilişsel: Dünyayı, anlamaya, tanımaya, öğrenmeye yönelik tüm
zihinsel süreçler
Çeviren: Uzm. Psikolog Ebru Temiz
Uta Frith, Bilişsel Nöroloji Enstitüsü, Londra Koleji Üniversitesi
ve Francesca Happe, MRC Sosyal Genetik ve Gelişimsel Psikiyatri
Merkezi, Psikiyatri Enstitüsü, King's Koleji, Londra
(Autism-Europe tarafından yayınlanan LINK dergisinden alınmıştır.)
Günümüzde otizm, davranışlar baz alınarak ve incelenerek teşhis
edilmektedir. Otizmi tespit etmek için kan veya kromozom testi
yoktur. Yaşa, yeteneğe, kişiliğe ve çevreye göre davranışın çok
değişken olması, davranışlara göre tanı koymanın zorluklarından
birisidir. Otizm söz konusu olduğunda, sessiz ve ilgisiz bir
çocuktan; çok fazla konuşan ve aşırı arkadaşça davranan Asperger'li
yetişkine kadar geniş bir yelpazeyle karşılaşırız. Otizm
yelpazesindeki birçok birey entellektüel bozulmaya ve genel bir
gelişimsel gecikmeye sahip olmakla birlikte, bazı otistik bireyler
aşırı zeki olabilmektedir. Bu yelpaze boyunca belli temel
özellikleri, evrensel olan ve anahtar tanısal kriterlerini
oluşturan sosyal ve sosyal olmayan alanlarda izleyebiliriz:
Tekrarlayıcı ve kısıtlı bir alana yönelik ilgi ve aktiviteler ve
buna eşlik eden sosyal ve iletişimsel gelişimdeki eksiklikler.
Otizm yelpazesini anlamak isteyen kişiler en az iki soru ile
karşılaşırlar. Bu sorulardan ilki, bu temel güçlüklerin neden bir
araya geldiğidir? İkincisi ise, bu güçlüklerin ortaya çıkmasının
neden bu kadar çeşitli olduğudur? İlk sorunun cevabı, tek bir
bilişsel yetersizliğin üçlü bir bozukluğa (sosyal yetenek, iletişim
ve uyum) neden olduğu şeklinde bir cevaptır. Bugüne kadar bütün bu
güçlükleri yeterli şekilde açıklayabilen tek bir psikolojik teori
önerilmemiştir. Bunun yerine, bu üçlünün değişik parçalarının, altta
yatan değişik bilişsel yetersizliklerle daha iyi açıklandığı
görülmüştür. Günümüzde üç farklı bilişsel teori, bu temel güçlükleri
açıklama çabasındadır. Bu teorilerin her biri, otizmin bütün
özelliklerini değil bazı özelliklerini açıklamaktadır. Bir teori
sosyal güçlükler ve iletişim güçlüklerini açıklarken (zihin körlüğü-
mindblindness), ikinci teori tekrarlayıcı davranışlar ve günlük
yaşamın gerekliliklerinin üstesinden gelmedeki bozulmaları
açıklamaktadır (yürütücü işlevlerde yetersizlik-executive
dys********). Üçüncü teori detayları sıra dışı bir şekilde kavramayı
ve dahi sendromunu açıklamaktadır (detaylardan bütün oluşturmada
yetersizlik–weak central coherence)
Sosyal güçlükler ve iletişim güçlükleri `zihin teorisi'(theory of
mind) veya `zihinselleştirmede(mentalising) yetersizlikle' iyi
açıklanmaktadır. Otistik bireylerin çoğu kendilerini başkalarının
yerine koyma konusunda veya başka bir insanın ne düşündüğü ve
hissettiğini anlama konusunda zorluklar yaşarlar. Bu durum onların
niye genel olarak normal yollardan iletişim kurmayı zor
bulduklarını; niye ebeveynlerine veya öğretmenlerine onların
bilmedikleri önemli bir bilgiyi söylemeyi ihmal edebildiklerini,
niye şaka yapıldığını algılayamadıklarını,karşılıklı arkadaşlığın
niye zor olduğunu ve niye konuları harfi harfine ele aldıklarını
açıklamaktadır., Niye sır saklandığını veya yalan söylendiğini
anlamak otistik bireyler için tipik olarak gizemlidir. Zihin teorisi
bütün bunları açıkladığı halde, otizmde tekrarlayıcı davranışları
yeterli olarak açıklamaz.
Şu an popüler olan ve problem üçlüsünden sosyal olmayan
yetersizlikleri açıklamaya çalışan teori, otizmde yürütücü
işlevlerdeki yetersizliği tartışmasız kabul eder. Organizasyon
becerisi, yeni veya karmaşık durumlarda uygun davranmak için
ihtiyacımız olan yüksek düzey kontrol süreçlerini tanımlar. Bu
fonksiyonlar plan yapma yeteneği, stratejileri değiştirmek, bir
hedefe ulaşmak için davranışımızı gözlemlemek ve düzeltmek, bilgiyi
akılda tutmak, bilgiyi uyarlamak ve yararı olmayan davranışı
yapmamayı içermektedir. Beyinlerinin ön lobunda hasar olan bireyler
gibi otizmli bireyler de bu kontrol fonksiyonlarında sorunlar
yaşarlar. Bu problemler, otistik bireylerde günlük hayatta değişime
karşı esnek davranamama, plan yapamama ve değişimlere ayak
uyduramama olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu iki teori, otistik davranışın temelinde olan yetersizlikleri
belirlemektedir. Diğer yandan otistik spektrum bozukluklar,
şaşırtıcı üstün yetenek ve özelliklerle de ortaya çıkabilmektedir.
Bu yetenekler matematik, müzik, resim, yap boz yapma veya başka
görsel testlerde üstün yetenek, görünürde ilgisi olmayan bilgilerin
hatırlanması ve küçük değişiklikleri fark etme gibi yetenekler
olabilmektedir. Bu yeteneklerin otistik bireylerin bilişsel
özelliği olan `detaylardan bütün oluşturmada yetersizlik' sonucu
ortaya çıktığı varsayılmaktadır. Otistik olmayan bireylerin çoğu
dışarıdan gelen bilgiyi `anlama yönelik' işlem yapmaya eğilim
gösterirler. Otistik bireyler ise, detaylara yönelik işlem yapma
eğilimi gösterirler ve genellikle bütünsel anlamı kaçırırlar.
Detaylara odaklanma özelliklerinin, otistik bireylerin yukarıda
belirtilen alanlardaki üstün yeteneklerini açıkladığı
düşünülmektedir. Bu özellikler otistik çocukların bazılarının
ebeveynlerinde de görülebilmektedir.
Yukarıda anlatılan üç teori, zihin körlüğünün direkt
etkileri, yürütücü işlevlerde yetersizlik ve detaylardan bütün
oluşturmada yetersizlik, ilgi çeken araştırma konuları olmuştur.
Ancak bu üç alandaki yetersizliğin otistik bireylerin gelişim
süreçleri üzerindeki etkileri, çok önemli bir konu olmasına rağmen,
tam olarak araştırılmamıştır. Bu gelişimsel etkiler üzerinde
çalışıldığı takdirde, otizmin ortaya çıkmasının niye bu kadar farklı
ve karmaşık olduğunu belki daha iyi anlayabileceğiz.
Zihin körlüğünün neden olduğu; kavramada farklılık,
kelime öğrenmede güçlük, ortak dikkatin olmaması gibi
yetersizlikler, sosyal olarak desteklenmiş öğrenme ile yani gözlem
ve taklit ile belirgin bir şekilde düzeltilebilmektedir. Konuşmanın
gecikmesi yada olmaması zihin körlüğünün gelişimsel etkilerini
yansıtmakta olabilir. Sosyal süreçler aracılığıyla öğrenmedeki
başarısızlık bazı vakalarda düşük zeka seviyesiyle açıklanmakla
birlikte, bir araştırmada zeka seviyeleri düşük olan otistiklerde
bile, sosyal olmayan bilginin hızla işlenebildiğine dair kanıtlar
bulunmuştur. Bu çalışmanın ortaya koyduğu gerçek, otistik çocuklarda
zihin körlüğünün etkilerini en aza indirebilmek için, öğrenmeye
yönelik alternatif (sosyal olmayan) yollar bulunması gerektiğidir.
Yürütücü işlevlerdeki yetersizlik durumu, aktiviteler
veya zihnisel faaliyetler esnasında uyum göstermeyi zorlaştırmakta,
dolayısı ile de sınıf ortamlarında öğrenmeyi etkilemektedir.
Karmaşık problemlerin varlığı ve esnekliğin olmaması adaptasyon ve
rutin aktivitelere katılımda bulunma cesaretini engellemektedir.
Bazı otistik bireylere, bir etkinlikten diğerine geçme bilgisayarda
gösterildiğinde, eğitimci tarafından gösterilmesine kıyasla daha iyi
sonuçlar aldıklarını gösteren çalışmaların olması cesaret vericidir.
Bu bulgular sosyal olmayan ödül sistemlerinin kullanılmasının
otistik bireylerin yüksek düzey yeteneklerini en üst seviyeye
çıkarmalarına yardım edebileceğini düşündürmektedir.
Detaylardan bütün oluşturmada yetersizliğin uzun dönem
etkileri üzerine çalışma yapılmamıştır. Fakat diğer insanların
kaçırdığı küçük detayları fark eden çocuğun arkadaşlarına göre daha
farklı ilgi alanları olacağını söyleyebiliriz. Detaylara odaklanan
zihinde bilgi ve birikimin depolanması da farklı olacaktır. Üstün
yetenekli bir otistik olan Temple Grandin kediyi kavram olarak
düşünemediğini, bunun yerine görmüş olduğu her bir kediyi
düşündüğünü söylemektedir. Otistik bireyler prototipler oluşturmak
yerine belirli örnekleri depoladıklarından, farklı bir algılama ve
öğrenme biçimleri vardır.Detaylardan bütün oluşturma yetersizliği,
özel bir hafıza sistemi oluşturabilir ve gittikçe diğer insanlardan
ayrılmaya eğilim gösteren tercihler şekillendirebilir.
Bu teoriler, otistik çocukların farklı bir gelişim yolu
izlediklerini ve bu yolun yeniden ve bireye özgü olarak
yapılandırılmasının öğrenmeyi kolaylaştıracağını ifade etmektedir.
Bu sebeple normal gelişim gösteren çocuklar için kullanılan öğrenme
yöntemlerinden farklı yöntemlerin kullanılması ve her otistik birey
için kendisine ait bir öğrenme yöntemi uyarlanması gerekmektedir.
Otizmin bilişsel olarak kuvvetli yanları ve güçlüklerinin gelişimsel
etkileri hakkında düşünmek, eğitim programlarının gelişimi için bir
temel teşkil edebilir.
* Bilişsel: Dünyayı, anlamaya, tanımaya, öğrenmeye yönelik tüm
zihinsel süreçler
Çeviren: Uzm. Psikolog Ebru Temiz