Mineraller:
Yaşayan her canlı hücrenin fonksiyonu ve devamlılığı minerallere dayanır. Mineraller vücut sıvılarının, kan ve kemiklerin oluşumu, sağlıklı sinir fonksiyonlarının devamı, kalp-damar sistemi kasları dahil vücut kaslarının tonusunun düzenlenmesinde gerekli yapıtaşlarıdır. Vitaminler gibi mineraller de vücut fonksiyonları ve biyokimyasal reaksiyonu kolaylaştırmada yardımcı elementlerdir, enerji üretimi, büyüme ve iyileşme gibi vücut fonksiyonlarında görev alırlar. Ancak mineraller, vitaminlerin aksine inorganik
Maddelerdir ve vücut tarafından metabolize edilemezler. Mineraller dünyada doğal olarak bulunan elementlerdir. Mineral tuzları torağa karışır, oradan da bitkilere, bu bitkilerle ve bu bitkileri yiyen hayvanlarla da bize ulaşır.
Mineraller iki ana gruba ayrılır:
1. Makro mineraller. (Kalsiyum, magnezyum, potasyum, sodyum ve fosfordur.)Bunlar vücutta yüksek oranda mevcuttur, aldığımız besinlerde de bol miktarda bulunmaktadır
2. Mikro mineraller. (Bor, brom, bakır, germanyum, iyot, demir, manganez, molibden, selenyum, silikon, vanadyum ve çinkodur.) Bunlar vücudumuzda ve besinlerimizde çok daha az miktarda bulunmaktadır. Vücudumuzun sağlıklı olabilmesi için mikro minerallere daha yüksek miktarlarda gereksinimi vardır.
Mineraller esas olarak kemik ve kas dokusunda depolandığından, aşırı miktarda alınırsa mineral toksisitesi gelişmesi muhtemeldir. Ancak çok nadirdir, uzun süre ve çok fazla alınırsa toksik düzeylere birikebilir.
Mineraller alınır alınmaz hücrelere ulaşır, bazısı depolanır, idrar ve ter ile kaybettiklerimizin yerine geçmek üzere rezerve edilirler. Eğer mineral depolarımızı kaybettiğimiz kadar ve hızla yerine koyamazsak demir eksikliği anemisi yada osteoporoz gibi hastalıkları geliştirme riskimiz artar. Mineraller birbirilerinin emilimini etkileyebilir,onun için daima dengeli miktarlarda alınmalıdır. Aksi halde etkili olamayacağı gibi zararlı da olabilir. Lifler minerallerin emilimini azaltır. Bu nedenle lifler ve mineraller farklı zamanlarda alınmalıdır.
BOR:
Neye yarar:
Sağlıklı kemikler için ve kalsiyum, fosfor, magnezyum metabolizması için gerekli bir mikro mineraldir. Beyin fonksiyonlarını da artırarak uyanıklık sağlar. Çoğu insanda bor eksiktir, özellikle yaşlılar günlük 2-3 mg.lık tamamlayıcı formda bor alımından fayda görürler. Menopoz sonrası osteoporozu önlemede yardımcıdır.
Eksikliğinde ne olur?
Bor eksikliği D vitamini eksikliğini belirginleştirir.
Fazla alınırsa ne olur?
? Günlük doz 1-6 mg.dır.
Nerelerde bulunur:
Elma, armut, havuç, üzüm gibi meyvelerde, kabuklu yemişlerde ve hububatlarda bulunur.
KALSİYUM:
Neye yarar:
Sağlıklı kemik, diş ve dişetleri oluşumu için çok önemli bir mineraldir. Kalp-damar hastalıklarını önlemede, kalp ritim düzeninin devamında, kas gelişiminde önemlidir, kandaki kolesterol düzeylerini düşürür, çocuklarda kemik büyüme oranını ve kemik mineral yoğunluğunu artırabilir. Kan pıhtılaşması için esastır. Kan basıncını düşürebilir, kanseri önlemede, vücuda enerji sağlamada yardımcı bir mineraldir. Kalsiyum toksik bir metal olan kurşunun emilimini önleyerek kemik ve dişleri korur, kalsiyum eksikliğinde kurşun diş ve kemiklerde depolanır. Demirle birlikte kalsiyum alımı her iki mineralin de etkisini azaltır. Gereğinden fazla alınan kalsiyum çinko emilimini etkiler. Menopoz dönemindeki kadınlar (östrojen düzeyi düştüğünden) daha fazla kalsiyuma ihtiyaç duyarlar. Östrojen kemikte kalsiyum depolanmasını sağlayarak iskelet sistemini korur. Çok fazla yapılan egzersiz kalsiyum alımını engeller, orta derece egzersiz ise artırır. Az D vitamin alımı, aşırı fosfor ve magnezyum alımı da kalsiyum alımını engeller. Protein, yağ yada şekerden zengin gıdalar kalsiyum alımını etkiler. Et, hububat, fosfordan zengin ve alkolsüz içeceklerden oluşan bir diyet kalsiyum atılımında artışa yol açar. Alkolü içecekler, kahve, aşırı tuz, işlenmiş un,karışık ve düzensiz beslenme de vücuttan kalsiyum kaybına yol açar.
Eksikliğinde ne olur?
Kalsiyum eksikliğinde, eklem ağrıları, tırnaklarda kırılma, kandaki kolesterolde artış, hipertansiyon, kalp çarpıntısı, sinirlilik, kaslarda kramplar, diş çürümeleri, dikkat bozukluğu, depresyon ve hiperaktivite olabilir.
Fazla alınırsa ne olur?
Günlük doz 250- 1250 mg. dır. Aşırısı böbrek taşı, kas ve karın ağrıları yapabilir.
Nerelerde bulunur:
Kalsiyum¸süt ve süt ürünlerinde, deniz mahsullerinde, yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Badem, kuşkonmaz, brokkoli, bira mayası, lahana, peynir, incir, keçi sütü, yulaf, susam, soya fasulyesi, nane, kuşburnu, maydanoz, şalgam ve yoğurt kalsiyum kaynağıdır.
Kalsiyum tamamlayıcıları gün içine bölünmüş ufak dozlarla ve yatmadan önce alınmalıdır. Tek yüksek doz alındığında daha az etkili olur. Uykudan önce alınması derin bir uykuya yardımcı olur. Kalsiyum tamamlayıcıları, böbrek rahatsızlığı olanlar kullanmamalıdır. Kalsiyum özellikle menopoz sonrası kadınların, osteoporoz gelişmesini önlemek için düzenli olarak kullanmaları gereken bir mineraldir. Büyüme çağındaki çocuklar ve hamilelikte kalsiyum desteği yararlı olabilir.
Kaynak: tedaviyolu.com
Yaşayan her canlı hücrenin fonksiyonu ve devamlılığı minerallere dayanır. Mineraller vücut sıvılarının, kan ve kemiklerin oluşumu, sağlıklı sinir fonksiyonlarının devamı, kalp-damar sistemi kasları dahil vücut kaslarının tonusunun düzenlenmesinde gerekli yapıtaşlarıdır. Vitaminler gibi mineraller de vücut fonksiyonları ve biyokimyasal reaksiyonu kolaylaştırmada yardımcı elementlerdir, enerji üretimi, büyüme ve iyileşme gibi vücut fonksiyonlarında görev alırlar. Ancak mineraller, vitaminlerin aksine inorganik
Maddelerdir ve vücut tarafından metabolize edilemezler. Mineraller dünyada doğal olarak bulunan elementlerdir. Mineral tuzları torağa karışır, oradan da bitkilere, bu bitkilerle ve bu bitkileri yiyen hayvanlarla da bize ulaşır.
Mineraller iki ana gruba ayrılır:
1. Makro mineraller. (Kalsiyum, magnezyum, potasyum, sodyum ve fosfordur.)Bunlar vücutta yüksek oranda mevcuttur, aldığımız besinlerde de bol miktarda bulunmaktadır
2. Mikro mineraller. (Bor, brom, bakır, germanyum, iyot, demir, manganez, molibden, selenyum, silikon, vanadyum ve çinkodur.) Bunlar vücudumuzda ve besinlerimizde çok daha az miktarda bulunmaktadır. Vücudumuzun sağlıklı olabilmesi için mikro minerallere daha yüksek miktarlarda gereksinimi vardır.
Mineraller esas olarak kemik ve kas dokusunda depolandığından, aşırı miktarda alınırsa mineral toksisitesi gelişmesi muhtemeldir. Ancak çok nadirdir, uzun süre ve çok fazla alınırsa toksik düzeylere birikebilir.
Mineraller alınır alınmaz hücrelere ulaşır, bazısı depolanır, idrar ve ter ile kaybettiklerimizin yerine geçmek üzere rezerve edilirler. Eğer mineral depolarımızı kaybettiğimiz kadar ve hızla yerine koyamazsak demir eksikliği anemisi yada osteoporoz gibi hastalıkları geliştirme riskimiz artar. Mineraller birbirilerinin emilimini etkileyebilir,onun için daima dengeli miktarlarda alınmalıdır. Aksi halde etkili olamayacağı gibi zararlı da olabilir. Lifler minerallerin emilimini azaltır. Bu nedenle lifler ve mineraller farklı zamanlarda alınmalıdır.
BOR:
Neye yarar:
Sağlıklı kemikler için ve kalsiyum, fosfor, magnezyum metabolizması için gerekli bir mikro mineraldir. Beyin fonksiyonlarını da artırarak uyanıklık sağlar. Çoğu insanda bor eksiktir, özellikle yaşlılar günlük 2-3 mg.lık tamamlayıcı formda bor alımından fayda görürler. Menopoz sonrası osteoporozu önlemede yardımcıdır.
Eksikliğinde ne olur?
Bor eksikliği D vitamini eksikliğini belirginleştirir.
Fazla alınırsa ne olur?
? Günlük doz 1-6 mg.dır.
Nerelerde bulunur:
Elma, armut, havuç, üzüm gibi meyvelerde, kabuklu yemişlerde ve hububatlarda bulunur.
KALSİYUM:
Neye yarar:
Sağlıklı kemik, diş ve dişetleri oluşumu için çok önemli bir mineraldir. Kalp-damar hastalıklarını önlemede, kalp ritim düzeninin devamında, kas gelişiminde önemlidir, kandaki kolesterol düzeylerini düşürür, çocuklarda kemik büyüme oranını ve kemik mineral yoğunluğunu artırabilir. Kan pıhtılaşması için esastır. Kan basıncını düşürebilir, kanseri önlemede, vücuda enerji sağlamada yardımcı bir mineraldir. Kalsiyum toksik bir metal olan kurşunun emilimini önleyerek kemik ve dişleri korur, kalsiyum eksikliğinde kurşun diş ve kemiklerde depolanır. Demirle birlikte kalsiyum alımı her iki mineralin de etkisini azaltır. Gereğinden fazla alınan kalsiyum çinko emilimini etkiler. Menopoz dönemindeki kadınlar (östrojen düzeyi düştüğünden) daha fazla kalsiyuma ihtiyaç duyarlar. Östrojen kemikte kalsiyum depolanmasını sağlayarak iskelet sistemini korur. Çok fazla yapılan egzersiz kalsiyum alımını engeller, orta derece egzersiz ise artırır. Az D vitamin alımı, aşırı fosfor ve magnezyum alımı da kalsiyum alımını engeller. Protein, yağ yada şekerden zengin gıdalar kalsiyum alımını etkiler. Et, hububat, fosfordan zengin ve alkolsüz içeceklerden oluşan bir diyet kalsiyum atılımında artışa yol açar. Alkolü içecekler, kahve, aşırı tuz, işlenmiş un,karışık ve düzensiz beslenme de vücuttan kalsiyum kaybına yol açar.
Eksikliğinde ne olur?
Kalsiyum eksikliğinde, eklem ağrıları, tırnaklarda kırılma, kandaki kolesterolde artış, hipertansiyon, kalp çarpıntısı, sinirlilik, kaslarda kramplar, diş çürümeleri, dikkat bozukluğu, depresyon ve hiperaktivite olabilir.
Fazla alınırsa ne olur?
Günlük doz 250- 1250 mg. dır. Aşırısı böbrek taşı, kas ve karın ağrıları yapabilir.
Nerelerde bulunur:
Kalsiyum¸süt ve süt ürünlerinde, deniz mahsullerinde, yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Badem, kuşkonmaz, brokkoli, bira mayası, lahana, peynir, incir, keçi sütü, yulaf, susam, soya fasulyesi, nane, kuşburnu, maydanoz, şalgam ve yoğurt kalsiyum kaynağıdır.
Kalsiyum tamamlayıcıları gün içine bölünmüş ufak dozlarla ve yatmadan önce alınmalıdır. Tek yüksek doz alındığında daha az etkili olur. Uykudan önce alınması derin bir uykuya yardımcı olur. Kalsiyum tamamlayıcıları, böbrek rahatsızlığı olanlar kullanmamalıdır. Kalsiyum özellikle menopoz sonrası kadınların, osteoporoz gelişmesini önlemek için düzenli olarak kullanmaları gereken bir mineraldir. Büyüme çağındaki çocuklar ve hamilelikte kalsiyum desteği yararlı olabilir.
Kaynak: tedaviyolu.com
En son Meltem tarafından Paz 06 Tem. 2008, 12:35 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi