HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

hangi masalda olmak istersiniz? FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme


Join the forum, it's quick and easy

HERKONU FORUM SİTESİ

Herkonu Forum Sitesi'ne Hosgeldiniz.

hangi masalda olmak istersiniz? FLAPPINGBUTT

Ailemize katilmak ister misiniz ? glsme

HERKONU FORUM SİTESİ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HERKONU

Similar topics


    4 posters

      hangi masalda olmak istersiniz?

      Anket

      hangi masalda olmak istersiniz?

      [ 0 ]
      hangi masalda olmak istersiniz? Bar_left0%hangi masalda olmak istersiniz? Bar_right [0%] 
      [ 1 ]
      hangi masalda olmak istersiniz? Bar_left17%hangi masalda olmak istersiniz? Bar_right [17%] 
      [ 0 ]
      hangi masalda olmak istersiniz? Bar_left0%hangi masalda olmak istersiniz? Bar_right [0%] 
      [ 0 ]
      hangi masalda olmak istersiniz? Bar_left0%hangi masalda olmak istersiniz? Bar_right [0%] 
      [ 0 ]
      hangi masalda olmak istersiniz? Bar_left0%hangi masalda olmak istersiniz? Bar_right [0%] 
      [ 1 ]
      hangi masalda olmak istersiniz? Bar_left17%hangi masalda olmak istersiniz? Bar_right [17%] 
      [ 0 ]
      hangi masalda olmak istersiniz? Bar_left0%hangi masalda olmak istersiniz? Bar_right [0%] 
      [ 3 ]
      hangi masalda olmak istersiniz? Bar_left50%hangi masalda olmak istersiniz? Bar_right [50%] 
      [ 1 ]
      hangi masalda olmak istersiniz? Bar_left16%hangi masalda olmak istersiniz? Bar_right [16%] 
      [ 0 ]
      hangi masalda olmak istersiniz? Bar_left0%hangi masalda olmak istersiniz? Bar_right [0%] 

      Toplam Oylar: 6
      reco_54
      reco_54
      Ödüllü Üye
      Ödüllü Üye


      Kayıt tarihi : 12/03/08
      Erkek
      Mesaj Sayısı : 1666
      Burç Sembolü : Terazi / 24 Eylül - 23 Ekim
      Yaş : 53
      Mesleği : Otomativ
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 1
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : Bursa
      Resim Resim : ---
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler :
      İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
      Site Puanı Site Puanı : 583
      Rep Puanı Rep Puanı : 81

      hangi masalda olmak istersiniz? Empty hangi masalda olmak istersiniz?

      Mesaj tarafından reco_54 C.tesi 10 Mayıs 2008, 9:23 pm

      acaba bir fırsat olsaydi hangi masalda olmak isterdiniz?
      kırmızı basliklı kız
      pamuk prenses ve yedi cüceler
      keloglan
      fareli köyün kavalcisi
      ali baba ve kırk haramiler
      cizmeli kedi
      sinderella
      kursun asker
      kibritci kız


      En son Meltem tarafından Paz 01 Haz. 2008, 1:24 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 5 kere değiştirildi (Sebep : kül kedisi --> "kibritci kız" olarak degistirilmistir)
      Herkonu Forum Sitesi
      Herkonu Forum Sitesi
      Admin
      Admin


      Kayıt tarihi : 26/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 1543
      Burç Sembolü : Burcunuzun Sembolü Lütfen
      Medeni Durumu : Evli
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler : Söylemediğin sözün hakimi,
      söylediğin sözün mahkumusun.
      ________________________

      Alim konuşuyorsa ; Bilirim susmasını ,
      Zalim konuşuyorsa ; Bilirim susmamasını !
      Cahil konuşuyorsa ; Bilirim susturmasını ,
      Bilmediğim konuda ; Bilirim konuşmamasını..
      _______________________

      Körden DeğiL!! Nankörden,
      YüzSüzden DeğiL!! 2 YüzLüden,
      Tipi Bozuk OLandan DeğiL!! Sütü Bozuk OLandan Kork...
      _______________________

      Ne kimseyi bir Hırs UğRuna Satarım..
      Ne de Kimseye yaLakaLık Yaparım..
      Ben Sadece,
      Bendeki doğruLarı Yaşarım..!.
      Site Puanı Site Puanı : 1337
      Rep Puanı Rep Puanı : 32

      hangi masalda olmak istersiniz? Empty Geri: hangi masalda olmak istersiniz?

      Mesaj tarafından Herkonu Forum Sitesi C.tesi 10 Mayıs 2008, 9:42 pm

      Sinderella olmak isterdim. Nedeni ise, o kadar güclüklerden sonra ferahlaga cikmak güzel birsey...

      Sinderella
      Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde uzak
      ülkelerin birinde, bir kral varmış. Bu kralın çok
      sevdiği bir karısı ve Sinderella adında dünyalar
      güzeli bir kızı varmış. Sinderella, güzel
      olduğu kadar iyi kalpliymiş de. Kralın ve
      Sinderella’nın mutluluğu kraliçenin ölümüyle bozulmuş. Kral
      bir süre sonra yeniden evlenmiş. Yeni karısı ise oldukça kıskanç,
      kötü kalpli bir kadınmış. Kralın yeni karısından da iki
      kızı olmuş. Zamanla kızlar büyümüşler.
      Kızlar, Sinderella’yı hiç sevmiyor, her fırsatta onu azarlıyor,
      aralarına almak istemiyorlarmış. Günler bu şekilde Sinderella
      için mutsuzlukla geçiyormuş. Kralın da bir süre sonra
      ölmesi, Sinderella’yı tamamen mutsuz ve çaresiz yapmış.
      Artık üvey annesi ve kızkardeşleri, iyiden iyiye Sinderella’ya
      kötü davranıp onu bir hizmetçi gibi kullanmaya başlamışlar.
      Sinderella’nın durup dinlenmesine fırsat vermiyor,
      “Çabuk ol sallanma, bulaşıkları yıka, yerleri sil, çamaşırları
      yıka” diyerek onu sürekli çalıştırıyorlarmış. Kendileri
      ise günlerini eğlencelerde, balolarda geçiriyorlarmış. Saraydaki
      tüm hizmetçileri kovarak bütün işleri Sinderella’ya
      yaptırmaya başlamışlar.
      Bu çalışmasına karşılık ona doğru dürüst yiyecek bile
      vermiyorlar, acıktığında bir parça kuru ekmek bir bardak
      su veriyorlar, kendileri ise en güzel yiyecekleri yiyorlarmış.
      Sinderella’nın üzerinde giysi olarak da paçavralardan başka
      birşey yokmuş.
      29
      Kızkardeşlerinin ve üvey annesinin giysileri ise ipektenmiş.
      Günlerden bir gün komşu ülkenin prensi sarayında bir
      balo düzenlemeye karar vermiş. Bunun için çevre ülkelere
      haberciler göndererek davette bulunmuş. Bu davet Sinderella’nın
      üvey annesine de ulaşmış.
      Üvey annesi hemen balo hazırlıklarına başlayıp, kendisine
      ve kızlarına altın işlemeli giysiler
      hazırlatmış.
      Sinderella da bu baloya
      gitmek için üvey annesinden izin
      istemiş. Sinderella’nın bu isteği
      üzerine üvey annesi ve kız
      kardeşleri, kahkahalarla gülmüşler.
      “Bu üzerindeki paçavralarla
      mı baloya gideceksin.
      Bizi orada herkese rezil etmek
      mi istiyorsun?” diye alay
      etmişler.
      Sinderella, kız kardeşlerinin
      eski giysilerini giyip, baloya
      gidebileceğini söylediyse de,
      onu tersleyerek, “Bu kadar iş
      dururken senin baloya gidip,
      eğlenmene müsade edemeyiz”
      demişler.
      Baloyu düzenleyen prensin niyeti ise baloya gelen genç
      kızlardan beğendiği birisiyle evlenip, onu kendisine prenses
      yapmakmış. Heyecanla balo gününü bekliyormuş.
      Derken balonun verildiği gün gelip çatmış. Saray, ülke
      içinden ve dışından gelen davetlilerle dolup taşmış.
      30
      Sinderella’nın üvey annesi ve kız kardeşleri de baloya
      gitmişler. Sinderella evde yalnız kalınca balodaki insanları
      düşünerek ağlamaya başlamış. Bir yandan yerleri süpürürken
      bir yanda da “Ne olurdu sanki, ben de baloya gidip,
      eğlenebilseydim” diye üzülüyormuş.
      Sinderella’nın sesini o ülkenin
      iyilik perisi işitmiş. Merak edip
      Sinderella’nın yanına gelmiş.
      - Neden mutsuzsun Sinderella?
      Senin gibi iyi kalpli bir
      kızın böyle mutsuz olmasının sebebi
      nedir? Diye sormuş.
      Sinderella:
      - Komşu ülkenin prensi bir balo düzenledi. Kardeşlerim
      ve annem o balodalar. Fakat beni götürmek istemediler.
      Üstelik benimle alay ettiler. Kalbimi kırdılar, demiş.
      İyilik perisi:
      - Sana yardımcı olacağım. Bana hemen büyükçe bir
      balkabağı ve bir düzine fare bul getir, demiş.
      Sinderella perinin bu isteğine bir anlam verememiş ama
      hemen gidip bahçeden büyükçe bir kabak kesmiş, kabaklarla
      beslenen farelerden de bir düzine yakalayıp
      periye götürmüş.
      Peri sihirli değneğiyle balkabağına
      dokunuverince, balkabağı altından bir
      arabaya dönüşmüş. Farelere dokununca
      ise, fareler çok bakımlı atlara ve
      arabacıya dönüşüvermiş.
      Sinderella bu olanların şaşkınlığı
      içerisinde iken peri, sihirli değneğini
      Sinderella’ya dokundurmuş.
      31
      Sinderella kendini birden altın işlemeli, ipekten, pırıl pırıl
      parlayan bir giysinin içerisinde bulmuş. O kadar güzel olmuş
      ki peri bile kendisine hayran kalmış. Sinderella’ya:
      - Hemen arabaya bin ve baloya git. Yalnız gece yarısı
      olmadan geri dönmen lazım, çünkü gece yarısı büyü bozulacak,
      demiş.
      Sinderella hemen arabaya binerek baloya varmış. Sarayın
      merdivenlerinden inerken balodaki herkes hayranlıkla
      Sinderella’ya bakıp merakla onun kim olduğunu birbirlerine
      soruyorlarmış. Üvey annesi ve kızkardeşleri de Sinderella’yı
      tanımamışlar fakat kıskançlıkla onu izlemeye başlamışlar. Sinderella’nın
      güzelliğini Prens de farketmiş, hemen yanına yaklaşıp,
      - Lütfen benimle dans eder misiniz? Diyerek Sinderella’yı
      dansa kaldırmış. Birlikte dans ederlerken Sinderella o
      kadar mutluymuş ki zamanın nasıl geçtiğini anlamamış. Vakit
      gece yarısını geçmek üzereymiş. Bunu farkeden Sinderella,
      Prens’ten özür dileyip koşarak merdivenlerden çıkmış. Merdivenlerden
      çıkarken ayakkabılarından biri ayağından çıkmış.
      Sinderella aceleden ayakkabısını almadan arabaya binip eve
      tam gece yarısı varmış.
      Kapıdan girer girmez büyü bozulmuş, altın araba kabağa,
      atlarla arabacı ise bir düzine fareye dönüşüvermiş.
      32
      Sinderella geçirdiği güzel geceyi düşleyerek uykuya
      dalmış.
      Ertesi gün baloya katılan herkes balodaki güzel kızı konuşuyormuş.
      Kimse bu kızın kim olduğunu bilmiyormuş. Prens
      de adını bile bilmediği bu kıza aşık olmuş ve her yerde onu
      aramaya başlamış. Elinde ise bir ayakkabıdan başka, bu
      kıza ait hiçbir şey yokmuş. Askerlerine emir vererek:
      - Bu ayakkabı kimin ayağına uyarsa o kızı saraya getirin,
      benim evleneceğim kız odur, demiş.
      Prens’in askerleri hemen yola çıkıp ayakkabıyı genç kızların
      ayağında denemeye başlamışlar. Fakat ayakkabı hiç
      birisinin ayağına olmuyormuş.
      En sonunda Sinderella’nın bulunduğu
      eve varmışlar. Sinderella’nın kızkardeşlerinden
      ayakkabıyı giymelerini
      istemişler. Ne kadar zorlasalar da
      ayakkabı ikisininde ayağına uymamış.
      Bunun üzerine askerler, evde başka kız
      bulunup bulunmadığını sormuşlar. Kızlar:
      - Sinderella adında bir hizmetçimiz
      daha var ama bu ayakkabının ona
      uyması imkansız. Çünkü o baloya katılmadı.
      Zaten bir hizmetçi parçasının
      baloda ne işi olabilir ki, diyerek gülüşmüşler.
      Askerler bunun üzerine hemen Sinderella’nın çağrılmasını
      ayakkabıyı onun ayağında da denemeleri gerektiğini,
      bunun prensin emri olduğunu söylemişler. Kızlar Sinderellayı
      çağırmışlar. Niyetleri, ayakkabının onun ayağına olmadığını
      görüp onunla alay etmekmiş.
      Sinderella, askerlerin yanına gelip uzatılan ayakkabıyı
      kolaylıkla ayağına giyivermiş.
      33
      Bunu gören kızkardeşlerinin şaşkınlıktan ağızları bir karış açılmış.
      Prens’in askerleri, aradıkları kızın Sinderella olduğunu
      anlamışlar.
      Hemen Sinderella’yı alıp Prens’in sarayına götürmüşler.
      Prens, Sinderella’yı görür görmez balodaki kız olduğunu anlamış.
      Hemen düğün hazırlıklarına başlanmış. Kırk gün kırk
      gece düğün yapılmış.
      Sinderella ve Prens evlenmişler.
      Sinderella evinden ve eski kötü günlerinden uzakta, mutlu
      bir hayat sürmüş.
      pamukşeker20
      pamukşeker20
      Yasaklı
      Yasaklı


      Kayıt tarihi : 08/03/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 540
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 50
      Mesleği : oğlum
      Medeni Durumu : Bekar
      Çocuk Sayısı : 1
      Eğitim Durumu : üniversite
      Yaşadığı Şehir / Ülke : Denizli
      Resim Resim : hangi masalda olmak istersiniz? Girlmmel3ks
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler : KEŞKE BUGÜN BİLDİĞİMİ DÜN BİLSEYDİM!!!
      Site Puanı Site Puanı : 49
      Rep Puanı Rep Puanı : 30

      hangi masalda olmak istersiniz? Empty Geri: hangi masalda olmak istersiniz?

      Mesaj tarafından pamukşeker20 Paz 11 Mayıs 2008, 7:31 pm

      ben hepsindede olmak isterdim. yes uhm bu arada kül kedisi masalını hatırlayamadım meltem,yardım et sigara molasi
      Herkonu Forum Sitesi
      Herkonu Forum Sitesi
      Admin
      Admin


      Kayıt tarihi : 26/01/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 1543
      Burç Sembolü : Burcunuzun Sembolü Lütfen
      Medeni Durumu : Evli
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler : Söylemediğin sözün hakimi,
      söylediğin sözün mahkumusun.
      ________________________

      Alim konuşuyorsa ; Bilirim susmasını ,
      Zalim konuşuyorsa ; Bilirim susmamasını !
      Cahil konuşuyorsa ; Bilirim susturmasını ,
      Bilmediğim konuda ; Bilirim konuşmamasını..
      _______________________

      Körden DeğiL!! Nankörden,
      YüzSüzden DeğiL!! 2 YüzLüden,
      Tipi Bozuk OLandan DeğiL!! Sütü Bozuk OLandan Kork...
      _______________________

      Ne kimseyi bir Hırs UğRuna Satarım..
      Ne de Kimseye yaLakaLık Yaparım..
      Ben Sadece,
      Bendeki doğruLarı Yaşarım..!.
      Site Puanı Site Puanı : 1337
      Rep Puanı Rep Puanı : 32

      hangi masalda olmak istersiniz? Empty Geri: hangi masalda olmak istersiniz?

      Mesaj tarafından Herkonu Forum Sitesi Paz 11 Mayıs 2008, 7:35 pm

      Pamuk bende, cocuk masallari pdf dosyasi var. Orada KÜL KEDiSi SiNDERALLA diye geciyor ama bu Kül Kedisi baska bir hikaye mi acaba uhm asi`ye sormak lazim:)
      pamukşeker20
      pamukşeker20
      Yasaklı
      Yasaklı


      Kayıt tarihi : 08/03/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 540
      Burç Sembolü : Balık / 20 Şubat -  20 Mart
      Yaş : 50
      Mesleği : oğlum
      Medeni Durumu : Bekar
      Çocuk Sayısı : 1
      Eğitim Durumu : üniversite
      Yaşadığı Şehir / Ülke : Denizli
      Resim Resim : hangi masalda olmak istersiniz? Girlmmel3ks
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler : KEŞKE BUGÜN BİLDİĞİMİ DÜN BİLSEYDİM!!!
      Site Puanı Site Puanı : 49
      Rep Puanı Rep Puanı : 30

      hangi masalda olmak istersiniz? Empty Geri: hangi masalda olmak istersiniz?

      Mesaj tarafından pamukşeker20 Paz 11 Mayıs 2008, 7:40 pm

      bilmem, bende orda karıştırdımm uhm uhm
      kübra
      kübra
      Genç
      Genç


      Kayıt tarihi : 20/03/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 77
      Burç Sembolü : Kova / 21 Ocak - 19 Şubat
      Yaş : 30
      Mesleği : öğrenci
      Medeni Durumu : Bekar
      Eğitim Durumu : öğrenci
      Yaşadığı Şehir / Ülke : bursa
      Resim Resim : hangi masalda olmak istersiniz? Aladin_02
      Site Puanı Site Puanı : 10
      Rep Puanı Rep Puanı : 2

      hangi masalda olmak istersiniz? Empty Geri: hangi masalda olmak istersiniz?

      Mesaj tarafından kübra Ptsi 12 Mayıs 2008, 7:33 am

      evet ya aynıymıs...


      En son kübra tarafından Ptsi 12 Mayıs 2008, 7:34 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
      kübra
      kübra
      Genç
      Genç


      Kayıt tarihi : 20/03/08
      Kadın
      Mesaj Sayısı : 77
      Burç Sembolü : Kova / 21 Ocak - 19 Şubat
      Yaş : 30
      Mesleği : öğrenci
      Medeni Durumu : Bekar
      Eğitim Durumu : öğrenci
      Yaşadığı Şehir / Ülke : bursa
      Resim Resim : hangi masalda olmak istersiniz? Aladin_02
      Site Puanı Site Puanı : 10
      Rep Puanı Rep Puanı : 2

      hangi masalda olmak istersiniz? Empty Geri: hangi masalda olmak istersiniz?

      Mesaj tarafından kübra Ptsi 12 Mayıs 2008, 7:33 am

      hangi masalda olmak istersiniz? Pen KÜLKEDİSİ
      Charles Perrault

      Bir zamanlar güzeller güzeli bir kız varmış. Annesi ölünce babası yeniden evlenmiş. Üvey annesi de ilk evliliğinden olan iki kızıyla birlikte gelip eve yerleşmiş.
      hangi masalda olmak istersiniz? Kkedisi1
      Bu iki kız, yeni kız kardeşlerinden hiç hoşlanmamış.

      Odasında ne var ne yoksa tavan arasına fırlatıp atmışlar. Ona bir kardeş gibi davranmak şöyle dursun, bütün ev işlerini üzerine yıkmışlar.

      Ev işleri bittikten sonra bile kızın onlarla oturmasına izin verilmiyormuş. Akşamları, mutfakta, sönmekte olan ocağın önünde duruyormuş tek başına, ellerini küllere doğru tutup ısınmaya çalışarak. Bu yüzden üvey kız kardeşleri ona “Külkedisi” adını takmışla.

      Bir gün iki kız kardeşe sarayda verilecek bir balo için davetiye gelmiş. İkisi de heyecandan deliye dönmüşler. Herkes Prens’in evlenmek istediğini biliyormuş. ‘Bakarsın ikimizden birini seçer, belli mi olur?’ diye düşünmüşler.

      İki kız kardeş de kendilerini mümkün olduğunca güzelleştirmek için hemen kolları sıvamışlar. Fakat maalesef bu biraz zormuş, çünkü Külkedisi’nin aksine bayağı çirkinmiş her ikisi de!

      Balo akşamı, üvey kardeşleri gittikten sonra Külkedisi mutfakta oturmuş ve için için ağlamaya başlamış. “Neyin var, neden ağlıyorsun Külkedisi?” diye sormuş bir kadın sesi.


      “Ben de baloya gitmek istiyordum,” demiş hıçkırarak Külkedisi.

      “Gideceksin öyleyse,” demiş ses. Külkedisi duyduğu sese doğru dönüp bakmış, şaşkınlıktan donakalmış.

      Güzel bir kadın duruyormuş yanı başında.

      “Ben senin peri annenim,” demiş kadın. “Şimdi kaybedecek zamanımız yok! Bana bir balkabağı getir hemen!”

      Külkedisi bir balkabağı getirmiş. Peri annesi sihirli değneğiyle dokununca, balkabağı birdenbire altından bir fayton oluvermiş.
      hangi masalda olmak istersiniz? Kkedisi2
      “Şimdi de altı fare...” Külkedisi altı fare bulup getirmiş, peri annesi onları hemen ata dönüştürmüş.

      “Bir sıçan...” Onu da arabacı yapmış.

      “Ve altı kertenkele...” Onları da faytonun arkasında koşacak altı uşağa çevirivermiş.

      Nihayet Külkedisi’ne gelmiş sıra. Peri değneğiyle bir dokununca Külkedisi’nin yırtık, pırtık giysileri nefesleri kesecek harika bir elbiseye dönmüşmüş. Ayaklarında bir çift camdan ayakkabı pırıl pırıl parlıyormuş.

      “Bir şey var yalnız,” demiş Peri. “Gece yarısına kadar eve dönmelisin. Saat on ikide elbisen tekrar eski giysilerine, faytonun balkabağına, atların fareye dönüşecek. Prens’in bunu görmesini istemezsin herhalde? Şimdi git, dilediğince eğlen.”

      O gece Külkedisi balonun yıldızı olmuş. Baloya katılan hanımlar (özellikle de iki üvey kız kardeşi) onun elbisesini çok beğenmişler ve terzisinin adını öğrenmek için ona yalvarmışlar. Beyefendilerin hepsi onunla dans etmek için birbirleriyle yarışmışlar.

      Prens ise götür görmez ona âşık olmuş! Ve o andan sonra hiç kimseye bu kızla dans etmek için izin verilmemiş.

      Saatler saatleri, dakikalar dakikaları kovalamış ve Külkedisi saat tam on ikiyi vuracağı sırada evde olması gerektiğini hatırlamış.

      “Gitme!” diye seslenmiş Prens arkasından, ama Külkedisi bir an bile durmadan koşup oradan uzaklaşmış. Sokağa çaktığında elbisesi tekrar eski elbiselerine dönüşmüş. Geriye kala kala camdan ayakkabıların bir teki kalmış. Diğer tekini nerede kaybettiğini bilmiyormuş.

      O gece Külkedisi uyuyana kadar ağlamış. Hayatının bir daha asla o geceki kadar harika olamayacağını düşünüyormuş.

      Ama bu doğru değilmiş. Ayakkabının diğer tekini sarayın merdivenlerinde bulmuşlar. Ertesi sabah Prens ev ev dolaşıp ayakkabıyı tek tek bütün genç kızlara denetmiş. “Bu ayakkabının dün gece karşılaştığım güzel sahibini bulamazsam yaşayamam,” demiş.

      Derken Külkedisi’nin evine gelmiş. Üvey kardeşleri ayakkabıyı denemişler. Olmamış. Ayaklarına girmemiş bile.

      Prens çok üzgünmüş, çünkü uğramadığı sadece birkaç ev kalmış. Tam oradan ayrılacakken evin hizmetçisi dikkatini çekmiş.

      “Hanımefendi,” demiş Prens Külkedisi’ne, “bir de siz deneseniz?”

      “O mu deneyecek? Ne münasebet!” diye haykırmış üvey kardeşler.

      Fakat Prens ısrar etmiş. Külkedisi’nin ne kadar güzel bir kız olduğu gözünden kaçmamış. Tabii ayakkabı Külkedisi’nin ayağına kalıp gibi oturmuş. Prens diz çöküp Külkedisi’ne evlenme teklif ederken iki üvey kardeşe de öfke ve kıskançlıkla olanları seyretmek kalmış. Külkedisi Prens’in teklifini tabii ki kabul etmiş.
      reco_54
      reco_54
      Ödüllü Üye
      Ödüllü Üye


      Kayıt tarihi : 12/03/08
      Erkek
      Mesaj Sayısı : 1666
      Burç Sembolü : Terazi / 24 Eylül - 23 Ekim
      Yaş : 53
      Mesleği : Otomativ
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 1
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : Bursa
      Resim Resim : ---
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler :
      İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
      Site Puanı Site Puanı : 583
      Rep Puanı Rep Puanı : 81

      hangi masalda olmak istersiniz? Empty Geri: hangi masalda olmak istersiniz?

      Mesaj tarafından reco_54 Ptsi 12 Mayıs 2008, 7:41 am

      KİBRİTÇİ KIZ
      hangi masalda olmak istersiniz? Kibritci
      Bir yılbaşı gecesiydi. Dondurucu, kavurucu bir soğuk vardı. Yoldan geçenler paltolarının yakasını kaldırmışlar, atkılarına bürünmüşler, hızlı hızlı yürüyorlardı. Kimi evine geç kalmış, acele ediyor, kimi bir eğlence yerine gidiyordu.
      Çocuklar koşuyorlar, birbirlerine kartopu atıyorlardı. Gecenin zevkini en çok onlar çıkarıyorlardı. Kahkahalarla gülüyorlar, sevinçle haykırıyorlardı.
      Yalnız bir çocuk vardı ki gelip geçenler onun farkında değillerdi. Ufak bir kız çoçuğu. Başı açık, elbisesi yama içinde, yoksul bir kızcağız. Bir kapının önüne büzülmüş, çıplak ayaklarını altına almıştı. Soğuktan morarmış tir tir titriyordu. Üzerinde oturduğu taş basamakta buz gibiydi.

      Yavrucağız da sanki donmuş, bir buz parçası kesilmişti.
      Geniş bir mukavva kutunun içine sıralanmış kibrit kutularına bakarken gözleri yaşarıyordu.
      Evet, bu bir kibritçi kızdı. O gün bir tek kutu kibrit bile satamamıştı. Satsa, bir kaç kuruş para kazansa, kalkıp evine gider, annesiyle birlikte hiç olmazsa bir kase sıcak çorba içerdi. Gidemiyordu, çünkü o gün hiç kibrit satamadığını annesine söylemekten çekiniyordu. Soğuktan, üzüntüsünden titreyen kısık,incecik sesiyle "Kibrit var, kibrit"diye bağırıyordu. Sokaktan geçenlerin hiçbiri başını çevirip bakmıyordu...
      Ah hiç olmazsa ayaklarında terlikleri olsaydı! Biraz önce, sokak sokak dolaşırken, hızla geçen bir arabanın önünden kaçmış, kaçarken terlikleri ayağından fırlamıştı.
      Karşı kaldırıma geçtikten sonra, dönüp bakmış hınzır bir çocuğun terlikleri kapıp kaçtığını görmüştü. Arkasından seslenmişti ama, çocuk alaylı alaylı seslenerek koşa koşa uzaklaşmıştı.

      Kibritçi kız bunun üzerine bir kapının girintisine sığınmış, oracığa kıvrılıp oturmuştu.
      Parmakları donmuş, sızlamaya başlamıştı. Kızcağız bu acıya dayanamadı, kutulardan birini açıp bir kibrit çıkardı. Parmakları uyuşmuştu, kibrit çöpünü elinde güçlükle tutuyordu. Eli titreye titreye çöpü duvara sürttü. Kibrit birden alev aldı; tatlı, yumuşacık, turuncu bir alev.

      Zavallı kız, kibriti bir elinden öbür eline geçirerek, parmaklarını ısıttı. İçi de ısınmıştı. Sanki gürül gürül yanan bir ocağın karşısındaydı. Gözleri aleve dikilmiş, düşlere dalmıştı: Güzel bir odada, büyük bir ocağın karşısında oturuyordu. Arkasında kalın bir yünlü hırka, ayaklarında kürklü terlikler vardı.

      Isınmış, terlemeye bile başlamıştı... Derken kibrit sönüverdi. Kibritin sönmesiyle, o tatlı düşlerde sona ermişti. Kızcağızın parmakları yeniden donmaya, sızlamaya başlamıştı.
      Bir kibrit daha yaktı. Bu sırada soğuk bir rüzgar esti. Kız kibrit sönmesin diye, duvardan yana döndü. Öbür elini aleve siper etti. Aleve bakarken, karşısındaki duvar sanki eridi, birden açıldı, içerisi göründü. İçeride geniş bir oda vardı. Kar gibi bembeyaz örtü yayılmış bir masanın üzerine tabak tabak yiyecekler dizilmişti. Sofrada gümüş şamdanlar yanıyor, odayı gündüz gibi aydınlatıyordu. Kızcağız'ın gözleri sofranın ortasında, büyük bir tabağa konulmuş, nar gibi kıpkırmızı kaz kızartmasına dikilmişti. Ağzı sulandı. Elini oraya doğru uzattı. Kibrit yana yana sonuna gelmişti, parmağını yakıyordu. Kızcağız çöpü yere atıverdi. Atmasıyla birlikte, yılbaşı sofrası siliniverdi, gözlerinin önüne taş duvar yeniden dikildi.

      Üçüncü kibrit daha fazla düşler yarattı:Bir yaz gecesi...Kibritçi Kız kırda bir ağacın altına oturmuş, yıldızlara bakıyor. Gece olduğu halde hava sıcak. Altındaki toprak, gündüz güneşten ısınmış, fırın gibi yanıyor... Küçük kız gözlerini yıldızlardan ayıramıyordu. Uzaktan uzağa gece kuşları ötüyor, kurbağalar bağrışıyordu.

      Derken bir yıldız kaydı, gökyüzüne geniş bir yay çizerek uzaklaştı, söndü. Kızcağız: 'işte, biri daha öldü' diye mırıldandı. Bir gün, ninesi söylemişti: Her yıldız düştükçe yeryüzünden biri ölürmüş... Ninesini bir daha görebilmek için bir kibrit daha çaktı. Soğuktan kaskatı kesilmiş, beyni durmuştu. O şimdi sokak ortasında olduğunu unutmuş, düşler dünyasına dalmıştı. Kibritin alevinde yine ninesini görüyor, onun sesini işitir gibi oluyordu. İşte ninesi geliyordu. Lapa lapa yağan karların arasından bir melek gibi iniyordu... Geldi, geldi...Kollarını açtı, torununu kucakladı, aldı göklere doğru götürdü...
      Ertesi sabah, yoldan geçenler, bir evin basamağında donmuş kalmış kızcağızın ölüsünü buldular. Yanı başında bir sürü boş kibrit kutusu vardı.

      -Zavallı kız ısınmak için bütün kibritlerini yakmış dediler... Bu kibritlerin alevinde onun ne düşler gördüğünü bilemezlerdi ki.

      reco_54
      reco_54
      Ödüllü Üye
      Ödüllü Üye


      Kayıt tarihi : 12/03/08
      Erkek
      Mesaj Sayısı : 1666
      Burç Sembolü : Terazi / 24 Eylül - 23 Ekim
      Yaş : 53
      Mesleği : Otomativ
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 1
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : Bursa
      Resim Resim : ---
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler :
      İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
      Site Puanı Site Puanı : 583
      Rep Puanı Rep Puanı : 81

      hangi masalda olmak istersiniz? Empty Geri: hangi masalda olmak istersiniz?

      Mesaj tarafından reco_54 Ptsi 12 Mayıs 2008, 7:45 am

      FARELİ KÖYÜN KAVALCISI
      Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde develer tellalken, pireler berberken, ben annemin beşigini tıngır mıngır sallarken; ülkenin birinde bir köy varmış. Halkı mutluluk içinde yaşarmış. Günlerden bir gün köyün bütün evlerine fareler dolmuş. Binlerce fare köyün sokaklarında, evlerde dolaşıyorlarmış. Yatak odasına gitseler, mutfağa girseler farelerden geçilmiyormuş. Ne bulurlarsa yiyorlarmış. Halk ne yapacağını şaşırıp kalmış. Köy muhtarından bu işe bir çare bulmasını istemişler. Muhtarın da elinden bir şey gelmiyormuş. Böylece köyün adına fareli köy denmiş. Fareli köyün çocukları da, bu pis yaratıklarda bıkmışlar.

      Bir gün fareli köye bir çalgıcı gelmiş. Muhtara: "Eğer bana bir kese altın verirseniz, köyü farelerden temizlerim." demiş. Bütün köy halkı bu habere sevinmişler. Aralarında hemen çalgıcının istediği bir kese altını toparlamışlar ve muhtara teslim etmişler. Halkın tek istediği bu farelerden kurtulmakmış.

      Çalgıcı isteğinin kabul edildiğini öğrenince başlamış kavalını çalmaya. Kavaldan öyle tatlı, öyle güzel sesler çıkıyormuş ki, fareler saklandıkları yerlerden akın akın çıkarak çalgıcının yanına geliyorlarmış. Kısa bir sürede çalgıcının etrafı binlerce fare ile dolmuş. Köydeki bütün farelerin çalgıcının etrafında toplandığı sırada çalgıcı yürümeye başlamış. Köye gelirken gördüğü dereye doğru yürümüşler. Çalgıcı önde kavalını üflüyor, fareler peşinden geliyormuş. Çalgıcı dere kenarına gelince suyun içine yürümüş. Derede o kadar çok su varmış ki ama çalgıcı karşı kıyıya geçmiş. Farelerde peşinden gelmek isteyince dereye düşen fare suda boğulup ölmüş. Bütün fareler ölünceye kadar çalgıcı kavalını öttürmeye devam etmiş. Çalgıcı bütün farelerin öldüğünü görünce ödülü olan bir kese altını almak için hemen köye geri dönmüş.

      Fareleri yok eden başarısından sevinç duyduğu için, emin adımlarla yürüyormuş. Sonunda köye varınca: "Bir kese altınımı alırım. Bu altınlarla şehre gider, işimi kurarım. Bende zengin insanlar arasına katılır ve rahat yaşamaya başlarım" diye düşünmüş. Bu düşüncelerle muhtarın yanına varan çalgıcı muhtardan ödülünü istemiş. Muhtar oyun bozanlık yapmış. "Nasıl olsa farelerden kurtulduk, bir kese altını vermesem olur" diye düşünmüş. Çalgıcıya çeşitli nedenler göstererek altınlarını vermemiş.

      Çalgıcı kandırıldıgını anlayınca: "Ben size bir oyun oynayayım da görün" demiş. Başlamış kavalını çalmaya. Kavalın sesini duyan bütün çoçuklar çalgıcının yanına koşmuş. Çalgıcıda hem kavalını üflüyor, hemde yürümeye başlamış. Köyün bütün çocuklarıda kavalcının peşinden gitmişler. Köyde hiç çocuk kalmamış. Analar babalar kara kara düşünmeye başlamışlar.

      Köylüler muhtara gidip: "Ne yapacağız, ne edeceğiz. Sen çalgıcının hakkı olan bir kese altını vermeliydin. Bak şimdi çocuklarımızı aldı götürdü" demişler.
      Kavalcı kızgın kızgın, peşinde çocuklarla birlikte ormana varmışlar. Ormanda bir ağacın altında dinlenirken aklına tekrar muhtara gitmek altınlarını bir daha istemek gelmiş. O sırada telaşla yerinden kalkınca kavalını almayı unutmuş. Sihirli kavalı bulan bir çocuk, arkadaşlarının yanına gelmesi için başlamış çalmaya. Kavalın sesini duyan çocuklar hemen ormanda toplanmışlar. Hemen köye, annelerinin babalarının yanına dönmeyi düşünmüşler. Kavalı bulan çocuk köyün yolunu biliyormuş. Kavalı çalan çoçuk önde diğerleri arkasında köye geri dönmüşler. Anneleri, babaları çok sevinmişler. Şenlikler düzenlemişler. Kırk gün kırk gece bayram etmişler.

      Tabi bu sırada da köylüler muhtarı azarlamışlar. Çalgıcının hakkını vermesini söylemişler. Hakkını alan çalgıcıda hayallerini gerçekleştirmek için köyden ayrılmış. Onlar ermiş muradına, biz gidelim diğer masalları okumaya.
      reco_54
      reco_54
      Ödüllü Üye
      Ödüllü Üye


      Kayıt tarihi : 12/03/08
      Erkek
      Mesaj Sayısı : 1666
      Burç Sembolü : Terazi / 24 Eylül - 23 Ekim
      Yaş : 53
      Mesleği : Otomativ
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 1
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : Bursa
      Resim Resim : ---
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler :
      İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
      Site Puanı Site Puanı : 583
      Rep Puanı Rep Puanı : 81

      hangi masalda olmak istersiniz? Empty ÇİZMELİ KEDİ

      Mesaj tarafından reco_54 Ptsi 12 Mayıs 2008, 7:47 am

      ÇİZMELİ KEDİ
      hangi masalda olmak istersiniz? Cizmelikedi
      Charles Perrault

      Bir zamanlar, üç oğlu olan bir değirmenci varmış. Değirmenci ölünce büyük oğluna değirmen, ortanca oğluna eşek, küçük oğluna da kedi miras kalmış. Küçük oğlu bu duruma çok üzülmüş.

      “Kedi ne işine yarar ki insanın?” diye yakınmış. “Pişirip yiyemezsin bile.” Kedi bunu duymuş ve hemen cevap vermiş. “Kötü bir mirasa sahip olmadığınızı göreceksiniz efendim. Bana boş bir çuval ve bir çift de çizme verirseniz, neye yarayacağımı görürsünüz.”

      Şaşkınlıktan ağzı bir karış açık kalan çocuk, kedinin istediklerini yapmış. Kedi çizmeleri giyince ayna karşısına geçmiş ve kendini pek beğenmiş. Sonra kilerden taze bir marulla güzel bir havuç seçip ormanın yolunu tutmuş. Ormanda çuvalın ağzını açmış, marulla havucu çuvalın içine yerleştirip bir ağacın arkasına saklanmış. Çok geçmeden taze sebzelerin kokusunu alan küçük bir tavşan çuvalın yanına gelmiş, zıplayıp içine atlamış. Kedi saklandığı yerden çıkıp çuvalın ağzını sıkı sıkı bağlamış.

      Ancak Çizmeli Kedi tavşanı efendisine götürmek yerine doğruca saraya gidip Kral’la görüşmek istediğini söylemiş. Kral’ın huzuruna çıktığında yere eğilerek, “Yüce Efendimiz, size Efendim Marki’den bir hediye getirdim,” demiş. Bu hediye Kral’ın çok hoşuna gitmiş.

      Üç ay boyunca Çizmeli Kedi saraya o kadar çok hediye götürmüş ki, Kral artık onun yolunu gözler olmuş. Derken Çizmeli Kedi’nin dört gözle beklediği gün nihayet gelmiş çatmış. “Bana sakın neden diye sormayın ve bu sabah ırmağa gidip yıkanın,” demiş sahibine. Çizmeli Kedi, o sabah Kral’ın Prenses’le, yani kızıyla birlikte ırmağın kenarından geçeceğini biliyormuş.

      O sabah, Kral’ın faytonu ırmağın yakınından geçerken Çizmeli Kedi telaşla yanlarına yaklaşmış. “Yardım edin! Yardım edin!” diye bağırmış. “Efendim Marki boğuluyor!” Kral hemen bir alay askerini ırmağa yollamış.

      Fakat Çizmeli Kedi bununla da kalmamış. Kral’a, efendisi ırmakta yüzerken hırsızların onun elbiselerini çaldıklarını söylemiş. (Oysa Çizmeli Kedi, efendisinin elbiselerini çalıların arkasına kendisi gizlemiş!) Kral, hiç gecikmeden Marki’ye bir takım elbise yollamış. Tahmin edeceğiniz gibi Çizmeli Kedi’nin sahibi, kendisine Marki denmesine çok şaşırmış, ama akıllılık edip hiç sesini çıkarmamış.

      Marki güzelce giyindirildikten sonra Kral onu gideceği yere götürmek için faytonuna davet etmiş ve kızıyla tanıştırmış. Prenses, iki dirhem bir çekirdek giyinmiş olan Marki’ye bir bakışta âşık olmuş.

      O sırada Çizmeli Kedi koşa koşa oradan uzaklaşmış. Çok geçmeden büyük bir tarlada ot biçen insanlara rastlamış. “Beni dinleyin!” diye bağırmış. “Kral bu yöne doğru geliyor. Size bu tarlaların kime ait olduğunu sorarsa ona efendim Marki’ye ait olduğunu söyleyeceksiniz. Yoksa sizi dilim dilim doğrattırırım!”

      Sonra Çizmeli Kedi bir süre daha koşmuş ve büyük bir tarlada buğday biçen adamlara rastlamış. Aynı şeyi onlara da söylemiş. Sonra tekrar koşmuş ve her rastgeldiği insana aynı şeyleri tekrarlamış. Derken Dev’in şatosuna varmış.

      Kral’ın Faytonu Çizmeli Kedi’nin geçtiği yerlerden geçerken Kral her rastgeldiği insana, “Bu tarlalar kime ait?” diye soruyormuş. Her defasında da aynı cevabı alıyormuş. Kral, Marki’nin bu kadar çok toprağa sahip olmasına şaşırmış. (Çizmeli Kedi’nin sahibi de öyle!)

      O sırada Çizmeil Kedi Dev’in şatosunda başka bir işler çevirmekle meşgulmüş. “Dev,” demiş Çizmeli Kedi, Dev’in nefesinin kokusundan iğrendiğini gizlemeye çalışarak. “Senin aynı zamanda müthiş bir sihirbazlık gücünün olduğunu söylüyorlar, doğru mu?”

      “Öyle diyorlarsa, öyledir,” demiş Dev alçakgönüllülükle.

      “Örneğin, istersen hemen bir aslana dönüşebildiğini söylüyorlar,” demiş Çizmeli Kedi. Bunu söyler söylemez Dev hemen kendini bir aslana dönüştürüvermiş. Çizmeli Kedi kendini dolabın üzerine zor atmış. Dev tekrar eski haline dönünce dolaptan aşağı inmiş. “Mükemmel!” demiş Çizmeli Kedi. “Ama fare gibi küçük bir şeye dönüşmek senin gibi cüsseli biri için imkânsız olmalı!”

      “İmkânsız mı?” diye gülmüş Dev. “Benim yapamadığım şey yoktur!” Dev bir anda fareye dönüşmüş, Çizmeli Kedi de onu hemen yutmuş.

      Derken Kral, Dev’in şatosuna varmış. Şatonun artık kime ait olduğunu tahmin etmişsinizdir herhalde! Çizmeli Kedi Kral’ın faytonunu şatonun yolunda karşılamış. “Bu taraftan gelin,” demiş. “Sizi bir ziyafet bekliyor.” (Dev o gün birkaç arkadaşına bir ziyafet vermeyi planladığı için yemeklerle donatılmış büyük bir masa hazır bekliyormuş!”)

      O günün sonunda Çizmeli Kedi’nin sahibi Marki Prenses’le nişanlanmış. Bir hafta sonra da evlenmişler. Çizmeli Kedi’ye ne mi olmuş? Dokuz canından dokuzunu da sefa içinde sürmüş ve bir daha da fare avlamasına gerek kalmamış , ara sıra avlamış, o da kedi olduğunu unutmamak için
      reco_54
      reco_54
      Ödüllü Üye
      Ödüllü Üye


      Kayıt tarihi : 12/03/08
      Erkek
      Mesaj Sayısı : 1666
      Burç Sembolü : Terazi / 24 Eylül - 23 Ekim
      Yaş : 53
      Mesleği : Otomativ
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 1
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : Bursa
      Resim Resim : ---
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler :
      İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
      Site Puanı Site Puanı : 583
      Rep Puanı Rep Puanı : 81

      hangi masalda olmak istersiniz? Empty Geri: hangi masalda olmak istersiniz?

      Mesaj tarafından reco_54 Ptsi 12 Mayıs 2008, 7:50 am

      PAMUK PRENSES VE YEDİ CÜCELER
      hangi masalda olmak istersiniz? Masal110
      Grimm Kardeşler

      Bir kış günü bir kraliçe pencerenin önünde dikiş dikerken iğne eline batmış. Hemen bir parça pamukla elinden akan kanı silmiş. Keşke demiş kraliçe " teni şu pamuk kadar beyaz, dudakları kan damlası kadar kırmızı ve saçları şu pencerenin pervazı kadar kara bir kızım olsa."


      Bir gün kraliçenin dileği yerine gelmiş. Bebeğine Pamuk Prenses adını vermiş. Ne yazık ki, kısa süre sonra ölmüş. Kral zaman içerisinde yeniden evlenmiş. Karısı güzel bir kadınmış ama cok iyi kalpli değilmiş. Bütün gün aynanın karşısına geçip, "Ayna ayna dile gel, söyle bana kim daha güzel " diye sorarmış. Ayna da şöyle cevap verirmiş; "Bundan kuşku duyan var mıdır bilmem, tabi ki en güzel sizsiniz kraliçem."


      Günlerden bir gün ayna kraliçenin bu sorusuna farklı bir yanıt vermiş; "Bunu nasıl söyleyeceğim bilemem ama Pamuk Prenses sizden güzel kraliçem." Bunun üzerine çok sinirlenen kraliçe hemen bir avcı bulmuş ve ona "Pamuk Prensesi alıp ormana götür ve bana onun yüreğini getir," diye emretmiş. Adamcağız Pamuk Prensesi ormana götürmüş ama öldürmeye kıyamamış. Durumu anlayan Pamuk Prenses "beni burada bırak. Bir daha asla geri dönmem merak etme" diyerek avcıya yalvarmış. Avcı da merhamete gelmiş ve onu orada bırakıp bir ceylanın yüreğini kraliçeye götürmüş.
      hangi masalda olmak istersiniz? Masal120
      Pamuk Prenses ormanda saatlerce yol almış. Tam kaybolduğunu düşünürken küçük bir
      kulübe görmüş. Kapıyı çaldığı halde kimse açmayınca da içeri girmiş. Ne ilginç bir evmiş bu böyle. Masada yedi küçük tabak ve yedi küçük bardak duruyormuş. Zavallı Pamuk Prenses çok aç olduğu için hemen bir şeyler yemiş. Sonra da üst kata çıkmış. Bir kaç saat sonra Pamuk Prenses öfkeli seslerle uyandırılmış. "Bizim evimizde ne arıyorsun sen?" Pamuk Prenses işçi giysileriyle evin içinde dolaşıp duran yedi küçük adama bakmış. Başına gelenleri onlara anlatmış. "Gördüğünüz gibi," demiş "gidebileceğim hiçbir yer yok "Hayır var" diye bağırmış yedi cüceler hep bir ağızdan. "Burada kalabilirsin! Ama biz yokken kapıyı hiç bir yabancıya açmamalısın."


      hangi masalda olmak istersiniz? Masal130Böylece Pamuk Prenses cücelerin evinde yaşamaya
      başlamış. Eskisinden çok farklı bir hayatı varmış artık. Uzun günler boyunca konuşacak birini özlüyormuş. Bir sabah yaşlı bir kadın kapıyı çalmış. Elindeki sepette bir sürü ilginç şey varmış. Pamuk Prenses açık pencereden uzanarak kadınla konuşmaktan kendini alamamış.


      Pamuk Prenses o yaşlı kadının aslında kılık değiştirmiş olan kraliçe olduğunu anlamamış. Meğer kraliçe aylarca aynaya bakmadıktan sonra bir gün bakmayı denemiş de ayna ona, "bunu nasıl söyleyeceğimi bilemem, ama Pamuk Prenses sizden güzel kraliçem," deyivermiş. Kraliçe bunun üzerine öfkeyle yollara düşüp Pamuk Prenses'in gizlendiği yeri
      bulmuş.
      hangi masalda olmak istersiniz? Masal140
      "Kapıyı yabancılara açmaman akıllıca," demiş kraliçe. "Ama lütfen şu elmayı bir iyi niyet belirtisi olarak kabul et." Böyle bir şeyi reddetmek ayıp olacağı için Pamuk Prenses elmayı almış ve kadın gidince kocaman bir ısırık almış. Cüceler işten eve döndüklerinde Pamuk Prenses'i yerde cansız yatar bulmuşlar. Elma hala elinde duruyormuş. Cüceler ağlayarak, "Bu kraliçenin işi!" demişler. Büyük bir kederle Pamuk Prenses'in cansız bedenini taşıyıp camdan bir tabuta koymuşlar.


      Bir sabah oralardan geçmekte olan bir prens tabutu ve içindeki güzel kızı görmüş. Görür görmez de aşık olmuş. "Onu saraya götürmeliyim" demiş. "Bir prensese böylesi yakışır." Cüceler karşı çıkmamışlar. Prense tabutu taşımasında yardım etmişler. Ama tam bu sırada Pamuk Prensesin boğazındaki elma parçası çıkmış. Pamuk Prenses yattığı yerden doğrulup gülümsemiş. Pamuk Prenses ve prens çok mutlu bir hayat sürmüşler. Kötü kalpli kraliçe ise öfkesinden çok kısa bir süre sonra ölmüş.
      reco_54
      reco_54
      Ödüllü Üye
      Ödüllü Üye


      Kayıt tarihi : 12/03/08
      Erkek
      Mesaj Sayısı : 1666
      Burç Sembolü : Terazi / 24 Eylül - 23 Ekim
      Yaş : 53
      Mesleği : Otomativ
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 1
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : Bursa
      Resim Resim : ---
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler :
      İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
      Site Puanı Site Puanı : 583
      Rep Puanı Rep Puanı : 81

      hangi masalda olmak istersiniz? Empty kursun asker

      Mesaj tarafından reco_54 Ptsi 12 Mayıs 2008, 8:02 am

      hangi masalda olmak istersiniz? Kursun10
      Tek Ayaklı Kurşun Asker
      Ah! Ne güzel kurşun askerler diye mırıldandı küçük çocuk. Dogum yıldönümünde kendisine verilen armaganları gözden geçiriyordu. En çok, kurşun askerleri begenmişti. Onları, kutularından çıkararak, masanın üzerine bir bir sıraladı. Düzgün tüfekleri ve kırmızı sapkaları ile hepsi de çok güzel duruyordu.

      Fakat o da ne? Kurşun askerler arasında bir tanesi, arkadaşlarına benzemiyordu. Çocuk, bu askeri eline aldı ve öbür kurşun askerlerin sırasından ayırdı. Çünkü, bu kurşun askerin tek bacagı vardı. Öbür bacagı, her halde, usta tarafından yapılırken unutulmuştu. Çocugun, başka oyuncakları da vardı. Kartondan yapılmış bir saray, agaçlarla dolu bahçesi ve içinde kuguların yüzdügü gölü ile güzel bir görünüm yaratıyordu. Gölün yanında da dans eden bir kız duruyordu. Dans eden kız, ayaklarından birini havaya kaldırmıştı.

      Tek ayaklı asker, bulundugu yerden, dans eden kızı gördü:

      -Işte benim gibi tek ayaklı biri daha, diye düşündü. Ne güzel! Benim sevgilim olabilir.

      Tek ayaklı asker, bu güzel kızı daha iyi görebilmek için, bir şeker kutusunun arkasına gizlendi. Hayranlıkla kızı seyrederken, şeker kutusunun kapagı birden açıldı. Içinden kara bir oyuncak çıktı. Bu oyuncak şeytana benziyordu. Gözlerini kırpmadan, dans eden kıza bakıyordu.

      Ertesi gün çocuk, erkenden kalktı. Oyuncaklarıyla oynamaya devam etti. Tek ayaklı askerle oynarken, onu pencereden bahçeye düşürdü. Koşa koşa bahçeye çıktı. Tek ayaklı askerı her yerde aradı. Fakat bir türlü bulamadı. Aglayarak içeriye girdi.

      Tek ayaklı askeri, o sırada sokaktan geçen iki çocuk görmüştü. Bunlar, tek ayaklı askeri alarak oradan uzaklaşmışlardı. Bir süre onunla oynadılar. Sonra, kagıttan bir kayık yaparak, tek ayaklı askeri, kayıgın içine yerleştirdiler. Kayıgı nehire bıraktılar.

      Tek ayaklı asker, kagıttan kayıgın içinde, nehrin akıntısına kapılarak, gözden kayboldu. Bir süre sonra da tek ayaklı askeri, kagıttan kayıkla birlikte, kocaman bir balık yutuverdi. Zavallı tek ayaklı asker, balıgın midesinde, başına gelen bu felaketin geçmesini sabırla bekledi.

      Günün birinde, balıgın çırpındıgını duydu. Balıgı bir avcı yakalamış ve bir kadına satmıştı. Kadın, balıgı alıp mutfaga götürdü. Balıgın karnını açınca, tek ayaklı asker, gün ışıgına kavuşmuştu. Balıgın karnından çıkan tek ayaklı . askeri gören kadın:

      -Aaaa! Tek ayaklı bir kurşun asker, diye mırıldandı.

      Raslantıya bakın ki, bu kadın, tek ayaklı askerin sahibi olan çocugun annesiydi. Tek ayaklı askeri, çocugunun odasına götürdü. Masanın üzerine koydu.

      Tek ayaklı asker, bulundugu yeri tanıdı. Etrafına bakındı. Dans eden güzel kızın hala yerinde durdugunu görerek sevindi. Geç kız da onu görmüştü ve sevindigini belli etmişti.

      Bu sırada odaya çocuk girdi. Tek ayaklı askeri masanın üzerinde gördü. Hemen alarak, ocakta yanmakta olan ateşe attı.

      Zavallı kursun asker, ateşte tamamen eriyinceye kadar, gözlerini güzel kızdan ayırmadı. Fakat tam bu sırada, beklenmedik bir şey oldu. Kapı ve pencerinin açık olmasından, odada hava akımı oldu. Bu hava akımına kapılan genç kız, ocakta yanmakta olan tek ayaklı askerin yanina kadar uçtu. Her ikisi de birlikte yandılar kül oldular.

      Ertesi sabah, evin hanımı, ocagin küllerini temizlerken, tamamen sönmüş küllerin arasinda, yanmaya devam eden ve güneş gibi parıldayan kurşundan bir kalp buldu.
      reco_54
      reco_54
      Ödüllü Üye
      Ödüllü Üye


      Kayıt tarihi : 12/03/08
      Erkek
      Mesaj Sayısı : 1666
      Burç Sembolü : Terazi / 24 Eylül - 23 Ekim
      Yaş : 53
      Mesleği : Otomativ
      Medeni Durumu : Evli
      Çocuk Sayısı : 1
      Eğitim Durumu : Lise
      Yaşadığı Şehir / Ülke : Bursa
      Resim Resim : ---
      Yasaklanma Sebebi Yasaklanma Sebebi : ---
      Sevdiğim Sözler Sevdiğim Sözler :
      İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.
      Site Puanı Site Puanı : 583
      Rep Puanı Rep Puanı : 81

      hangi masalda olmak istersiniz? Empty Geri: hangi masalda olmak istersiniz?

      Mesaj tarafından reco_54 Cuma 30 Mayıs 2008, 2:20 pm

      …Kırmızı Başlıklı Kız…


      Bir zamanlar küçük bir kız varmış. Annesi ona üzerinde kırmızı başlığı olan bir pelerin almış. Kız bu pelerini çok seviyormuş ve nereye gitse onu giyiyormuş. Bu nedenle de herkes ona Kırmızı Başlıklı Kız diyormuş. Bir gün “Kırmızı Başlıklı Kız!” diye seslenmiş kızın annesi. “Büyükannen hâlâ hasta. Hadi giyin de, ona yaptığım şu çöreği götür.” Kırmızı Başlıklı Kız da elbisesini giymiş, üzerine kırmızı başlıklı pelerinini geçirmiş, başlığı çenesinin altında sıkıca bağlamış ve yola çıkmış.



      “Tavşan Ormanı’ndaki yoldan ayrılma sakın!” diye seslenmiş annesi arkasından. (Ormanın adı Tavşan Ormanıymış, ama içinde uzun zamandır bir tek tavşan bile yokmuş - neden olmadığını birazdan öğreneceksiniz.) “Ayrılmam anne,” demiş Kırmızı Başlıkıl Kız. Tam ormana girmiş, birkaç adım atmış ki, çalılıkların arasından bir ses duymuş. Yola birden bir kurt fırlamış. Kırmızı Başlıkıl Kız korkusundan az kalsın elindeki sepeti düşürüyormuş. Fakat kurt hiç de öyle düşmanca görünmüyormuş. “Nereye böyle küçük kız?” diye sormuş kurt.



      “Büyükanneme gidiyorum,” demiş Kırmızı Başlıklı Kız. “Tavşan Ormanı’nın sonundaki ilk ev. Büyükannemin sağlığı pek iyi değil. Bu arada adım ‘küçük kız’ değil, ‘Kırmızı Başlıklı Kız.’ ” “Özür dilerim,” demiş kurt. “Bilmiyordum. Bak sana ne diyeceğim. Ben bir koşu gidip Büyükannene senin yolda olduğunu haber vereyim. Yalnız sakın yolda oyalanayım falan deme, olur mu? Başına bir şey gelmesini istemeyiz, öyle değil mi?” Kurt oradan hemen sıvışmış! Çünkü yakınlarda bir oduncu dolaşıyormuş. Eğer kızı hemen orada yerse, oduncunun kızın yardımına koşacağını biliyormuş. Kırmızı başlıklı Kız, çiçek toplayarak, kelebeklerin peşinden koşarak, kuş seslerini dinleyerek yolda ağır ağır ilerlerken kurt kestirmeden Büyükanne’nin evine varmış, kapıyı çalmış.



      “Kim o?” diye seslenmiş içeriden yaşlı kadın. Kurt sesini değiştirerek, “Benim, Kırmızı Başlıkıl Kız,” demiş. “Çayın yanında yemen için sana çörek getirdim.” “Kapı açık güzelim,” diye seslenmiş Büyükanne. Kurt hemen içeri dalmış. Öyle açmış ki! Günlerdir hiçbir şey yememiş. Bu yüzden Büyükanne’yi çiğnemeden bir lokmada yutuvermiş. Biraz sonra Kırmızı Başlıkıl Kız Büyükanne’nin kapısını çalmış.



      “Kim o?” diye seslenmiş kurt yumuşak bir sesle.
      “Benim, Kırmızı Başlıklı Kız.”
      “Kapı açık güzelim,” diye seslenmiş kurt. “İçeri girebilirsin.”



      Kırmızı Başlıklı Kız bir an için tereddüt etmiş. ‘Büyükannemin sesi ne kadar da garip böyle?’ diye düşünmüş. Sonra büyükannesinin hasta olduğu gelmiş aklına ve kapının mandalını kaldırıp açarak içeri girmiş. Kurt, Büyükanne’nin geceliğini giymiş, onun başlığını ve gözlüğünü takmış yatakta yatıyormuş. Yorganı boğazına kadar çekmiş, içerisi karanlık olsun ve suratı fark edilmesin diye de perdeleri iyice kapamış.



      “Elindekileri oraya bırak da yanıma gel canım,” demiş kurt.
      Kırmızı Başlıkıl Kız çöreği yatağın yanındik küçük masanın üzerine koymuş, ama hemen kurdun yanına gitmemiş. Çünkü Büyükannesi bir tuhaf görünüyormuş.
      “Kolların neden bu kadar büyük Büyükanne?”
      “Seni daha iyi kucaklamak için!” demiş kurt.
      “Kulakların neden büyük, peki?”
      “Seni daha iyi duyabilmek için!” demiş kurt.
      “Gözlerin neden kocaman, peki?”
      “Seni daha iyi görebilmek için,” demiş kurt.
      “Dişlerin neden sivri peki?”
      “Seni daha iyi yiyebilmek için,” demiş kurt.



      Bunu söyledikten sonra kurt artık daha fazla kendine engel olamamış ve yorganı bir tarafa atarak yataktan fırladığı gibi Kırmızı Başlıklı Kız’ı bir lokmada yutuvermiş. Sonra da karnı doyduğu için keyfi yerine gelmiş ve uykuya dalmış. Ama ne var ki kurt çok kötü horluyormuş. Evin önünden geçen bir avcı onun horultularını duymuş. Büyükanne’ye kötü bir şey mi oldu acaba, diyerek kulübeden içeri girmiş. İçeri girer girmez de orada neler olduğunu hemen anlamış. “Aylardır senin peşindeyim pis yaratık,” diye bağırmış avcı ve kurdun kafasına elindeki baltanın sapıyla vurmuş. Sonra da önce Kırmızı Başlıkıl Kız’ı, sonra da Büyükanne’yi dikkatle kurtun içinden çıkarmış. İkisi de sapasağlammış.



      Büyükanne, Kırmızı Başlıklı Kız’ın ona getirdiği çöreği afiyetle yemiş. Kırmızı Başlıkıl Kız büyükannesine bir daha hiçbir kurdun sözüne kanmayacağına dair söz vermiş. Eve dönerken tavşanların saklandıkları yerlerden çıktıklarını görmüş. Tavşan Ormanı yine eskisi gibi tavşanlarla dolu bir orman haline gelmiş.

        Similar topics

        -

        Forum Saati Perş. 02 Mayıs 2024, 1:57 am